Disk Başkanı Çerkezoğlu: "Milyonları 22 Bin Liraya Mahkum Etmek Bu Milletle Dalga Geçmektir"
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücrete ilişkin "Her gün yoksullaştığımız bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında milyonları 22 bin liraya mahkum etmek bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfıyla, emekçilerle dalga geçmektir. İşçi sınıfını emekçileri, bırakın yoksulluğa, açlığa mahkum etmektir açlığa. Şu anda bu ülkede açlık sınırı yani dört kişilik ailenin sadece mutfak masrafı 21 bin lirayı buldu" dedi.
Haber: Edda SÖNMEZ - Kamera: Onur DURSUN
(İSTANBUL)- Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücrete ilişkin "Her gün yoksullaştığımız bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında milyonları 22 bin liraya mahkum etmek bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfıyla, emekçilerle dalga geçmektir. İşçi sınıfını emekçileri, bırakın yoksulluğa, açlığa mahkum etmektir açlığa. Şu anda bu ülkede açlık sınırı yani dört kişilik ailenin sadece mutfak masrafı 21 bin lirayı buldu" dedi.
DİSK'in "Gelirde ve Vergide Adalet" talebiyle başlattığı eylemler, "Dilim Dilim Vergi Soygununa Karşı Vergide Adalet, İnsanca Yaşanacak Ücret" sloganıyla yurdun dört bir yanında vergi daireleri önünde sürüyor. DİSK üyeleri, bugün İstanbul Gelir Dairesi önünde bir araya geldi.
"Türkiye her gün iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesine yol açan bu düzenin değişmesi için bu zihniyete son verene kadar mücadele edeceğiz"
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücrete yapılan artışla ilgili şunları söyledi:
"Pazartesi gününden itibaren gelirde adalet, vergide adalet, mücadelemiz çerçevesinde iş yerlerinde, bütün DİSK'li işçiler vergide adaletle ilgili, taleplerimizi okumaya başladı. Bugün ve yarın iki gün boyunca bütün Türkiye'de DİSK'in örgütte olduğu bütün illerde, bölgelerde vergi daireleri önünde yan yana geliyoruz. ve taleplerimizi ifade ediyoruz. Basın açıklamasına başlamadan önce dün Balıkesir'de bir mühimmat fabrikasında yaşanan patlamada hayatını yitiren işçi kardeşlerimize rahmet diliyoruz. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yaralı olan işçi kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. ve Türkiye her gün ama her gün üç dört işçi arkadaşımızın hayatını kaybetmesine, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesine yol açan bu düzenin değişmesi için yani her şeyin piyasa olarak gören, iş yerlerinde, fabrikalarda, bütün iş yerlerinde çalışan işçilerin yaşamını bir maliyet unsuru olarak gören bu zihniyete son verene kadar mücadele edeceğimizi de ifade ediyoruz.
"Dün akşam bu ülkede bir şey yaşandı"
İki yılı aşkın bir süredir gelirde adalet, vergide adalet mücadelesi veriyoruz. İş yerlerinden alanlara, meydanlara kadar sayısız eylemler mitingler yaptık. İstanbul'dan Ankara'ya yürüdük, vergide adalet için. ve bu süreçteki taleplerimizi emeğiyle geçinen herkesin bu en temel talebini her platformda ifade etmek için bu mücadeleyi hep birlikte yürütüyoruz. Dün değerli arkadaşlar, dün akşam bu ülkede bir şey yaşandı. Dün akşam saatlerinde bir ortalama ücret olan milyonlarca işçinin, emekçinin çoluğu çocuğuyla birlikte hayatını sürdürmek zorunda olduğu asgari ücret açıklandı. Çalışma Bakanı tarafından açıklanan asgari ücretc 2025 yılı için 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Resmi enflasyonun, TÜİK'in hiçbirimizin inanmadığı ve gerçek olmadığını bildiğimiz, TÜİK'in resmi enflasyonunun yüzde 46'ya vardı. Devletin bütün cezalar, harçlar, vergiler için uygulayacağı yeniden değerleme oranının yüzde 44 olduğu resmi rakamların bile böyle olduğu bir ortamda asgari ücrete sadece yüzde 30 artışla 22 bin 104 lira olarak belirlendi asgari ücret.
