Haberler

Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye'nin Kuzeyinde Amerika ile Konuşuruz, Arkasına Takılan Ülkelerle Değil

Güncelleme:
Abone Ol

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa’nın Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütüne destek açıklamalarına ilişkin olarak, "Amerika’nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika’dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip kendi hapishanesini koyup kendi mahkemesinde yargılamasıdır” dedi.

(İSTANBUL) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa'nın Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütüne destek açıklamalarına ilişkin olarak, "Amerika'nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa'nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip kendi hapishanesini koyup kendi mahkemesinde yargılamasıdır" dedi.

Fidan, Türkiye'de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul'da bir toplantıda bir araya geldi. Fidan, bölgenin artık savaşlardan ve çatışmalardan yorulmuş durumda olduğunu belirterek, "Kalıcı barış, dayanışma ve iş birliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Zamanın ruhu dayanışmayı, kalkınmayı, bölge kaynaklarını iyi kullanmayı ve iş birliğini artık zorunlu kılmakta. Biz de tam bu nedenle Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla dış politikamızın ana eksenine bu prensipleri koyduk. Komşularımızla güçlü ortaklıklar kurmaya odaklandık" ifadesini kullandı.

"Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor"

2011 yılından bu yana stratejik sabırla sürdürdükleri Suriye politikasıyla tüm saldırılara, provokasyonlara ve engellemelere rağmen hakkı, adaleti ve insanlığı savunduklarını ifade eden Fidan, "Geçmişte Kırım'dan, Kafkasya'dan, Balkanlardan, Türkistan'dan, Irak'tan gelen kardeşlerimize gönlünü açan Türkiye'nin kapı komşumuz Suriye halkına karşı farklı bir tavır içinde olması zaten söz konusu olamazdı. Hamdolsun geldiğimiz noktada milletimize de Suriyeli kardeşlerimize de mahcup olmadık. Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek tabii ki hepimizi memnun etmiştir. Ancak Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor diyebilirim. Suriye halkı bu aşamada ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya" diye konuştu.

Fidan, "Rejimin devrilmesinden sonra bir hafta içinde açılan Büyükelçiliğimiz ile ve sahada aktif çaba gösteren kurumlarımızla komşumuzun yeniden imar ve kalkınma çabalarına hızlı bir şekilde destek olmaya başladık. Suriye politikamızın ana eksenini oluşturan unsurlar bugün de Suriye'nin istikrara kavuşturulmasının ana reçetesidir diye düşünüyoruz. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum, Türkiye'nin dış politikasında ana eksen barış, iş birliği, dayanışma ve refahtır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığı gibi herhangi bir gizli gündemi de bulunmamaktadır" ifadesini kullandı.

"Bö lücü örgüt ve Suriye'deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte"

Önümüzdeki dönemde Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafazası temelinde geçiş sürecinin kapsayıcı bir anlayışla tamamlanması temennisinde bulunan Fidan, "Suriye sahasının terörden arındırılması 2025'in temel önceliklerinden biri olacaktır. Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi her zaman Türkiye olmakta. Terörle en etkin mücadeleyi de tabiatıyla yine ülkemiz yapmakta. Ama şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden önemlisi de kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye'deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, eski düzen devam etmeyecek. Suriye'deki yeni düzende artık hiç kimsenin 'amalı, 'fakat'lı ifadeler kullanma lüksü yoktur. Ayrıca terörle mücadelede ikircikli tavır sergileyen ülkelerin son dönemde vuku bulan terör saldırılarından da bir ders çıkarması gerekmektedir" diye konuştu.

Fidan, "Önümüzdeki dönemde DEAŞ terörüne karşı da PKK'ya karşı da ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi. Fidan, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine değinerek, "Yunanistan ile mevcut fikir ayrılıklarımızı, iyi işleyen ikili diyalog mekanizmalarımız çerçevesinde ele almaya devam ediyoruz. İyi komşuluk ruhuyla hareket etmemiz iki ülkenin ve bölgenin de menfaatine olmaktadır" ifadesini kullandı.

