Diyabetli Hayatlar - Diyabet İğnesinin Acısı Hayallerine Engel Değil
Onur Can Keskin, dört yıl önce 11 yaşında tanıştığı diyabetle mücadelesini insülin tedavisiyle sürdürüyor.
CİHAN DEMİRCİ - Onur Can Keskin, dört yıl önce 11 yaşında tanıştığı diyabetle mücadelesini insülin tedavisiyle sürdürüyor. İnsülin iğnesi ve kan şekeri ölçümü nedeniyle parmaklarının acıdığını söyleyen Keskin, "Okulda kalemle deftere yazı yazarken parmağımdan bazen kan çıkıyor ama hayallerim, amaçlarım var öğretmen olmak istiyorum." dedi.
Edirne Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalığının aşırı yemek tüketimi ve üzüntü sonucu ortaya çıktığını söyledi.
Ailesinin dikkatiyle hastalığına teşhis konulduğunu belirten Keskin, "Halam 4 yıl önce hastaydı, ona çok üzülmüştüm. Ayrıca haddinden fazla yemek yiyordum, su içiyordum. Gün içerisinde küçük tuvaletimi çok sık yapıyordum, halsizdim. Bu durumumdan ailem şüphelendi. Hastaneye gittik. Kan ve idrar tahlili yaptılar. Bunların sonucunda da diyabet olduğumu öğrendim." diye konuştu.
Teşhisin ardından çok üzüldüğünü ifade eden Keskin, şunları anlattı:
"Şeker hastalığının, diyabetin yaşlı hastalığı olduğunu sanıyorduk. 'Bu genç yaşımda niye ben' diye sormuştum... Daha sonra öğrendim ki hem benim yaşımda hem de benden küçüklerde bu hastalık varmış. 15 gün hastanede yattım, çeşitli tedaviler uyguladılar. Daha sonra diyetisyene çıktım. Yiyecek ve içecek konusunda hiçbir şekilde kısıtlama getirmediler. Her şeyi yiyebiliyorum ancak az miktarda sık öğünlerle. Cips, kola, gazoz, çikolata yiyemiyorum. Zaten bu ürünleri diyabeti olmayan kişilerin de tüketmesini önermiyorum, gerçekten zararlılar."
Tedavisi sırasında kalem iğneyle günde dört kez insülin uyguladığını belirten Keskin, bunu yapmamasının olumsuz sonuçlar yaratabileceğini kaydetti.
Keskin, "Diyabet hastaları buna bağlı yaşıyor. Ayrıca kan şekerimi ölçerken her seferinde parmaklarıma iğne batırıyorum. Parmaklarım kevgire döndü, canım acıyor. Okulda kalemle deftere yazı yazarken parmağımdan bazen kan çıkıyor. Ama hayallerim amaçlarım var öğretmen olmak istiyorum." diye konuştu.
"Aileler çocuklarını çok iyi gözlemlesin"
Anne Fethiye Keskin de oğlunun diyabet olduğunu öğrendikten sonra çok üzüldüğünü ancak hastanede iyi bir tedavi süreci geçirdiğini ve bu tedaviye devam ettiğini kaydetti.
Keskin, "Diyabet her hastalık gibi değil. Dilinden anlarsan her şey yolunda gidiyor. Çok şükür diyabetin tedavisi var. Oğlumun diyabet olduğunu hal ve hareketlerinden anladık. Çok su içiyordu, halsizdi. Kısa sürede doktora götürdük. Allah'a şükür kısa sürede fark ettik. Aileler çocuklarını çok iyi gözlemlesin. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarının şekerini kontrol ettirsin. Diyabet tedavisine ne kadar geç başlanırsa o kadar kötüdür." ifadelerini kullandı.
Onur Can'da diyabetin ortaya çıkmasının ardından tüm ailenin hatta yakınlarının da yemesine içmesine dikkat ettiğini aktaran Keskin, her yemeği oğluna özel yaptığını söyledi.
Baba Zeki Keskin ise Onur Can'ın doktorunun yeme içme sorunu nedeniyle diyabet olduğunu anlattığını söyledi. 4 yıl önce oğlundaki değişiklikleri fark ettikten sonra doktora gittiklerini anlatan Keskin, ailelere şu önerilerde bulundu:
"Ailelere buradan bir baba olarak sesleniyorum. Düzenli, sağlıklı ve dengeli beslenmeyi alışkanlık haline getirsinler. Bir çocuk küçük yaşlarda nasıl başlarsa ilerleyen yaşlarda da alışkanlıklarına devam eder. Üç öğünü kesinlikle aksatmasınlar. Beslenme saatleri kesinlikle şaşmamalı. Sütü, yoğurdu, meyveyi hayatlarından eksik etmesinler."