Erbaş "2. Uluslararası İslam Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu"nda konuştu
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyeti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyeti. Bugün bizi ayakta tutacak olan yine bu vakıf anlayışıdır, vakıf medeniyetidir." dedi.
İHH İnsani Yardım Vakfı, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından "Kurban" temasıyla Kocaeli Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Uluslararası İslam Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu başladı.
Erbaş, sempozyumun açılışında, İslam açısından kurbanın önemine değindi.
İnsan kurbanının en acımasız örneğinin zalim Roma mahalle ve şehirlerinde gerçekleştiğini anlatan Erbaş, "İşte o dönemin kurban uygulamasını, Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'deki ayetleriyle, Efendimiz de sünnetiyle, sünnetindeki uygulama ile berekete ve rahmete çevirdi. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi aşamasından, cennet annelerin ayakları altındadır aşamasına getiren bir Peygamberin oluşturduğu medeniyet, İslam medeniyeti." ifadelerini kullandı.
İslam'ın insanlığa gönderilen en büyük nimet olduğunu vurgulayan Erbaş, sömürüyü ortadan kaldıran İslam'ın her zaman zalimin karşısında, ırkına, inancına, rengine bakmaksızın mazlumun yanında olduğunu dile getirdi.
Dayanışma ve yardımlaşmayla ilgili ayetlerden örnekler veren Erbaş, İslam'ın yeryüzüne gönderilmiş en büyük nimet olduğunu vurguladı.
İslam dininin gayrimüslimlere de anlatılması gerektiğine işaret eden Erbaş, "Çünkü bu nimete, Müslümanların olduğu kadar gayrimüslimlerin de ihtiyacı var. Tarih şahittir ki, İslam'ın ilkelerinin uygulandığı asırlarda, Müslümanlar kadar gayrimüslimler de İslam nimetinden istifade etmişlerdir. İslam'ın hakim olduğu dönemlerde, bu zulümler olmamıştır. Çünkü İslam, zulmü engelleyen, mazlum kim olursa olsun, Müslüman da olsa gayrimüslim de olsa onun yanında yer alan bir dindir. İslam'ın ilkelerine sarıldığımız müddetçe, dünya rahat etmiş, huzur içerisinde olmuş." değerlendirmesinde bulundu.
İslam medeniyetinin en önemli unsurlarından birinin, infak olduğunu anlatan Erbaş, infakın en önemli unsurlarından birinin de kurban olduğuna değindi.
"Kurban ibadeti tevhid, takva ve teslimiyetin sembolüdür"
Kur'an-ı Kerim'de Adem aleyhisselamın iki oğlunun kıssasında kurbanın tevhid ve takva, Hazreti İbrahim ve İsmail kıssasında ise teslimiyet boyutunun anlatıldığına işaret eden Erbaş, "Kurban ibadeti tevhid, takva ve teslimiyetin sembolüdür." dedi.
Kurban ibadetini anlama açısından en genel çerçevede üç boyutun göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Erbaş, "Birincisi bireysel boyut. Bu yönüyle kurban ibadeti iman bilincinin, Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanmanın, rahmetine ve mağfiretine mazhar olmanın nişanesidir. Tevhidin şiarı, Allah yolunda fedakarlığın ifadesidir. Kurban ibadetiyle mümin, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu ikrar eder. Ona şükreder. Varlığın hakikatini idrak eder. Şükrünün ve teslimiyetinin bir nişanesidir kurban." ifadelerini kullandı.
Erbaş, ikinci ve çok önemli bir boyutunun da sosyal boyut olduğunu dile getirerek, "Yardımlaşma ve paylaşma ile toplumsal huzuru ve güveni pekiştirir. Toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı duygularını güçlendirir. Tıpkı zekat gibi, tıpkı sadaka gibi, yardımlaşma, dayanışma gibi. İşte infakın en önemli unsurlarından birisidir." şeklinde konuştu.
"Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyeti"
Türkiye Diyanet Vakfı olarak dünyanın tamamına yakınına ulaşmaya gayret ettiklerinin altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:
"Aslında her vakıf da bir peygamber varisidir. İHH İnsani Yardım Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı veya diğer vakıflar... Hepsi çok mübarek, hepsinin başımızın üzerinde yeri var. Neden? Çünkü peygamber yolunu takip ediyorlar. Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyeti. Bugün bizi ayakta tutacak olan yine bu vakıf anlayışıdır, vakıf medeniyetidir. Vakıflar sayesinde bir kurban vesilesiyle 150 ülkeye ulaşmanız mümkün olabiliyor. 2019 yılında 149 ülkeye ulaştı Türkiye Diyanet Vakfı. Diyelim ki İHH 2 kilo et mi veriyor onlara, Türkiye Diyanet Vakfı 2 kilo et mi veriyor? Bu milletin cömertliğini götürüyor, bu devletin büyüklüğünü götürüyor. Parayla yapamazsınız bu tanıtımı. Kültür ve Turizm Bakanlığının yaptığı tanıtımlar var ya işte bizim bu vakıf faaliyetlerimiz de kurban faaliyetlerimiz de buna destek oluyor."
Dünyada bir yılda açlıktan binlerce insanın öldüğü yerlerin olduğunu söyleyen Erbaş, "Bu binlerce insan ölürken 'onlar bizim ülkemizde değil, ölmeyi hak ediyor' deme lüksümüz var mı? Onun için kurbanlarla yollardayız, onun için ramazan paketleriyle yollardayız. Bu vebali taşıyoruz, bu sorumluluğun bilincindeyiz. Müslümana bu yakışır, nerede olursa olsun. Eğer açlıktan ölen insan gayrimüslim insan açlıktan ölür ise onun da vebali bizim üzerimizde. Dinine bakmak, inancına bakmak, rengine bakmak bu insani bir şey değil." diye konuştu.
Erbaş, kurbanın üçüncü boyunun ise evrensel boyutu olduğuna dikkat çekerek, "Kurban ibadeti tevhide inananları aynı duygu ve davranışta buluşturan güçlü bir vahdet zeminidir. Ümmet bilincinin güçlenmesine ve Müslümanların birbirlerini yakından tanımalarına vesile oluyor kurban. Kurban organizasyonlarıyla dünyanın dört bir yanındaki muhtaçlara yardım yapılması vahdet bilincini evrensel bir kardeşlik ahlakına dönüştürüyor. Bu evrensel kardeşliğin içerisinde inananlar da var inanmayanlar da." ifadelerini kullandı.
"Sadece geçen sene 589 bin 136 hisse kurban ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı"
Diyanet İşleri Başkanlığının, Türkiye Diyanet Vakfıyla beraber 1993 yılından itibaren hep vekaletle kurban konusu gündeme taşıdığını, organizasyonlar yaptığını aktaran Erbaş, "Bu 28 yıllık süreç içerisinde 3,5 milyon civarında kurban hissesi ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmış. Sadece geçen sene 589 bin 136 hisse kurban hem yurt içinde hem yurt dışında ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmış." dedi.
Erbaş, tarihin her döneminde kurbanla ilgili konuşmalar yapıldığını, eserler yazıldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ancak yaşadığımız çağda kurban ibadetini her yönüyle ilmi düzlemde, kapsamlı ve derinlikli şekilde ele almaya büyük ihtiyaç vardı. Bu sempozyumun kurbanın hikmetlerinin, faydalarının ve daha çok da insanlığa mesajlarının iyi anlaşılmasına, soru ve sorunların çözümüne, kurumsallaşmanın önemli olduğu günümüz dünyasında kurbanın daha koordineli nasıl yerine getirilebileceğine dair meselelere büyük katkılar sunacağına inanıyorum."
Programa, Vali Seddar Yavuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Abdurrahman Haçkalı, İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, KOÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Kahraman, ve vatandaşlar katıldı.
Pazar günü sona erecek sempozyumda, 28 akademisyen tarafından kurbanın tarihçesi, bireysel, toplumsal ve iktisadi açıdan kurban ve kurbanla ilgili güncel meseleler, yurt içinde kurban uygulamaları, yurt dışında kurban uygulamaları ve sivil toplum kuruluşları gibi konular ele alınacak.