İsrail'in uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için uluslararası mekanizmaların işletilmesini teminen gerekli adımları attıklarını söyleyen Fidan, "Uluslararası Adalet Divanı'nda devam eden soykırım davasına müdahil olduk. Divan'ın aldığı İsrail'i işgale sona erdirmeye çağıran istişari karar ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin çıkardığı yakalama kararı adaletin tecellisi ve soykırım sorumluların cezalandırılması için önemli bir adımdır" dedi.

" Orta Doğu'da kalıcı barış İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçiyor"

Lübnan'ın da 2024 yılını İsrail'in saldırganlığını yarattığı tahribatla tamamladığını belirten Fidan, "Lübnan'da bugün ateşkes sağlanmış olsa da bir milyondan fazla insanın yerlerinden edildiği bir insani krizle karşı karşıyayız. Tabiatıyla Lübnan'da sağlanan ateşkes bölgemizdeki yangını söndürmeye tek başına yeterli değildir. Filistin'de akan kan durmadıkça bölge barış ve huzura kavuşamayacaktır. Bu nedenle Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanması için çabalarımızı devam ettiriyoruz, var olan bütün çabalara da aktif destek veriyoruz. Her zaman vurguladığımız üzere Orta Doğu'da kalıcı barış İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçmektedir" diye konuştu.

Ukrayna'nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne Türkiye'nin güçlü desteğine devam ettiğini vurgulayan Fidan, "Türkiye olarak dengeli politikamızı sürdürerek diplomasiye alan açılmasının önemine dikkat çekmeye 2024'te de devam ettik" dedi.

" Trump'ın ülkemizin kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik"

ABD ile ikili ilişkilerde bazı alanlardaki mevcut görüş ayrılıklarını rağmen geçen sene nispeten olumlu seyir yakaladıklarını söyleyen Fidan, "Esasen Türkiye ve Amerika gerek bölgesel gerek küresel güç dengeleri bakımından da birbirine ihtiyaç duyan iki ülkedir. Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir iş birliği zemini bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan yönetimi ile bu çerçevede yapıcı ve açık diyaloğu sürdüreceğiz. Sayın Trump'ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra da daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz" dedi.

"AB üyeliği bir hedef olmaya devam etmekte"

Avrupa Birliği ülkeleriyle ticari ilişkilerin son derece dengeli gittiğini söyleyen Fidan, "AB ülkeleri ile birer birer ikili düzlemde gerçekten iyi işleyen bir ilişki trafiğimiz var. Fakat AB kurumlarıyla bu ilişki trafiği aynı şekilde gitmemekte. Ama geçen sene bu alanda birtakım mesafeler kat ettik. AB üyeliği Cumhurbaşkanımızın 2023 Mayısında seçildikten sonra ülkemiz için dış politikada stratejik bir vizyon olarak ortaya koyduğu bir hedef olmaya devam etmekte" ifadelerini kullandı.

"Yunan kamuoyu, Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu mesafe alabileceğimize inanıyorum"

Fidan açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye-Yunanistan ile ilişkileriyle ilgili soru üzerine Fidan, "Türkiye-Yunanistan arasında özellikle liderler düzeyinde başlatılan olumlu ilişki bizim yakın ve uzak dönemden miras aldığımız sorunları daha iyi şekilde çözmede iyi ortam sağlıyor ve bunu devam ettirmeye çalışıyoruz. Sorunların iki tabiatı bulunmakta. Birincisi sorunun kendisi. İç politik, dış politik herhangi bir etkinin olmadığı bir yerde iki rasyonel akıl bir araya geldiğinde Ege'deki soruna ve diğer konulara, Batı Trakya'daki konulara nasıl bakar meselesi mevcut. Burada yoğunlaşmalarımız var. Diğer taraftan kuşatıcı çevresel faktörler başta iç politika alanları olmak üzere devreye girdiği zaman ortaya çıkan tablo" diye konuştu.

