Diyanetten İslam Ülkeleri Büyükelçilerine İftar
Diyanet İşleri Başkanı Görmez: "İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altında ki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim'in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her müminin asli vazifesidir" "Bu süreçte üretilen karşılıklı şiddet içerikli beyanlar, cihat ilanları, mukaddes mekanların tahribine dönük tehditler, insan kaçırma ve öldürmeler, yaklaşmakta olan kitlesel faciaların ön sarsıntıları mesabesindedir.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir süredir İslam dünyasında yaşanan krizler, siyasi ve askeri gerilimlerin, çatışmaların, İslam dünyasının güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığını belirterek, "İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altında ki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim'in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her müminin asli vazifesidir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Bilkent Otel'de İslam ülkeleri büyükelçilerine iftar verdi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, eşi Hatice Görmez ile davetlileri kapıda karşıladığı iftarın sonunda yaptığı konuşmada, ramazanın acı içinde kıvranan İslam coğrafyasına barış, huzur, adalet ve merhamet getirmesini Allah'tan niyaz etti.
Geleneksel hale getirilen iftara katılımlarından dolayı büyükelçilere teşekkür eden Görmez, "Üzülerek ifade etmek isterim ki, son yıllarda her sene ramazana, buruk, üzgün ve büyük bir hicranla giriyoruz. Bu sene, bir kez daha İslam dünyası olarak büyük bir teessür ve üzüntüyle bir ramazan geçiriyoruz. Hatta denilebilir ki; İslam dünyasının içinde bulunduğu çok zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz" diye konuştu.
Bu olumsuzlukların yanında son günlerde İsrail'in Gazze'de, "masum insanlara yönelik zalim saldırısının" da üzüntülerine üzüntü kattığını ifade eden Görmez, "Uzunca bir süredir İslam dünyasında yaşanmakta olan toplumsal krizler, siyasi ve askeri gerilimler, mezhep ve meşrebe dayandırılmak istenen çatışmalar, bölgenin, hatta İslam dünyasının güvenliğini telafisi mümkün olmayacak bir biçimde tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu süreçte üretilen karşılıklı şiddet içerikli beyanlar, cihat ilanları, mukaddes mekanların tahribine dönük tehditler, insan kaçırma ve öldürmeler, yaklaşmakta olan kitlesel faciaların ön sarsıntıları mesabesindedir. Söz konusu olayların büyüyerek önü alınamaz bir noktaya gelmesi durumunda, İslam dünyasında insani, toplumsal, dini ve mezhebi açılardan kalıcı parçalanmalar yaşanması kaçınılmazdır" diyen Görmez, herkesin bu vahşetin sebeplerini İslam dininin ve mezheplerinin tarihsel köklerinde aradığını söyledi.
Görmez, "Oysa acizane kanaatim bunlar dinden ve mezheplerden kaynaklanmadığı gibi bu vahşetin köklerini Hz. Osman'ın katliyle başlayan fitne döneminin akabinde yaşanan mezhep ihtilaflarında aramak beyhudedir" ifadesini kullandı.
Bütün bunların yoksulluk, cehalet ve esaretin ürünü olan yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin, kin, öfke, ihtiras ve intikamlarını din ve mezhep görüntüsü altında meşrulaştırmaya çalışmasından kaynaklandığını belirten Görmez, en üzücü hususun, İslam alimlerinin yol göstericiliğini kaybederek taraf olmaları ve bir fetva kargaşasına meydan vermeleri olduğunu bildirdi.
Ramazandan önce İslam bilginlerine ve İslami müesseselerinin yöneticilerine bir çağrıda bulunduklarını vurgulayan Görmez, bu çağrılarının bazı maddelerini büyükelçilerle de paylaştı.
Görmez, bu çağrılarının İslam coğrafyasının her tarafında yankı bulmasının, İslam bilginlerinin müspet karşılık vermesinin umutlarını arttırdığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu umut, bizi daha güçlü bir inisiyatif almaya sevk etmiştir. Bu sebeple 17-19 Temmuz 2014 tarihlerinde 'Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi' başlığı altında doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden, Şiisi ile Sünnisi ile bütün önemli İslam bilginlerini İstanbul'da toplayarak çağrımızı daha güçlü bir şekilde seslendirmeye ve bu sözlü çağrımızı ameli bir barış ve sağduyu inisiyatifine dönüştürmeyi planlıyoruz.
Şüphesiz her bir büyükelçimizin yönlendirmesi ve vereceği destek gücümüze güç katacaktır. İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altında ki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim'in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her müminin asli vazifesidir."
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf'un da İslam ülkeleri büyükelçileri adına konuşma yaptığı etkinliğin sonunda davetlilere Diyanet İşleri Başkanlığınca kısa süre önce İslam dünyasına hitaben 8 dilde hazırlanan barış, sağduyu ve kardeşlik çağrısının birer örneği hediye edildi. - Ankara