Down Sendromlu Gençler Bağımsız Yaşam Taleplerini Meclise Taşıdı
Down Sendromu Derneği tarafından hayata geçirilen "Benim Sesim Benim Toplumum" projesine dahil olan gençlerden 8'i, 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü'nde TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu toplantısına katıldı.
Proje kapsamında Kasım ayından bu yana aldıkları özsavunuculuk eğitimleri ile hem haklarının farkına varan hem de ihtiyaçlarını ifade etmeyi öğrenen Down sendromlu gençler, komisyonda bağımsız yaşam için taleplerini dile getirdi.
"Benim Sesim Benim Toplumum" projesinin yararlanıcıları arasında yer alan 8 genç; İrem Arslan, Betim Gizem Erçayan, Ömer Bayraktar, Senem Tatlıtürk, Barış Kelleci, Büşra Gonca Uyanık, Sema Geyraslıoğlu, Dilara Nur Şahin toplantıda bağımsız yaşamın kendileri için anlamını ve bu kapsamdaki taleplerini ifade etti.
ÖZSAVUNUCU GENÇLER TBMM'DE KONUŞTU
Bağımsız yaşamın kendileri için anlamını özgürlük, eğitim hakkı, kendi evlerinde yaşayabilmek, dışarıda başkaları onlara bakmadan dolaşabilmek, iletişim hakkı, para kazanmak, para harcamak, çalışmak, evlenmek gibi kavramlarla anlatan gençler, bağımsız yaşayabilmek için beklenti ve taleplerini de ifade etti.
İrem Arslan, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için kendimi ifade edebilmek demektir. Bunun için yetişkin olarak görülmek istiyorum. Haklarıma saygı gösterilmeli. Hastanelerde ve toplu taşıtlarda kolaylık ve rahat kullanım sağlanmalı. İşi olmayan arkadaşlarıma iş fırsatı verilmeli. Bunlar için Araştırma Komisyonu kurulmasını istiyoruz."
Senem Tatlıtürk, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için çalışmak ve para kazanmak demektir. Bunun için iş olanaklarının artırılmasını istiyorum. Down sendromu bir hastalık değildir. Bu yüzden farkındalık yaratalım."
Betim Gizem Erçayan, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için oy kullanabilmek demektir. Bunun için oy kullanma hakkı istiyorum. Ayrıca Down sendromlu çocukların ücretsiz eğitim hizmetlerinden faydalanabilmeleri için sağlık kurulu raporlarının doğumdan itibaren verilmesini istiyorum."
Barış Kelleci, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için özgürlük demektir. Yüzmeyi çok seviyorum. Üç yıl önce Türkiye şampiyonu oldum. Yurtdışındaki yarışlara gidip ülkemizi temsil etmek isterim."
Büşra Gonca Uyanık, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için kendimi ifade edebilmek, çalışmak ve para kazanmak demektir. İş olanaklarının artırılmasını, yetişkin olarak görülmeyi istiyorum."
Dilara Nur Şahin, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için çölyak hastalığı diyetime uygun beslenebilmek demektir. Bunun için gerekli gıdalara daha kolay ulaşmak istiyorum. Arkadaşlarımla dışarıya çıkabilmek istiyorum. Bunun için toplumun bilinçlendirilmesini istiyorum."
Sema Geyraslıoğlu, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için arkadaşlarımla dışarı çıkabilmek demektir. Ben tek başıma yaşamak istiyorum. Bunun için toplumun bilinçlendirilmesini istiyorum."
Ömer Bayraktar, "Herkesle eşit ve bağımsız yaşamak benim için iş arkadaşlarımın olması demektir. Sosyal olmak demektir."
GENÇLER KENDİ SESLERİNİ FARK EDİYOR
Sabancı Vakfı olarak bu projeye verdikleri destekle engelli bireylerin hak bilincinin artırılmasına katkı sağlamaktan mutluluk duyduklarını belirten Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan ise, "Sabancı Vakfı olarak, 10 yılı aşkın süredir sivil toplum kuruluşlarının kadın, genç ve engellilerin sorunlarına yönelik çözümler üreten projelerine destek veriyoruz. Alanında uzman, hak temelli mücadelenin sözcüsü olan sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesinin, sorunların giderilmesinde kilit role sahip olduğuna inanıyoruz. Down Sendromu Derneği ile birlikte hayata geçirdiğimiz 'Benim Sesim Benim Toplumum' projesini de bu anlamda çok önemsiyoruz. Bu proje ile gençlerin kendi seslerini ve seslerinin gücünü fark etmelerini; kendilerine tanınan hakları kendi sesleri ile ifade etmelerini hedefliyoruz. 5 aylık bir çalışmanın ardından gençlerin TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu toplantısına katılarak taleplerini dile getirmelerinden büyük mutluluk duyuyor; bu projenin yaygınlaşmasını ve daha fazla gence ulaşmasını temenni ediyoruz" dedi.
Projeyle ilgili konuşan Down Sendromu Derneği Başkan Yardımcısı Fulya Ekmen, "Benim Sesim Benim Toplumum projesinin temellerini 2010'da atmaya başlamıştık. Gençlerimizle yaptığımız çalışmalarda onları birer yetişkin olarak gördük, bunun ne anlama geldiğini hem kendilerine hem ailelerine öğrettik, seminerlerimizde gençlerin konuştuğu bir panel her zaman oldu. Bunu bir eğitim programı yardımıyla ülke çapında yaymak her zaman düşündüğümüz, olgunlaştırmaya çalıştığımız bir konuydu. Bu sene Sabancı Vakfı desteğiyle birlikte, olgunlaşan düşüncelerimiz projeye dönüştü. İlk andan itibaren müthiş bir heyecan duyduk. Gençlerle eğitime başladığımızda gençlerimizin aslında söyleyecek çok sözü olduğunu, hakları konusunda mücadele etmeye istekli olduğunu ve genel inançların aksine zihinsel engellilik durumunun yaşadıkları toplum içerisinde isteklerini ve taleplerini belirleme ve dile getirmeye engel teşkil etmediğini, kısacası doğru yolda ilerlediğimizi bir kere daha gördük. Bu bizi çok motive ediyor. Aslında tam anlamıyla bu konuda toplumsal bir dönüşümü başlatmak üzere olduğumuzu hissediyorum. Bu gençler arkalarından gelen Down sendromlu çocuklara yol açacak ve akranlarını cesaretlendirecek, ailelere ise umut olacak. Bu muhteşem bir adım bence. Fark yaratan bir adım" dedi.
Özsavunuculuk, bireylerin kendi seslerine sahip çıkarak kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olmaları anlamına geliyor. "Benim Sesim Benim Toplumum" projesi ile hem toplumda özsavunuculuk kavramının bilinirliğinin artırılması hem de zihinsel engelli gençlerin de özsavunucu olarak yetiştirilmesi hedefleniyor. Projenin yararlanıcıları arasında 9 Down sendromlu genç bulunuyor.