Diyanet Başkanı Prof. Dr. Erbaş: "Suriye, Irak ve Yemen Bize Ders Olsun"
Mardin’de hutbe veren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, dillerin, renklerin, ırkların farklılığının zenginlik olarak görülmesi gerektiğini belirterek, “Suriye, Irak ve Yemen bize ders olsun” dedi.
Mardin'de hutbe veren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, dillerin, renklerin, ırkların farklılığının zenginlik olarak görülmesi gerektiğini belirterek, "Suriye, Irak ve Yemen bize ders olsun" dedi.
Mardin'de bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Şakir Nuhoğlu Camii'nde hutbe verdi. Erbaş, "Değerli kardeşlerim, biz Allah Resulü Efendimizin Medine-i Münevvere'de gerçekleştirmiş olduğu o barış yurdunu, ashabı kiramın, Medine'nin binlerce kilometre uzaklarına kadar taşıdığı o medeniyetin çocuklarıyız, bizler sevgi medeniyetinin çocuklarıyız. Bizim ecdadımız fethetmek için gittiği yerleri önce gönüller fethederek gerçekleştirmiştir. Nerede bir zulüm var, nerede bir huzursuzluk var, oralara giderek oradaki huzursuzluğu ortadan kaldırmak, orada mazlumlara zulmeden zalimlerin zulmüne engel olarak bu fetihleri gerçekleştirmiştir. ve gittiği her yere kervanlarını dolu götürmüş, boş getirmiştir. Kervanlarında gittiği yerlerdeki zulme nasıl engel olurum, açları nasıl doyururum, yoksulları nasıl yoksulluktan kurtarırım amacıyla hep gitmiş ve o insanların kültürüne, inancına, mezhebine, hiçbir farklılığına dokunmadan bunları gerçekleştirmiştir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Ama bugün bakıyoruz ki sömürgeciler gittikleri yeri hep sömürmek için gitmişler, fitne, tefrika yaymışlar ve oralara hakim olmuşlar. 150 seneden bu yana İslam dünyasında fitne ve tefrika çıkararak emellerine ulaşmaya çalışmışlardır. Endülüs'te 7 asır boyunca binlerce camisiyle, binlerce ilim merkeziyle, Avrupa'nın aydınlanmasına katkı sağlayan Endülüs İslam Devleti'ni yerle bir ederek binlerce camiden bir cami bırakmamışlardır. Sonra yüzlerini doğuya dönmüşler ve doğuda İslam dünyasını fitne ve tefrikaya düşürerek yine sömürge emellerine kavuşmuşlar ve Müslümanların yer altı ve yer üstü zenginliklerini de bir şekilde sömürmüşlerdir" dedi.
Irak'ta büyük bir fitne çıkarıldığını belirten Erbaş, "1 milyon Iraklı kardeşimizi, Müslüman kardeşimizi hangi mezhepten, hangi inançtan olursa olsun yerlerinden yurtlarından etmişler ve onlara Anadolu toprakları, sizler, hepimiz ensar olmuşuz. Suriye'den 3,5-4 milyon kardeşimiz yerinden yuvasından olmuş ve bizler onlara ensar olmuşuz. İşte bugün Yemen'de 30 milyon Yemenli kardeşimizi çeşitli fitnelerle, tefrikalarla birbirine düşürmüşler ve 11 milyon insan şu anda açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ölümle yüz yüze bırakılmış durumda. Kardeşlerim işte bunlar bizlere ders olsun" diye konuştu.
"Suriye, Irak ve Yemen bize ders olsun"
Farklılıkların zenginlik olarak görülmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erbaş, "Dilimizin, rengimizin, ırkımızın farklılığını zenginlik olarak görelim. Müminler ancak ve ancak kardeştir. Rabbimiz bir, peygamberimiz bir, kıblemiz bir, inancımız bir. Birlerimiz o kadar çok ki farklılıklarımızla uğraşacak, hiçbir şekilde onlara tenezzül edecek durumda değiliz. Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir. Sakın ha şeytanın hilelerine kanmayın, aldanmayın. O sizin için apaçık bir düşmandır. Eğer fitne çıkarıp bizim farklılıklarımızı aramızda birtakım ayrılıklara sebep olacak şekilde propagandalar yapanlar olursa sakın onlara aldanmayalım, çünkü şeytan apaçık bir düşmandır, hep bunlarla uğraşır. Suriye bize ders olsun, Irak bize ders olsun, işte bugün Yemen bize ders olsun. Bu şekilde şeytanın hileleriyle ortaya çıkmış olan ortamlarda mazlum duruma düşmüş olan, sürgün duruma düşmüş olan, aç ve susuz duruma düşmüş olan kardeşlerimize de yardım etmek bizim boynumuzun borcudur. Hem dualarımızla hem yardımlarımızla Müslüman kardeşlerimizin yanında yer almak zorundayız. Çünkü bizim tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. 4. Murat zamanında Nijerya'da çıkan bir açlık, susuzluk ya da benzeri birtakım olaylardan dolayı birkaç bölük askerle, kervanlarla, buradan uçakla 10 saatte varılan Nijerya'ya kadar bizim ecdadımız yine toplanan yardımları oralara götürmüşler. Bugün o bölgelerde bizim askerlerimizin keplerini, potinlerini ve üzerindeki elbiseleri hatıra olarak 400 seneden beri muhafaza eden kardeşlerimiz var. İşte biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin inşallah. Vatanımızı, milletimizi, ezanımızı, bayrağımızı ilelebet payidar eylesin. Bütün Müslümanları şeytanın fitne ve fesadına ve tefrikasına düşmekten muhafaza eylesin. Allah ibadetlerimizi kabul eylesin." - MARDİN