"Her bir asgari ücretli bu ülkede yıl boyunca 7 bin 500 lirasını resmi enflasyon karşısında kaybetti"
Dünyanın en yüksek enflasyonu olduğu ülkemizde asgari ücretin ve bütün ücretlerin alım gücünün hızla düştüğü koşullarda 2024 yılında, yıl ortasında artırılmayan asgari ücretin olduğu bir ülkede iki bin yirmi beş yılı için asgari ücret, milyonların geçinmek zorunda olduğu ücret, 22 bin lira olarak açıklandı. Asgari ücret tamamlamak üzere olduğumuz yılda yani 2024 yılında, 17 bin 2 lira olarak uygulanan asgari ücret yıl içerisinde 7 bin 500 lira kaybetti. Her bir asgari ücretli bu ülkede yıl boyunca 7 bin 500 lirasını o da resmi enflasyon karşısında kaybetti. Gerçek enflasyon karşısında bu kayıp daha da büyük. Bu ülkede her bir asgari ücretlinin 7 bin 500 lirası cebinden alındı. Patronlara, sermayeye aktarıldı. Yani 10 milyona yakın asgari ücretlinin olduğunu düşünürsek. Bu ülkede 750 milyon lira işçiden alınıp patronlara verildi. ve böylesi bir kaybın olduğu bir yılın sonunda bırakın asgari ücretlinin reel kaybını gidermeyi asgari ücrete sadece 5 bin lira artış yapılarak 22 bin 104 lira olarak açıklandı.
"Bu belirledikleri rakamla her bir asgari ücretlinin cebindeki para işverenlere patronlara aktarılmaya devam ediyor"
Bu ülkede asgari ücret öyle bir hale geldi ki sevgili arkadaşlar. Bir ortalama ücreti olan asgari ücret bir sembolik ücret olması gerekirken en büyük hırsızlığın, emek hırsızlığının yolu haline getirildi. Bu ülkede en büyük yoksulluk asgari ücrettir. Bu ülkede en büyük yolsuzluk asgari ücrettir. Bu ülkede en büyük emek hırsızlığı asgari ücrettir. Bu belirledikleri rakamla her bir asgari ücretlinin cebindeki para işverenlere patronlara aktarılmaya devam ediyor. ve Türkiye'de asgari ücret bir ortalama ücret. Sadece asgari ücretle yaşayanların değil, emeğiyle geçinen herkes açısından çok önemli. Şimdi asgari ücrete yüzde otuz artış yapıldı. Sendikasızlığa mahkum edilen milyonlarca sınıf kardeşimizin de önüne yüzde 20-25 ücret artışları konacak. Beyaz yakalısından, mavi yakalısına, AVM'de plazada çalışandan atölyede tezgah başında çalışan sendikasız milyonlarca işçi kardeşimiz asgari daha düşük bir artış oranına mahkum edilecek.
"İşçi sınıfını, emekçileri, bırakın yoksulluğa, açlığa mahkum etmektir açlığa"
Böylesi bir asgari ücreti açıklamak her gün ama her gün yoksullaştığımız bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında milyonları 22 bin liraya mahkum etmek bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfıyla, emekçilerle dalga geçmektir. İşçi sınıfını emekçileri, bırakın yoksulluğa, açlığa mahkum etmektir, açlığa. Şu anda bu ülkede açlık sınırı yani dört kişilik ailenin sadece mutfak masrafı 21 bin lirayı buldu. Biz bu zamla asgari ücreti 1 Şubat'ta alacağız. 1 Şubat'ta biz bu asgari ücreti aldığımızda 22 bin lira açlık sınırının altına düşecek. Yani bu asgari ücret milyonları açıkça, açık bir biçimde açlığa mahkum etmektir. Asla kabul etmiyoruz. Gelirde adalet için ürettiğimiz değerden payımızı almak için bedeli ne olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz. O nedenle gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz.
" Dün akşam saatlerinde 50 yıldır ilk kez akşam saatlerinde toplandı komisyon"
Bu asgari ücretle ilgili iki soru sormak istiyoruz. Birincisi nasıl belirlendi, kim belirledi bu asgari ücreti kim? Biliyorsunuz Türkiye'de bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu var. 15 kişiden oluşuyor. Beşi işçi, beşi iş veren ve beş hükümet temsilcisi. Dün akşam saatlerinde 50 yıldır ilk kez akşam saatlerinde toplandı komisyon ve bir oldu bittiye getirilerek. Komisyon tarafından müzakere edilmeden, teklif bile getirilmeden asgari ücret gece yarısı bir oldu bitti ile açıklandı. O nedenle diyoruz ki asgari ücretin belirlenme süreci bu ülkede devletle işçiler arasında toplum arasındaki en büyük toplu sözleşmedir. O nedenle gerçek bir pazarlıkla belirlenmelidir asgari ücret. Bütün sendikaların konfederasyonların, emek örgütlerinin masada olduğu ve uyuşmazlık durumunda görev hakkımızın olduğu gerçek bir toplu pazarlıkla belirlenmelidir asgari ücret. Ücretin bu şekilde belirlenmesi artık kelime bulmakta zorlanıyoruz. Önceden orta oyunu deniyordu. Başka türlü ifade ediliyordu o masa. Ama artık açıkça gayri ciddi bir hal almıştır. Bir oldu bittiyle belirlenmiştir asgari ücret.
