Disk'in İstanbul'dan Ankara'ya Yürüyüşü Gebze'de.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) “vergide adalet, gelirde adalet” sloganıyla İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüşü bugün Gebze’ye ulaştı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Sadece gelirde adalet için değil, aynı zamanda kaşıkla verdiklerini kepçeyle değil, artık kazanla aldıkları adaletsiz vergi sistemine karşı yürüyoruz” dedi.
Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) "vergide adalet, gelirde adalet" sloganıyla İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüşü bugün Gebze'ye ulaştı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Sadece gelirde adalet için değil, aynı zamanda kaşıkla verdiklerini kepçeyle değil, artık kazanla aldıkları adaletsiz vergi sistemine karşı yürüyoruz" dedi.
"Vergide adalet, gelirde adalet" talebiyle DİSK'in İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüşü bugün başladı. Kadıköy Söğütlüçeşme'den başlayan yürüyüş, Gebze'de sona erdi. Gebze Kent Meydanı'nda açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, gelirde ve vergide adalet için yaklaşık iki yıldır mücadele yürüttüklerini belirtti. Çerkezoğlu, şunları söyledi:
"ÜRETTİĞİMİZ DEĞERDEN ALDIĞIMIZ PAY, HER GÜN DAHA DA AZALIYOR: İş yerlerinden başlayan bu mücadele alanlara, meydanlara, mitinglere, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önüne, bakanlık önlerine kadar taşındı. Bugün gelirde ve vergide adaletsizliğin daha da arttığı bu süreçte mücadelemizi yeni bir adımla taçlandırıyoruz. Bugün öğlen saatlerinde İstanbul'da Kadıköy Meydanı'ndan başlayan yürüyüşümüz şu anda Gebze Meydanı'nda. İşçi kenti olan Gebze Meydanı'nda buluştu. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını tamamlarken Cumhuriyet tarihinin en kötü bölüşüm ilişkilerinin olduğu bir süreci yaşıyoruz. Hepimiz iş yerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde, belediyelerde, inşaatlarda, madenlerde, AVM'lerde, plazalarda, hastanelerde yani bu ülkenin nerede herhangi bir değeri üretiliyorsa orada çalışıyoruz. Alnımızın teriyle çalışıyoruz ve bu ülkenin tüm değerlerini, güzelliklerini bizler üretiyoruz ama ürettiğimiz değerden aldığımız pay, giderek her gün daha da fazla azalıyor.
HER GÜN DAHA FAZLA YOKSULLAŞIYORUZ: Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı alım gücümüzü giderek daha fazla düşürüyor. Ücretlerimiz resmi enflasyon oranında zam alamazken ücret artışları, enflasyon karşısında en fazla bir ay dayanıyor. Bugün aldığımızı yarın aynı fiyata alamıyoruz. Geçinmek bizler için, işçiler, emekçiler, emekliler için neredeyse bir mucize halini aldı. İstiyorlar ki herkes onların belirlediği ve bir ortalama ücret haline gelen açlık sınırının altındaki ücretle yaşasın. İstiyorlar ki bütün emekliler, onların belirlediği ucube sistemle Hazine'den tamamlanan 7 bin 500 lirayla yaşasın. İstiyorlar ki hepimiz ama hepimiz yoksullukta eşitlenelim. İşte bunun sonucunda, bu ucuz emek politikalarının sonucunda biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz ama ürettiğimiz değerden payımızı alamıyoruz. Her gün daha fazla yoksullaşıyoruz. O nedenle gelirde adalet için, insanca yaşamak için Ankara'ya yürüyoruz. Bugün İstanbul'dan başlayan bu yürüyüş kolu şimdi Gebze'de. Yarın Kocaeli'nde, ondan sonra Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir ve cuma günü de Ankara'da olacağız. Büyük bir buluşmayla yürüyüşümüzü tamamlayacağız.
İKTİDAR, BÜTÜN VERGİ YÜKÜNÜ BİZE YIKIYOR: Gelirde adalet için yürüyoruz. Emeğimize sahip çıkmak için yürüyoruz. Ekmeğimize sahip çıkmak için yürüyoruz. Sadece gelirde adalet için değil, aynı zamanda kaşıkla verdiklerini kepçeyle değil, artık kazanla aldıkları adaletsiz vergi sistemine karşı yürüyoruz. Dünyada başka hiçbir ülke yok, işçilerin ücretlerinin yıl içerisinde, aylar ilerledikçe daha fazla azaldığı başka bir ülke yok. Bir taraftan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilere, yani yoksulun da zenginin de işçinin de patronun da aynı oranda ödediği, bir kilo patates alırken işçiyle patronun aynı oranda ödediği dolaylı vergileri artırdılar. Bir ülkede dolaylı vergiler ne kadar fazlaysa o ülkede vergi adaletsizliği o kadar büyüktür. Diğer taraftan bizler, daha ücretimizi almadan peşin peşin vergi öderken sermayeden vergi alamayan, patronlardan vergi almayan, yandaş sermayenin vergi borçlarını bir gece yarısı kararnamesiyle affeden siyasi iktidar, bütün vergi yükünü bizim üzerimize yıkıyor.
ALDIĞIMIZ ÜÇ KURUŞ ARTIŞ, VERGİYLE UÇUP GİDİYOR: Ücretimizden alınan verginin hem oranı yüksek hem de vergi dilimleri bilerek düşük belirlendiği için sanki zenginleşmişiz gibi hemen bir üst vergi dilimine çıkıyoruz. Ücretimizi aldığımız üç kuruş artış, vergiyle uçup gidiyor. Ocakta aldığımız ücreti ekimde, kasımda, aralıkta da alabilmek için yürüyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemi için yürüyoruz. Yani aslında emeğimize, ekmeğimize sahip çıkmak için yürüyoruz. Ülkede adaletsizliklerin daha fazla arttığı bir süreçte, Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı, Anayasa'nın ayaklar altına alındığı bir süreçte aslında ülkede adalet içinde yürüyoruz. Biliyoruz ki, DİSK'in bu yürüyüşünde bizler Ankara'ya yalnız yürümeyeceğiz. Sadece bu uğurlama ve karşılamalardaki arkadaşlarımızın sesini, soluğunu değil; iş yerlerinde çalışan milyonlarca işçinin, emekçinin taleplerini Ankara'ya götüreceğiz. Biliyoruz ki Ankara'ya yürürken yalnız değiliz. Bütün iş yerlerinde çalışan işçi kardeşlerimizin talepleri, mücadelesi bizimle birlikte yürüyecek.
7 BİN 500 LİRAYA MAHKÜM EDİLEN EMEKLİLER BİZİMLE YÜRÜYECEK: Bu yüksek enflasyon, hayat pahalılığı karşısında emeğine, ekmeğine sahip çıkanlar bizimle birlikte yürüyecek. 7 bin 500 liraya mahküm edilen milyonlarca emeklinin sesi, soluğu bizimle olacak. Bu ülkede sendikalı, sendikasız bütün sınıf kardeşlerimizin; beyaz yakalı, mavi yakalı bütün emekçilerin sesini, soluğunu, adalet mücadelesini hep birlikte Ankara'ya taşıyacağız. Dayanışma hatlarında talep edilen, ifade edilen bütün talepleri hep birlikte Ankara'ya taşıyacağız. Bu yürüyüş, bu ülkede adalet yürüyüşüdür. Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, işçi sınıfının, emekçilerin insanca yaşam mücadelesinin, özleminin yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yolumuz hepimize açık olsun. Hep birlikte bu taleplerimiz için mücadeleyi iş yerlerinden alanlara, meydanlara ve Ankara'ya kadar taşıyacağız. Ne kadar çok dayanışmayla, ne kadar çok sesle, solukla yürürsek yürüyüşümüz de adımlarımız da o kadar güçlü olacak. Yolumuz açık olsun. Yürüyüşümüz kutlu olsun."