Doğu Niçin Öfkeli
BATI Berlin'den Brandenburg Kapısı'na bakınca, dört atlı zafer arabası Quadriga'ya arkadan bakabiliyordum. Duvarlar yıkılınca, ilk işim Brandenburg kapısının altından geçip, dört atlı zafer arabasına önden bakmaktı.
BATI Berlin'den Brandenburg Kapısı'na bakınca, dört atlı zafer arabası Quadriga'ya arkadan bakabiliyordum. Duvarlar yıkılınca, ilk işim Brandenburg kapısının altından geçip, dört atlı zafer arabasına önden bakmaktı.
Seyrederken gözlerime inanamadım. Bu kasvetli gri hava olsa gerek, Doğu Almanya beni hiç ilgilendirmedi. Ama Berlin'e yerleştikten sonra Doğu'nun mimarisi ve doğasıyla Almanya'nın incisi olduğunu gördüm. Dresden, Görlitz, Weimar, Potsdam gibi kentlerin mimari dokusu Doğu'nun İkinci Dünya Savaşı öncesi nasıl bir zenginliğe sahip olduğunu ele veriyor.
TUHAF DUYGULAR
Ama Doğu deyince, bugün o eski kasvetli havanın yerini bu sefer çok tuhaf duygular alıyor. Yabancı düşmanı gösteri ve olayların yarattığı korku ve kaygıya dayalı bir duygu bu.
Anlatılması biraz zor.
Ama yabancı düşmanlığı Doğu'da daha yaygın.
40 yıllık bir otoriter rejimden geriye kalan bir mirasın etkileri mi? Geçtiğimiz günlerde yabancı düşmanı AfD'nin en güçlü olduğu Saksonya Eyaleti'ndeyim. Zittau eteklerinde, ortasından küçük Mandau kentinin geçtiği Zittau kentini gezdim.
İkinci Dünya Savaşı'nda hava bombardımanlarına uğramamış.
Tarihi binalar, kiliseler ve meydanları tüm otantik güzelliğiyle duruyor. Kentte diyalog kurduğum Zittau sakinlerine işte bu soruyu sordum.
Hemen hemen mülteci ve göçmenin yok denecek kadar az olduğu Doğu'da yabancı düşmanlığı niçin yüksek?
Bu bir yanılsama mı?
EŞİT DEĞİLİZ
Bir emeklinin anlattıklarını yazıyorum: "Almanya'nın yeniden birleşmesiyle Doğu Almanya'da ücret ve emekli maaşlarının Batı'yla eşitleneceği sözü verildi. Birleşmenin üzerinden yaklaşık 30 yıl geçti ve halen ne ücretler eşitlendi ne de emekli maaşları." Peki ama bunda mültecilerin suçu ne? Cevabı net;
"Mültecilerin gelmesiyle şimdi ücret ve maaş eşitliği çok daha geriye atıldı. Çünkü para mültecilere gidiyor."
Bana Franziskaner Manastırı'nda en değerli eserlerin saklandığı Hazine Odası'ndaki çekmecede Viyana Kuşatması'nda ele geçirilen üç el yazması Kuran'ı gösteren bir müze çalışanı anlatıyor:
"Ben doğma büyüme Zittauluyum. Doğu Almanya döneminde çok açlık çektik. Kendi yetiştirdiğimiz sebze ve meyvelerle yaşadık. Duvarlar yıkılınca, Batı'daki refahın hemen bize de geleceğini düşündük. Ama o refah gelmedi. Zittau bir tekstil kentiydi. Duvarlar yıkılınca, tüm tezgahlar söküldü. Zittau'nun nüfusu 50 bin civarındaydı. Şimdi 25 bin. İnsanlar kaçıyor. Daha iyi yaşamak için Batı'ya göçüyorlar. Ben, çocuklarım ve torunlarımı yanımda görmek istiyorum. Ama onlar Batı'dalar."
*
İşte aşırı sağ AfD'nin niçin Doğu'da güçlü olduğunun en önemli gerekçeleri. AfD, "Paralar size değil, mültecilere gidiyor, size ikinci sınıf Alman vatandaşı muamelesi yapılıyor" diyerek, onları en zayıf yerinden yakalıyor.
Zittau'da aldığım hava, eğer ücretler eşitlenmez, iş yerleri açılmazsa, duvarın yıkılmasını 'barışçıl devrim' diye niteleyen Almanya, sosyal patlamalara sahne olabilir.