Fidan, "Yunanistan tarafında iç politik baskının mevcut sorunları yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu görüyoruz. İç politik baskı aslında sadece menfaati esas alan bir nokta da olsa aynı Türkiye'de olduğu gibi, daha rasyonel bir zeminin bulunularak iletileceğini düşünüyorum. Ama bu noktada muhataplarımızın başta sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı olmak üzere içinde bulundukları durumu da anlıyoruz, bu hayatın bir gerçeği, bu şekilde yolumuza devam edeceğiz. Biz odağımızı yitirmediğimiz sürece, niyetimizi kaybetmediğimiz sürece, halk desteği arkamızda olduğu sürece, bu biraz zaman kaybına yol açıyor ama sonuçta kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Yunan kamuoyu, Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu mesafe alabileceğimize inanıyorum. Önemli olan lider cesaretidir" ifadesini kullandı.

"E ski yönetim bu konuda çok fazla söz sahibi değil"

ABD Savunma Bakanı'nın Suriye Demokratik Güçleri'ne destek vermeye devam edecekleri ve DEAŞ tutuklularının kontrol edilmesi açısında Amerika'nın siyasetinin devam edeceği açıklaması sorulan Fidan şu değerlendirmede bulundu:

"Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikasının yanlış olduğunu söyledik. Açıkçası, Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman kendilerini hedef almadığımız sürece terörle mücadele konusunda bir sıkıntımız olmadı bugüne kadar. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum. DEAŞ'lı mahkumların şartlarının devam ettirilmesi için alternatif tedbirler var, bunların rasyonel bir şekilde konumlandırılması lazım. Ama bunlar yeni yönetimin konuları, eski yönetim bu konuda çok fazla söz sahibi değil."

'M uhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil'

Fransa ve ABD'nin Türkiye'ye uzanan Suriye sınırını koruması ve gerekirse Fransa'nın asker yollaması konusundaki çağrıyla ilgili açıklaması sorulan Fidan, şu ifadeleri kullandı:

"YPG, terörle mücadele, Suriye'nin milli birliği, bütünlüğü konularında duruşumuz net. Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp, oradan söz söyleme ile ilgili geliştirdikleri politikaları ne kendilerine ne bölgeye açıkçası katkı yaptığını düşünmüyorum. Amerika'nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip operasyon veya askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika'nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa'nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip kendi hapishanesini koyup kendi mahkemesinde yargılamasıdır. Orada onu YPG'liye, başka bir terör örgütüne hapishane hizmetleri verdirip daha sonra 'Ben onu destekleyeceğim' demesi değildir. Ben o zaman kendi tutuklularımı alayım, bütün PKK'lıları Fransa'da bir adaya koyayım veya Fransa'da herhangi bir ile, orada başka bir unsuru toplayayım onları orada getirmeden muhafaza edeyim. Böyle bir dünya olabilir mi? Dünya bunu anlamak zorunda. Sen kendi DEAŞ tutuklunu kabul etmiyorsun, onu hapiste tutan başka bir örgütü de desteklemeyi başka bir politikayla ifade ediyorsun, Bunun gerçeklerle, ciddiyetle alakası yok."

"O radaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek"

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde askeri birliklerini tutma konusunu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerindeki askeri mevcudiyetinin durumunu tekrar değerlendirip değerlendirmediği sorulan Fidan şöyle konuştu:

"Oradaki varlığımızın modalitesini yeniden gözden geçirmek, düşünmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye de Suriye ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçiriyor. Şu anda geldiğimiz noktada temel önceliğimiz Suriye'nin muhaliflerin kontrolü altında yaşayan bölgelerdeki 5 milyon yaklaşık Suriyeli kardeşimizin hayatı idame etmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi, güvenliğini sağlıyorduk, temel hizmetlerin sağlanmasında katkıda bulunuyorduk. Çok yeni bir süreçteyiz. Tabii ki bunu gözden geçiriyoruz, oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek inşallah her şey yolunda giderse."