"Biz bu yüzde 30'u yerli ve yabancı sermaye temsilcilerinden duyduk"
Peki kim belirledi arkadaşlar bu asgari ücreti? Bu yüzde 30 biz daha önce duyduk mu? Şöyle bir düşünelim. Biz bu yüzde 30. Asgar ücret belirlenmeden önce duyduk. Kimden duyduk? Sermaye örgütlerinden duyduk. Bazıları çıktı dedi ki asgari ücrete en fazla yüzde 30 artış yapılsın. Başka kimden duyduk. Uluslararası sermayenin kuruluşları var ya, uluslararası kredilendirme kuruluşu, 2 Kasım'da Türkiye'nin kredi notunu arttırırken dedi ki asgari ücret en fazla yüzde 30 arttıracaksınız. Biz bu yüzde 30'u yerli ve yabancı sermaye temsilcilerinden duyduk. Altını kalın kalın çiziyoruz. Kim belirledi bu asgari ücreti? Yerli ve yabancıların sermaye çevrelerinin istekleri ve talepleri doğrultusunda belirlemiştir. Belirlenen bu asgari ücret milyonlarca işçinin, milyonlarca asgari ücretlinin, milyonlarca emeklinin, insanca yaşaması için değil, bu düzenin yani zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzenin, bu düzenin, sevgili kardeşlerim, sürekli olarak yoksuldan alan, işçiden alan, zengine, patrona veren bu düzenin devam etmesi için belirlediler. O nedenle buradan bir kez daha söylüyoruz. Bu asgari ücreti kabul etmiyoruz. Bu asgari ücret hükümsüzdür. Asgari ücretin ve bütün ücretlerin insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesi için mücadelemizi daha da büyüterek sürdüreceğiz.
"DİSK'i susturmaya çalışanlar DİSK'in önüne engeller koymaya çalışanlar artık bilsinler ki ne grev yasakları ne baskılar tutuklamalar bu mücadeleye engel olamayacak"
İstiyorlar ki hepimiz asgari yaşayalım. Herkes asgari ücretli olsun. Hepimizi yoksullukta, asgaride eşitleyen bir politika izliyorlar. ve bunu da nasıl yapıyorlar? Sendikalaşmanın önüne sendikal hakların önüne engeller koyarak yapıyorlar. DİSK'in mücadelesini yürüyüşünü engelleyerek yapmaya çalışıyorlar. O nedenle Genel Başkan Yardımcımız ve Çukurova Bölge Temsilcimiz bir ay kadar önce tutuklandı. Dün Remzi Başkan özgürlüğüne kavuştu. Yakın zamanda Kemal Başkanın da aramızda aramızda olması için hep birlikte umutla bekliyoruz ve mücadeleyi büyütüyoruz. Başkanlarımızın yaşadığı bu haksız ve hukuksuz tutuklama karşısında hep birlikte gösterdiğimiz örgütlü mücadele ve dayanışma, bu haksızlığı, hukuksuzluğu Remzi Başkan nezdinde bitirdi. Ama bu ülkede gerçek adalet sağlanana kadar yargının bağımsız olduğu ve tüm haksız hukuksuz baskıların tutuklamaların son bulduğu bir gerçek adalet için mücadelemiz sürecek. Hepimizi asgaride eşitlemek için başka ne yapıyorlar? En temel anayasal hakkımız olan görev hakkımızı kullanmamızın önüne engeller. İşte metal işçilerinin anayasal hakkı olan grev hakkı Cumhurbaşkanlığı kararıyla yasaklandı. Ama metal işçisi arkadaşlarımız anayasayı ayaklar altına alan bu grev yasaklarına karşı mücadeleyi ve direnişi büyütüyor. ve fabrikalardan ilk greve çıkılan fabrikada Hitaçi'de dün mücadeleyle haklarını aldılar. Sözleşmeyi imzaladı. Hayırlı uğurlu olsun. Biliyoruz ki tüm metal işçileri bu mücadelede emeğinin karşılığını alacak. DİSK'i susturmaya çalışanlar, DİSK'in önüne engeller koymaya çalışanlar artık bilsinler ki ne grev yasakları ne baskılar, tutuklamalar, bu mücadeleye engel olamayacak. Bilsinler ki grevlerde de mücadelede, iş yerlerinde fabrika boylarında da gerektiğinde hapishanelerde de tek bir DİSK'li boyun eğmedi ve boyun eğmeyecek.
