Diyarbakır'da Erkekler, Kadın Tecavüzlerini Protesto Etti
Diyarbakır'da, yaklaşık 100 erkek tecavüz olaylarını protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenledi.
Bu sabah saat 11.00'de Ofis semtindeki Sanat Sokak'ta toplanan yaklaşık 100 erkek, Emek ve Demokrasi Güçleri imzalı, 'Kürdistan'da tacizci ve tecavüzcüleri barındırmayacağız' Türkçe ve Kürtçe yazılı pankart ve dövizlerle, Koşuyolu'na doğru yürüyüşe geçti. Kalabalık erkek grubu, 'Kadına uzanan eller kırılsın', 'Özgür kadın özgürlüğü yol açar', 'Tecavüzcü erkek, Kürdistan'dan defol' diye slogan atarak Koşuyolu İnsan Hakları Anıtı önüne geldi. Koşuyolu İnsan Hakları Anıtı önüne geldi. Grup adına konuşan KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Karaaslan, şöyle dedi:
"Erkek egemen sistemin icadı olan devlet ve savaş politikaları, yaşadığımız coğrafyada toplumsal yozlaşmayı ve ahlaki çöküntüyü her gün biraz daha derinleştirmektedir. Yıllardır bu politikalara karşı verilen mücadelenin yeterli gelmemesi nedeni ile bu politikalar tüm kirliliği ile bugüne kadar sürdüregelmiştir. Bizler emek ve demokrasi güçleri içinde çalışan erkekler olarak, bundan böyle erkek egemen sistemin ve onun ürünü olan devletin, yok sayan, asimile eden, ahlaki çöküntü üreten, taciz ve tecavüzü teşvik eden politikalarına karşı mücadeleyi daha da yükselteceğimizi ilan ediyoruz. Bundan böyle bu zihniyetin sihaplerine coğrafyamızda yeri yoktur."
Kadının, toplumun temel dinamiği ve yaşam olduğunu belirten Karaaslan, devletin bu gerçekleri bildiği için kadını, toplumu düşürmek istediğini öne sürdü. Karaaslan, şöyle dedi:
"Yönelimin temelinde bu gerçek vardır. Bu nedenle en aşağılık yöntem olan taciz ve tecavüz bir aşağılama yöntemi olarak kullanılıyor. Taciz ve tecavüzün büyük çoğunluğunun Kürdistan'da meydana geliyor olması devletin Kürtler'e bakışını ortaya koymaktadır. 1997-2012 yılları arasında 'gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı yardım bürosuna' başvuran 368 kadından 270'inin Kürt olması devletin politikalarını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Polis, jandarma, infaz koruma memurları ve yatılı bölge okullarında yöneticilerin içinde yeraldığı tecavüz olayları ve politikanın Kürtler üzerinde bilinçli bir biçimde uygulandığını gösteren örneklerdir" diye konuştu.
Bu yılın ilk 3 ayında günde 5 kadının katlediğini ifade eden Karaaslan, kadının devlet korumasında olmasına rağmen öldürüldüğüne dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Günde ortalama 5 kadındının katledildiği 2013'ün ilk 3 ayında 72 kadının, devletin koruma sorumluluğundayken öldürüldüğü bir ortamda bu olayları egemen sistemin dışında değerlendirmek mümkün değildir. Önceki yıllarda Pozantı'da taş atan çocuklara, Bingöl'de Mardin'de ve son olarak Siirt'e defalarca ortaya çıkan taciz ve tecavüz olaylarında devletin tavrı ve mahkemelerce uygulanan, 'hafifletici nedenler' devleti zan altında bırakan uygulamalardır. Kürtler'i sindirmek için artık gözaltı, tutuklama yöntemleri artık yetmiyor, tecavüz, fuhuş ve uyuşturucu kullanımı gibi kirli ahlak dışı savaş politikası yürütülüyor. 2011 yılında Bingöl'de bir uzman çavuşun da içinde bulunduğu 8 askerin tecavüzüne uğrayan 16 yaşındaki E.A. adlı çocuğa tecavüz olayı başka türlü açıklanabilinir mi? Siirt Belediyesi Başkan Yardımcısı Abdullatif Çeki'nin ilk anda serbest bırakılması daha sonra kamuoyu baskısı sonucu tutuklanması bizim için önemli bir sonuçtur. Bu demektir ki mücadele edince sonuca varmak imkan dahilindedir. Kadının kurtuluşu, toplumun kurtuluşudur. Kürdistan'da tacizci ve tecavüzcüleri barındırmayacağız." - Diyarbakır