Dışişleri Bakan Yardımcısı Bozay: "Şu Anda Avrupa Birliği'yle Üzerinde Çalışmamız Gereken Hususlar Gümrük Birliği'nin Modernizasyonu ve Vize...
Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nda; “Şu anda bizim Avrupa Birliği’yle üzerinde çalışmamız gereken hususlar Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve vize serbestisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu konuda da onun önünde de katman katman engeller var. En baştaki engel fasılların açılmaması, fakat fasıllar açılmadan bu iki konuda neler yapabiliriz ona bakıyoruz. Bunu yaparken de bu tıkanıklıklardan dolayı karşılıklı ticari engeller getirilmiş. Bu engellerin sayısı o kadar fazla ki geçtiğimiz yıl yüzlercesini kaldırdık, Avrupa Birliği’nden de bazılarının kaldırılmasını istedik. Bu engellerde belli bir aşamaya gelindikten sonra Gümrük Birliği’nin modernizasyonu üzerinden gideceğiz” dedi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu'nda; "Şu anda bizim Avrupa Birliği'yle üzerinde çalışmamız gereken hususlar Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve vize serbestisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu konuda da onun önünde de katman katman engeller var. En baştaki engel fasılların açılmaması, fakat fasıllar açılmadan bu iki konuda neler yapabiliriz ona bakıyoruz. Bunu yaparken de bu tıkanıklıklardan dolayı karşılıklı ticari engeller getirilmiş. Bu engellerin sayısı o kadar fazla ki geçtiğimiz yıl yüzlercesini kaldırdık, Avrupa Birliği'nden de bazılarının kaldırılmasını istedik. Bu engellerde belli bir aşamaya gelindikten sonra Gümrük Birliği'nin modernizasyonu üzerinden gideceğiz" dedi.
TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu bugün toplandı. Toplantıda, Dışişleri Bakan Yardımcısı, Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilcisi Mehmet Kemal Bozay, Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili sunum yaptı. Bozay'ın sunumundan önce Komisyon Başkanı, AKP Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine ve İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına ilişkin görüşlerini ifade etti.
Kayatürk şunları dile getirdi:
"TÜRKİYE'NİN TAM ÜYELİK BAŞVURUSU YAPTIĞINDA 12 ÜYESİ OLAN AVRUPA BİRLİĞİ GEÇEN 36 SENE SONRA BUGÜN 27 ÜYELİ BİR YAPIYA DÖNÜŞMÜŞTÜR"
"Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bir süredir inişli çıkışlı ve çoğu zaman da geriye doğru giden bir seyir izlemektedir. Avrupa Birliği tarafı Türkiye'nin 14 Nisan 1987 yılındaki üyelik başvurusuna ancak on iki yıl sonra yani 10-11 Aralık 1999 yılında Helsinki Zirvesi'nde olumlu cevap vermiş ve Türkiye'yi aday ülke ilan etmiş. Bu sefer de üyelik müzakerelerine başlamak için altı yıl daha geçirip ancak 3 Ekim 2005 tarihinde üyelik müzakerelerine başlamıştır. İşte bu üyelik müzakerelerinin başlamasından bugüne kadar geçen on beş yılı aşkın süre içinde ise 35 fasıldan 16 tanesi müzakerelere açılmış ve bunlardan sadece biri yani 25'inci fasıl, Bilim ve Teknoloji geçici olarak kapatılmıştır. Diğer fasıllar ise hiç açılmamıştır. Diğer taraftan, Türkiye'nin tam üyelik başvurusu yaptığında 12 üyesi olan Avrupa Birliği geçen 36 sene sonra bugün 27 üyeli bir yapıya dönüşmüştür, İngiltere'nin çıkmasıyla. Türkiye genişlemesini hala gerçekleştirmeyen AB, üye bakımından 2 mislinden fazla genişlemiştir. Üstelik yeni üyelerin çoğunun ekonomik, sosyal ve siyasi seviyesi Türkiye'nin gerisindedir.
"AB TARAFI BİZE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRME KONUSUNDA HİÇ DE TUTARLI VE KARARLI OLMAMIŞTIR"
Bizim, ülke olarak zaman zaman gerek Kopenhag Kriterleri'ni gerekse Maastricht kriterlerini karşılamaya çalışma konusunda eksiklerimizin olduğu dönemler olmuştur ancak buna karşılık 2004-2007 döneminde olduğu gibi çok yoğun reformlarla çok hızlı hareket ettiğimiz ve geçmişte yaşanan açığı kapattığımız gibi ülkemizi ileriye taşıdığımız dönemler de olmuştur. Bununla birlikte, Türkiye olarak bu 36 yılın hiçbir döneminde AB üyeliğini stratejik hedef olarak görme ve bunu bir devlet politikası olarak benimseme anlayışından vazgeçmedik. Buna karşılık, AB tarafı bize karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hiç de tutarlı ve kararlı olmamıştır. AB'nin bazı önde gelen ülkeleri Türkiye'yi AB içinde birlikte yaşayacağı bir partner olarak görmek yerine, AB evinin kapısında ya da bekleme odasında bekletip oyalayacağı, bu süreç içinde üyelik vaadiyle tavizler koparacağı bir ülke olarak görmüştür.
"AB TARAFINDAN BLOKE EDİLEN BÜTÜN FASILLARIN TÜRKİYE'NİN GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİNİ TANIMAMASIYLA DOĞRUDAN İLGİSİ MAALESEF VAR"
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 1994 yılındaki AB'ye üyelik başvurusunu AB tarafının ısrarlı baskılarına direnmeyerek Gümrük Birliği'ne girme karşılığında veto etmeyen dönemin Türk Hükümeti'nin de yanlış bir değerlendirme yapmış olduğu gerçeğini kabul etmekteyiz. Dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Jack Straw bugünlerde 'Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik' diyorsa da AB bunu, bu yanlışı yapmış ve Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesine ve tam üyelikle sonuçlanmasına engel olmuştur. Nitekim, 35 fasıldan açılmayan ve AB tarafından bloke edilen bütün fasılların Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımamasıyla doğrudan ilgisi maalesef var.
"İSRAİL'İN GAZZE'DE SİVİL HALKA YÖNELİK ACIMASIZ VE TOPYEKUN EYLEMLERİNE HEMEN SON VERMESİ BEKLENTİMİZDİR"
Gazze'de bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Ne hazindir ki Batı buna seyirci kalmakta ve Batılı ülkelerin yöneticileri teker teker İsrail'i ziyaret ederek, İsrail'i cesaretlendirerek İsrail vahşetini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. 2 milyonun üzerindeki Gazze halkı günlerdir ayrım gözetilmeden bombalanmakta ve topluca elektrikten, sudan ve gıdadan mahrum bırakılmaktadır. Gazze halkının maruz kaldığı bu muamele ve son derece sınırlı bir alanda göçe zorlanması hem uluslararası hukukun açık bir ihlali hem de insanlıkta da yeri olmayan vahşettir. İsrail'in bu vahim hatadan derhal geri dönmesi, Gazze'de sivil halka yönelik acımasız ve topyekün eylemlerine hemen son vermesi beklentimizdir.
"COĞRAFYANIN BİR İSTİKRAR VE REFAH BÖLGESİNE DÖNÜŞMESİ ORTAK ARZU VE AMACIMIZ OLMALIDIR"
Türkiye, barışın tesisine yönelik çabaları desteklemeye devam etmektedir. Ukrayna-Rusya arasındaki savaşının bir kez daha ispatladığı gibi, Türkiye, bölgesindeki ihtilaflara çözüm için katkısı aranan görüşüne ve ara buluculuğuna başvurulan bir ülkedir. Bugün, Türkiye, demokratik gelişmişliği, ekonomik kalkınması ve askeri gücüyle bölgesel barış ve istikrarın teminatıdır. Orta Doğu bölgesinde 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme dayanan kalıcı ve kapsamlı bir barışın kurulması ve bu coğrafyanın bir istikrar ve refah bölgesine dönüşmesi ortak arzu ve amacımız olmalıdır."
Bakan Yardımcısı Bozay da şunları ifade etti:
"ÇIKARIMIZ NEREDEYSE ÇOK TARAFLI DİPLOMASİMİZ ÜZERİNDEN AB'YLE DE İLİŞKİLERİMİZİ YÜRÜTME İRADEMİZ MEVCUTTUR"
"Ankara Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana geçen süre zarfında AB'yle ilişkilerimiz her dönem inişli çıkışlı bir seyir izlemiş, bazen cesur adımlar atılmış, bazen de önemli fırsatlar kaçmıştır. Bizim çıkarımız neredeyse çok taraflı diplomasimiz üzerinden AB'yle de ilişkilerimizi yürütme irademiz mevcuttur. Bu iradenin mevcudiyeti en üst seviyede Sayın Cumhurbaşkanımızın Avrupa Birliği'nin stratejik hedefimiz olmaya devam ettiğini söylemesi ve Avrupa Birliği'nden beklentilerimizi en son NATO zirvesi sırasında dile getirmesi bunun da bir teyididir. Bu konuda dediğiniz gibi sürekli bize karşı bir direniş vardır. Bunun biraz da bizim gücümüzden ve Avrupa Birliğinin hazım kapasitesinin üstünde olmamızdan olduğunu da bilmemiz lazım.
"BÜTÜN MÜCADELEMİZ ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMKİ HAKLARIMIZDAN VE AVRUPA BİRLİĞİ'NE YÖNELİK KARŞILIKLI ANLAŞMALARIMIZDAN 2030- 2040 YILLARININ ETKİLENMEMESİ"
Bizim dediğiniz gibi hayal kırıklıklarımız olmuştur, sıkıntılarımız olmuştur ama niye halen Avrupa Birliği? Çünkü bazı standartlar oradadır, evrensel yaklaşımlar oradadır, Avrupa Konseyi üyesiyiz, onun dışında bu Avrupa Konseyi içinde de yerimiz mevcut. Türkiye, Avrupa Birliği'ndeki aşırı unsurların veya liderlerin Türkiye, Avrupalıdır ya da değildir, demesiyle Avrupalı olup olmamasını belirleyecek bir ülke değildir. Bu bizim zenginliğimizdir. İşin doğrusu Avrupa'nın güvenliği de bizim sınırlarımız üzerinden başlıyor. Bütün mücadelemiz önümüzdeki dönemki haklarımızdan ve Avrupa Birliği'ne yönelik karşılıklı anlaşmalarımızdan 2030- 2040 yıllarının etkilenmemesi. Burada hiçbir şekilde bir muhtaçlık veyahut da eşitsizlik söz konusu değildir; kendi hakkımızı, hukukumuzu gerektiği gibi aramak söz konusudur. Biliyorsunuz biz Türk milleti olarak sabırlı bir inada sahibiz, bu sabırlı inatla olacakları takip edeceğiz.
"BUGÜN PKK BAYRAKLARI YASAK OLDUĞU HALDE İZİN VERİLEN AVRUPA'DA ŞU ANDA FİLİSTİN BAYRAĞI KULLANAMIYORSUNUZ"
Avrupa Birliği siyaseten ne kadar zayıf olduğunu da İsrail'in Filistin'e yaptığı mezalim karşısında doğru düzgün tutum alamayarak, aradan bazıları bir şeyler derken diğerleri farklı yaklaşarak göstermiştir. Biz daha ilk günden itibaren saldırıları ilk açıklamamızda kınadık, kimsenin kınamadığı bir yerde ve bütün taraflara itidal telkin ettik. Avrupa Birliği o sırada ses çıkarmıyordu, tam tersine ikinci, üçüncü gün Avrupa Birliği'nin üst düzey yetkilileri, Avrupa Komisyonu Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı İsrail'e gidip destek ziyaretinde bulundular. Tamamen Avrupa Birliği'nin hala siyaseten olgunlaşmadığına büyük bir örnekti bu. Filistin'e yardımı kestiklerini açıkladılar Avrupa Birliği yetkilileri. Tam tersi, biz Filistin'e yardımı arttırdık, sınırlara yolladık, bugün hala içeriye Türkiye'nin yardımıyla gidiyor, aslında Türkiye'nin olgunluğunda olmadığını da görmüş olduk Avrupa Birliği'nin. Bu ortamda, Türkiye; Avrupa Birliğinin ve Avrupa'nın güvenliğinin, aynı zamanda da siyasi ve ekonomik kapasitesinin artmasına sebep olacaktır. Avrupa Birliği bu haliyle de gider ama güdük kalır. Bizim de tabii eksiklerimiz var ama kimse sütten çıkmış ak kaşık değil hiçbir Avrupa ülkesi de değil. Bugün PKK bayrakları yasak olduğu halde izin verilen Avrupa'da şu anda Filistin bayrağı kullanamıyorsunuz yani bu demektir ki burada bir eksiklik var.
"ŞU ANDA AVRUPA BİRLİĞİYLE ÜZERİNDE ÇALIŞMAMIZ GEREKEN HUSUSLAR GÜMRÜK BİRLİĞİNİN MODERNİZASYONU VE VİZE SERBESTİSİ ÜZERİNDE YOĞUNLAŞIYOR"
Şu anda bizim Avrupa Birliğiyle üzerinde çalışmamız gereken hususlar Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve vize serbestisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu konuda da onun önünde de katman katman engeller var. Dediğim gibi, en baştaki engel fasılların açılmaması fakat fasıllar açılmadan bu 2 konuda neler yapabiliriz ona bakıyoruz. Bunu yaparken de bu tıkanıklıklardan dolayı karşılıklı ticari engeller getirilmiş. Bu engellilerin sayısı o kadar fazla ki geçtiğimiz yıl yüzlercesini kaldırdık, Avrupa Birliği'nden de bazılarının kaldırılmasını istedik. Bu engellerde belli bir aşamaya gelindikten sonra Gümrük Birliği'nin modernizasyonu üzerinden gideceğiz."