"Dünyanın en adaletsiz, vergi sistemini kurdular ülkemizde ve bunu devam ettirmek istiyorlar"
Bugün vergi dairesi önlerindeyiz. Biliyoruz ki vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz. ve bu düzenin devam ettirmek için dünyanın en adaletsiz, vergi sistemini kurdular ülkemizde ve bunu devam ettirmek istiyorlar. Dünyada başka hiçbir ülke yok ki. Zenginle fakir, işçiyle patron bir kilo domates, patates aldığında aynı oranda vergi ödesin. Bu ülkede devletin topladığı vergilerin üçte ikisi herkesin en zenginin de en yoksulun da aynı oranda ödediği dolaylı vergiler. İkincisi de sevgili arkadaşlar, dünyada başka hiçbir ülke yok ki işçilerin ücretleri yıl içerisinde aylar ilerledikçe ocak, şubat, mart, nisan, artmak yerine düşsün azalsın. Bunu nasıl yapıyorlar? Hepimiz daha ücretimizi almadan vergi veriyoruz. Ücretlerimizden gelirden alınan verginin oranı son derece yüksek. İkincisi de vergi dilimi diye artık herkesin öğrendiği vergi dilimleri düşük belirlenerek yıl içerisinde hemen bir üst vergi dilimine girmemiz ve böylece de maaşımızdan, ücretimizden yapılan vergi kesintisinin her ay daha fazla artmasına sebep oluyorlar. İşte burada görüyorsunuz arkadaşlar 2024 yılı için 35 bin lira brüt ücreti olan bir işçi kardeşimiz ocak ayında bin 912 lira vergi verirken aralıkta ödediği vergi 4 bin 600 liranın üzerine çıkıyor. Yani ücreti 3 bin liraya yakın daha düşük eline geçiyor. Dünyada başka hiç böyle bir ülke yok sevgili arkadaşlar. Vergi dilimlerinin adalet istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz. O nedenle vergide adalet istiyoruz. Uzmanlarımız hesapladı. Bu yıl biliyorsunuz birinci vergi dilimi yüz 10 bin liraydı. Eğer 2000 yılından itibaren yeniden değerleme oranı kadar artsa birinci vergi dilimi yüzde 10 bin lira değil, 288 bin lira olacaktı. Yine vergi dilimlerinin, vergi tarife dilimlerinin asgari ücrete oranına baktığımızda 2000 yılında birinci vergi diliminin asgari ücretin 22 katı olduğunu görüyoruz. Bugün ise beş buçuk kat arkadaşlar. O nedenle işte dilim dilim soyuluyoruz. O nedenle vergide adalet istiyoruz.
"Cumhurbaşkanı birinci vergi dilimini yüzde 50 daha arttırarak 158 bin lira değil 237 bin lira olarak belirlemeli diyoruz"
Yılın son günlerinde 2025 yılı için vergi dilimleri açıklanacak. Devletin diğer bütün vergi harçlar için uygulayacağı zam oranı, yani yeniden değerleme oranı yüzde 43.93 olarak açıklandı. Yani yüzde 44. Eğer vergi dilimlerine sadece yeniden değerleme oranı kadar artış yapılırsa birinci vergi dilimi yüz elli sekiz bin lira olacak sadece. Yani bir işçi arkadaşımız brüt olarak yüz elli sekiz bin lira aldığında bir üst vergi dilimine çıkacak. Oysa mevcut yasalarımız Cumhurbaşkanı'na bu oranı yüzde 50 oranında arttırma yetkisi veriyor. Buradan İstanbul Vergi Dairesi önünden sesleniyoruz. Cumhurbaşkanı bu yetkisini kullanmalı ve yeniden değerleme oranı kadar artacak olan birinci vergi dilimini yüzde 50 daha arttırarak 158 bin lira değil 237 bin lira olarak belirlemeli diyoruz. Cumhurbaşkanı hemen derhal bu düzenlemeyi yapmalı ve bu şekilde birinci vergi dilimi 158 bin değil 237 bin lira olmalıdır. Bu vergideki adaletsizliği çözer mi? Hayır çözmez. Ama bir nebze rahatlatır ve bütün vergi dilimleri de buna göre belirlenmeli. Ardından da DİSK'in İstanbul'dan, Ankara'ya yürüyerek Meclis'e verdiği ve bütün siyasi partilerin oy birliğiyle vergide adalet yasasının Meclis'ten geçmesini istiyoruz.
