Haberler

Diyalize giren hastaların yüzde 40'ı şeker hastası (2)

Güncelleme:
Abone Ol

Türk Böbrek Vakfı (TBV) Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi Dr. Bilal Görçin, 30-40 yıl önce diyalize giren 100 hastadan 5-10'unun şekere bağlı böbrek yetmezliği hastası olduğunu belirterek, "Günümüzde dünyada ve ülkemizde diyalize giren hastaların ortalama yüzde 40'ı şeker hastalığı...

Türk Böbrek Vakfı (TBV) Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi Dr. Bilal Görçin, 30-40 yıl önce diyalize giren 100 hastadan 5-10'unun şekere bağlı böbrek yetmezliği hastası olduğunu belirterek, "Günümüzde dünyada ve ülkemizde diyalize giren hastaların ortalama yüzde 40'ı şeker hastalığı nedeniyle böbrekleri bozulan ve bu nedenle haftanın 3 günü diyalize girmek zorunda kalan hastalar." dedi.

Bilal Görçin, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, şeker hastalığının tedavisindeki ana amacı, "ilaç veya insülinle hastanın şekerini düşürürken organları korumak" şeklinde tanımlarken, şeker hastalığının göz, kalp, beyin, böbrek, damarlar ve sinirleri ilerleyici ve geri dönüşümsüz harap eden bir hastalık olduğunu dile getirdi.

Şeker oranı düşük olduğunda organların korunduğunu belirten Görçin, şeker hastalığının organları 15-20 yıl içerisinde bozduğunu, hastalığın beraberinde yüksek tansiyonun, gut, kilo, kolesterol yüksekliği gibi diğer risk faktörlerinin yanı sıra sigara kullanımı da varsa şekerin organ harabiyetinin daha hızlı ve daha erken olduğunu anlattı.

Görçin, insan vücudundaki kanın yüzde 22'sinin doğrudan böbreklere gittiğini kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Yüksek şeker içeren kan böbreklere geldiği zaman böbreklerin damarlarını bozuyor ve böbreklerin süzme fonksiyonlarını etkileyerek hastaları diyalize götürüyor. 30-40 yıl önce diyalize giren 100 hastadan 5-10'u şekere bağlı böbrek yetmezliğiydi. Günümüzde dünyada ve ülkemizde diyalize giren hastaların ortalama yüzde 40'ı şeker hastalığı nedeniyle böbrekleri bozulan ve bu nedenle haftanın 3 günü diyalize girmek zorunda kalan hastalar. 30-40 yıl önce şeker hastaları diyalizi görecek kadar yaşamıyordu çünkü hastaların böbreklerini tamamen yok edip diyalize sebep oluyordu. Birinci sebep, hekime ulaşmada zorluk, ilaca ulaşmada zorluk nedeniyle daha erken vefat etmeleriydi. İkinci sebep de şeker hastalığı oranının artması. Özellikle beslenme şekli, daha organik olmayan beslenme, sedanter (hareketsiz) hayat ve kilo, toplumdaki şeker hastalığı oranını yükseltti. Yaşam şekli, ilaçlar, beslenme şekilleri şeker sıklığını çok ciddi bir şekilde artırıyor ve bu hastalar da uzun süre yaşadığı için diyalize girenler, böbrek nakli olanlar, kalp krizi geçirenler, felç olanlar, gözlerini kaybedenler oluyor."

Ailede şeker hastalığı varsa veya risk faktörlerini taşınıyorsa mutlaka yaşam şeklini değiştirmek gerektiğine işaret eden Görçin, önerilerini şöyle sıraladı:

"Mutlaka hareket etmek lazım. Ne kadar hareket ederseniz, kaslar şekere harcar, depo edilmez. Haftada en az 1,5-2 saat bunu 3-4'e bölerek hareket etmek gerekiyor. Beslenmede de doğal gıdalar tercih edilmeli. Hazır, buzdolabında saklanan, mikrodalgada ısıtılan gıdalardan ziyade doğal beslenmeli, sebzeye ağırlık verilmeli ve tuzdan uzak durulmalı."

Görçin, şeker hastalarının mutlaka hekim kontrolünü sürdürmeleri ve ilaçlarını kullanmaları gerektiğini belirterek, "Hastaların yaptığı en büyük hata 'Şeker ilacı kullanıyorum, bunlar benim böbreğimi bozar, kalbimi bozar.' diye düşünmeleri. İlaçları kullanmazsanız şeker geri dönüşümsüz hasarlar yapar ve sonuçta ciddi hastalıklara yol açar." diye konuştu.

"Şeker hastalığı kronik böbrek yetmezliğine sebep olabiliyor"

Türk Böbrek Vakfı Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın da şeker hastalığının böbrekleri olumsuz etkileyerek böbrek hastalığına, kronik böbrek yetmezliğine sebep olabildiğini dile getirerek, "Şeker hastalığından dolayı böbreklerini kaybetmiş diyaliz hastalarımız hem böbreklerinin artık çalışmaması nedeniyle buna göre bir beslenme programına sahipler hem şekerlerini kontrol etmek zorundalar. Bu gerçekten çok zor." dedi.

Sağlıklı beslenme ve şeker tüketimine dikkat etmek gerektiğine işaret eden Aydın, "Mutlaka dışarıdan yediğimiz yiyeceklerin içindeki şeker miktarına bakmak ve şekerin türüne de çok dikkat etmek gerekiyor. Nişasta bazlı şeker veya tatlandırıcı kullanılmış olabilir, bunların hepsi şeker hastalığına davetiye çıkarıyor." diye konuştu.

Aydın, günlük enerji miktarının en fazla yüzde 10'unun şekerden alınabileceğini kaydederek, şunları söyledi:

"Bu, sağlıklı şeker yani meyve şekeri olursa çok daha iyi olur. Günde 3 porsiyon kadar meyve yersek tüketebileceğimiz şeker miktarını almış oluruz. Dikkat etmemiz gereken, doğru miktar ve doğru sıklık. Çünkü 3 porsiyon meyveyi bir anda yersek de doğru sıklıkta ve doğru miktarda tüketmemiş oluruz. Sabah, öğle, akşam ara öğünlere bölecek şekilde yemek çok daha sağlıklı."

"Bu hastalığa yakalandığında hiçbir yere gidemiyorsun"

Böbrek yetmezliği hastası 74 yaşındaki İlyas Fazıl Şenol da 20 yıldır şeker hastası olduğunu ve son 3,5 yıldır diyalize bağlı yaşadığını kaydetti.

Haftada 3 gün 4 saat diyalize girdiğini anlatan Şenol, "Yaşamımı diyalizle sürdürüyorum. Diyalizden sonra yorgunluk çekiyorum. Herkese tavsiyem, yemelerine dikkat etmeleri, kilo almasın, şeker zehir. Çalışıyorsun, tam bir şeyler elde ediyorsun ama bu hastalığa yakalandığında hiçbir yere gidemiyorsun." dedi.

Kaynak: AA / Güncel

Şeker Hastalığı Diyaliz Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title