"Ya başkası atacak ya biz atacağız"

Suriye'deki yeni yönetimin ya da Türkiye'nin terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik olası adımlarının sorulması üzerine Fidan, "Bunu defaatle söyledik. Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. ya başkası atacak ya biz atacağız" ifadesini kullandı.

Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili süreç değerlendirmesi sorulan Fidan, "Söz ettiğiniz şahıs ile ilgili herhangi bir değişiklik yok. İmralı'da devam ediyor" dedi.

Azerbaycan-Ermenistan arasındaki gelişmelerin bölge ülkelerine etkisine ilişkin değerlendirilmesi sorulan Fidan, "Karabağ işgalinin son bulması gerçekten bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için inanılmaz bir aşamaydı. Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmekte. Kafkaslar'ın son 100 yıldır bir istikrarsızlık alanı olması hiçbirimizin lehine olmadı. Bunu daha da ileriye taşımak mümkün. Tarihi bir fırsat penceresi var. Sayın Aliyev'in bu konudaki kararlı liderliğini gerçekten takdir ediyoruz. Hem bölgeyi hem Azerbaycan'ı kalkındırma konusunda atmak istediği adımlar önemli. Sayın Paşinyan'ın olumlu, cesur tavırları var. Onu Türkiye olarak yakından takip ediyoruz. Kalıcı barışın, artık imzaların atılması için geriye kalan bazı birkaç maddenin tamamlanması gerekiyor. Umut ediyoruz 2025 yılında bu tamamlanır" ifadesini kullandı.

" Dinlerler mi, kendi tercihleri"

Terör örgütünün silah bırakmaması ihtimalinde ne olacağının sorulması üzerine Fidan, "Örgütün malumunuz birçok ülkeyle ve istihbarat servisiyle operasyonel ilişkisi var. Birçok ülkenin askeri yapısıyla ilişkileri var. Bu kadar sızılmış, manipüle edilmiş bir örgütün kendi liderliğinden gelecek talimatla ilgili ne derece güçlü refleksi olabilir tabii o başka bir sorun alanı. Biz bu konuyu geçmişte de açıkçası tecrübe ettik. Geçmişte de bu yönde örgüt liderliği talimat verdi, 'silahları bırakın ve çıkın' diye. Bu yönde bir çıkış başladı ama daha sonra Suriye meselesi bahane edilerek, bunu durdurdular. Başka bir mecraya girdiler. Yaklaşık 10 yıl sonra, 11 yıl sonra yine aynı senaryo ile karşı karşıyayız. Dinlerler mi, kendi tercihleri. Bizim devlet olarak, siyaset olarak hesabımız- kitabımız bu türden varsayımsal konular üzerinden değil, daha rasyonel, gerçekçi hesaplamalar üzerinden olmak durumunda" yanıtını verdi. Fidan, devamında şu ifadeleri kullandı:

"Tehdit analizini profesyonel şekilde yapıyoruz. Bu tehdit analizini yaptıktan sonra tehdidi ortadan kaldırmak için ne türden diplomatik araçlara ihtiyaç var, ne türden askeri ve istihbarat araçlara ihtiyaç var, bunları tespit edip yolumuza devam ediyoruz. Bunu yaparken uluslararası insani hukuka azami riayet ediyoruz. Müttefiklik hukukumuza hiçbir şekilde halel getirmiyoruz. Sınırımızın öbür yanındaki ülkelerin toprağında bir gözümüz yok. Amacımız bizim düşmanımız olan bir tehdidi ortadan kaldırmak. Tehdit ya kendini bize düşman etmekten çıkartacak ve biz bunu doğrulayabileceğiz ya başka boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz.