"Asgari ücret vergi istisnasının çalışana bir hayrı kalmadı. 2008 yılından beri patronlara verilen beş puan, SGK prim desteği işçilere de verilsin"
Bir de adalet için taleplerimiz son derece açık ve net. Birinci gelir vergisinde ilk birim oranı yüzde 10'na düşürülmeli. Vergi dilimleri en az yeniden oranı kadar arttırılmalı ve geriye dönük de güncelleme yapılmalı. ve bir de sevgili arkadaşlar, asgari ücret vergi dışı bırakılsın diye yıllarca mücadele verdik. Ama bu konuda bir düzenleme yapılmasına rağmen uygulama çalışan lehine olmadığı için matrahla değil, vergiden indirim uygulandığı için asgari ücret vergi istisnasının çalışana bir hayrı kalmadı. Asgari ücret vergi istisnasının matrahtan uygulanmasını istiyoruz. 2024 yılında eğer böyle yapılsaydı her bir asgari ücretliden, asgari ücretin biraz üzerinde geliri olan işçiden yıl boyunca 15 bin lira daha az vergi kesilecekti. Dördüncüsü de sevgili arkadaşlar, hani diyorlar ya kaynak yok, kaynak var. Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz. O kaynağın nasıl kullanıldığı önemli? Bu ülkede 2008 yılından beri işverenlere her bir işçi için beş puan SGK prim desteği veriliyor. Verilen bu paranın 2010 yılından beri hesaplandığında toplam tutarı 500 milyar lirayı geçti. Dolar bazında hesaplarsak iki trilyon lirayı geçti. Yani 2008 yılından beri patronlara verilen beş puan, SGK prim desteği işçilere de verilsin diyoruz.
"Gelir dağılımının 12 Eylül askeri darbe koşullarından bile daha kötü"
Beşincisi de çağ dışı damga vergisi kaldırılsın istiyoruz. Vergide adalet için, gelirde adalet için bu mücadeleyi hep birlikte yürütüyoruz. Buradan son sözümüz de şu olsun sevgili arkadaşlar. Her türlü adaletsizliğin daha fazla arttığı, ürettiğimiz değerin dönüşümünde olağanüstü bir adaletsizlik yaşandı. ve bu süreçte gelir dağılımı 12 Eylül askeri darbe koşullarından bile daha kötü olduğu bu süreçte zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzeni değiştirmek için herkesi yan yana omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz. Bütün işçi arkadaşlarımızı, sendikasızlığa mahkum edilen bütün sınıf kardeşlerimizi asgari ücretten kurtulmak için, insanca yaşayacak bir ücret için sendikalı olmaya, örgütlü olmaya çağırıyoruz. DİSK'li olmaya çağırıyoruz.
"Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer bu ülkenin 12 bin 500 liraya mahkum edilen emeklileri, kadınları, gençleri, çocuklarımızı insanca yaşatmaya yeter de artar bile"
Ve bu ülkede emeğiyle geçinen herkesi, bütün emek örgütlerini, tüm işçi örgütlerini konfederasyonları, meslek örgütlerini, emekten yana tüm siyasi partileri, kurumları, kişileri herkesi ama herkesi gelirde adalet için, vergide adalet için, ülkede adalet için yan yana omuz omuza olmaya çağırıyoruz. Hep diyoruz ya sevgili arkadaşlar, hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer bu ülkenin 85 milyon insanını, işçisini, emekçisini, 12 bin 500 liraya mahkum edilen emeklileri, kadınları, gençleri, çocuklarımızı insanca yaşatmaya yeter de artar bile. Yeter ki tercihler değişsin, yeter ki politikalar değişsin. Bu tercihleri değiştirmek için bu politikaları değiştirmek için, bu düzeni değiştirmek için yan yana omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz herkesi. Gelirde adalet için, vergide adalet için, ülkede adalet için ürettiğimiz değeri halkça paylaşmak için, eşitlik için, özgürlük için, barış için, kardeşlik için, gerçek bir demokrasi için, emeğin Türkiye için yılmak yok. Bir adım geri atmak yok. Yan yana omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz."