Doç. dr. özçelik: depreme hazırlıklı olmadığımızı gördük
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, dün İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası can ve mal kaybı yaşanmamasına rağmen ortaya çıkan kaos görüntüsünün depreme hazırlıklı olunmadığının kanıtı olduğunu söyledi.
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, dün İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası can ve mal kaybı yaşanmamasına rağmen ortaya çıkan kaos görüntüsünün depreme hazırlıklı olunmadığının kanıtı olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Ramazan Özçelik, Türkiye'nin önemli bölümünün birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde olduğunu hatırlattı. Dün Marmara Denizi'nde meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremle ülkenin gündeminin depreme döndüğünü belirten Doç. Dr. Özçelik, can ve mal kaybı olmadığını, ancak bir kaos ortamı oluştuğunu söyledi. Doç. Dr. Özçelik, "Bir bina yakılmadığı halde insanlar can korkusuyla kendini sokaklara attı. Trafik kilitlendi, cep telefonları dahi çalışmadı. Bu deprem bize 'Ben varım, beni engelleyemezsiniz, bir daha gelene kadar tedbirinizi alın' demek istedi. Bir deprem olacak, büyüklüğü tahmin edilebiliyor ama ne zaman olacağına yönelik bilgi yok. Bu son depremde hazırlıklı olmadığımız, kaos ortamıyla ortaya çıktı. Aileler okullara çocuklarını almaya gitti. Halbuki en güvenli yerlerin okullar olması gerekir. Okulların güvenli olup olmadığı bir soru işareti olarak kaldı" diye konuştu.
İKİ ALTERNATİF VAR
2015 yılında Sağlık Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeyle binaların deprem analizinin yapıldığını belirten Doç. Dr. Özçelik, "Ancak örneğin Antalya'da 100'den fazla hastane oldu. Bunların hiçbiri o dönemden sonra güçlendirilmedi. Bu hastanelerin hepsinin depreme dayanıklı olduğunu düşünmüyorum. Son deprem bize biraz daha süre tanıdı. 21'inci yüzyılda hedefleri olan bir ülkeysek, deprem esnasında 'çamaşır makinesinin yanında saklan, buzdolabının yanına saklan' gibi yaşam üçgeninin yerine deprem olurken insanların olduğu yerde kalması ve yaşamlarını devam etmesine yönelik kanalize edilmesi gerekiyor. Odaklanmamız gereken şey güvenli yaşam alanlarını sunacak yapıların günümüzde kullanılıyor olması. Bunun için de iki alternatif var. Binaları dönüşümle dönüştüreceğiz ya da ekonomik ömürlerini tamamlayana kadar binaları güçlendirmemiz gerekiyor" dedi.
ANTALYA'DA 1998 ÖNCESİ YAPILAN YAPILAR RİSKLİ
Antalya'da turizm sektörünün ön planda olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Özçelik, bunun birinci ayağının da oteller olduğunu söyledi. Doç. Dr. Özçelik, "Oteller ne kadar güvenli bu çok önemli. Olası depremde oteller hasar alacak mı, almayacak mı? Antalya'da birinci deprem bölgesinde yaşayan 250 bin nüfus var. İkinci derece deprem bölgesinde ise 1,5 milyon nüfus var. 1 milyon 750 bin insan Antalya'da riskli bölgede yaşamaktadır. Kentsel dönüşümün bir an önce tamamlanması gerektiğini düşünmekteyim. Antalya'da 1998 yılından önce yapılan binaların çok büyük kısmının kusurlu olduğunu biliyoruz. Düşük dayanıklı beton ve içinde yeteri kadar donatı yok. Kentteki binaların büyük bölümü 1998 yılından önce yapıldı. Rik altındayız ama panik olmaya gerek yok. Stratejik bir planla binalar güçlendirilmeli ya da kentsel dönüşümün yeniden yapılması gerekiyor" diye konuştu.