"Örgütün Kürtlerle aynileştirilmesi kabul edilebilir değil"

Zaman zaman örgütün Kürtlerle aynileştirilmesi ve bu türden kelimelerin Batı'da kullanılıyor olması kabul edilebilir değil. Nasıl ki 'DEAŞ' dendiği zaman 'Arap' denmiyor, DEAŞ'e karşı mücadeleyi Araplara karşı mücadele olarak sınıflandırmıyorsak, PKK/YPG'ye karşı olan mücadeleyi de Kürtlere karşı mücadele diye kullanmak doğru bir terminoloji değil. Suriye'deki Kürtler, Irak'taki Kürtler aziz kardeşlerimizdir. Bunların terör örgütleriyle aynileştirilmesi ve Batı'da bu dilin kullanması, biz YPG'ye karşı mücadele ettiğimiz zaman 'Kürtlerle savaşıyor' denmesi yanlış ve maksatlı bir çarpıtma."

Fidan, bir başka soru üzerine, "Fransız asıllı Fransız vatandaşı DEAŞ mensuplarının akıbetiyle ilgili konuşuyoruz. Aldığımız cevaplar da hep aynı cevaplar oldu. Böyle bir politikaları var bazı devletlerin. Kendi topraklarına, kendi hapishanelerine DEAŞ tutuklularını getirmek istemiyorlar, orada tutuyorlar. Ama bunu yaparken de bizim milli güvenliğimizi de tehdit etmeyi umursamıyorlar. Biz bu çarpıklığı ortaya koymaya çalışıyoruz. Daha da anlayışlı bir politika ortaya koyuyoruz" diye konuştu.

"Rusya, rasyonel aktör modeliyle davrandı"

Rusya'nın Suriye politikası ve Suriye'deki mevcudiyetini devam ettirip ettirmeyeceği sorulan Fidan, şu değerlendirmede bulundu:

"Rusya çok rasyonel bir karar almıştır. Esad'ın artık desteklenmesinin ne Rusya'ya ne bölgeye herhangi fayda getirmediğinin neticesine varmıştır. Benim tahminim bu kanaati onlar çok önceden görmüşlerdi ama Halep'in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi diye düşünüyorum. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı, bu askeri kabiliyeti kullanabilirdi ama kullanmamayı tercih ettiler. Bu konuda yoğun temaslarımız oldu. Çünkü burada rasyonel aktör modeliyle davrandılar. 2016'da yapılan hatanın tekrar devam etmesinin bir mantığı yok.

Ruslar, Şam'ın düşüşü esnasında yapılan zımni mutabakat gereği duruma müdahale etmediler. Devrimciler de Rus birliklerinin güvenli şekilde kendi üslerine geri dönmesini temin ettiler ve üslere saldırı düzenlemediler."

" Sayın Trump'ın ateşkes arzusunu destekliyoruz"

Bakan Fidan, yeni ABD yönetimine ilişkin soru üzerine, "Ateşkes görüşmelerinde (Gazze) belli bir mesafe kat edildiğini görüyoruz. Esas itibariyle geçtiğimiz hafta belki bir anlaşma olabilirdi diye umut da vardı. İnşallah önümüzdeki hafta veya bugünlerdeki umudu devam ettiririz" dedi. Fidan devamında, "Sayın Trump'ın ateşkes arzusunu destekliyoruz, olumlu buluyoruz. Söylediği cümlelerin, yaptığı tehditlerin bir an önce ateşkes sağlanmasıyla ilgili olduğunu, kendisi geldiği zaman bu konularla artık ilgilenmeyip başka konulara yoğunlaşma isteğinin olduğunu görüyoruz. Bizim beklentimiz kendisiyle ve ekibiyle başta Türkiye-Amerika ilişkileri olmak üzere İsrail-Filistin meselesi, Rusya-Ukrayna barışı, Orta Doğu'daki barış konularının, Balkanlar'daki barış konularının en iyi şekilde beraber çalışarak ilerletilmesi" ifadelerini kullandı.

Kaynak: ANKA / Güncel

Uluslararası İlişkiler Dış Politika Hakan Fidan Orta Doğu Güvenlik Politika Suriye Fransa Güncel Terör Suriye Orta Doğu Güvenlik Dış Politika Uluslararası İlişkiler Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title