Dünyanın köklü üniversitelerinden İTÜ 250. yılında ilk 500'e girmeyi hedefliyor
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, "2023 yılı İTÜ'nün 250. ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun da 100. yılı. Hedefimiz, İTÜ'nün dünyada ilk 500 üniversite içerisine girmesini sağlamak.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, "2023 yılı İTÜ'nün 250. ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun da 100. yılı. Hedefimiz, İTÜ'nün dünyada ilk 500 üniversite içerisine girmesini sağlamak." dedi.
Koyuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İTÜ'nün 1773 yılında kurulduğunu ve çok köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyledi.
2021 yılını birçok alanda "hamle yılı" ilan ettiklerini belirten Koyuncu, İTÜ olarak en başarılı öğrencileri üniversitelerine kazandırmayı hedeflediklerini, 2021 YKS Türkiye sayısal birincisi ile üçüncüsünün üniversitelerini tercih ettiğini ifade etti. İlk bine giren 48 öğrenci aldıklarını ifade eden Koyuncu, "Bu sayı bir önceki yıl 8 öğrenciydi. 2022'de hedefimiz daha yükselecek." dedi.
"Öğrencilerimizin ders dışı faaliyetlerine sertifika vereceğiz"
İTÜ'de mühendislik eğitiminin ağırlık olduğunu dile getiren Koyuncu, mühendislik eğitiminde "yaparak öğrenmenin" önemine dikkati çekerek, "Ders dışı aktivitelerinde, proje faaliyetlerinde öğrencilerimiz çok büyük kazanımlar elde ediyorlar. Önümüzdeki dönem kısa vadede bu durumu kredilendirmeyi düşünüyoruz. Aldıkları dersin yanında bu ders dışı faaliyetleri de kredilendirecekler ve bunun için öğrencilerimize ayrı bir sertifika da vereceğiz. Bu uygulama, öğrencilerimizin önünü açan bir yöntem olacak." ifadelerini kullandı.
İTÜ'nün son yarı yılında öğrencilerin kredilerini yüzde 10 civarında azalttıklarını belirten Koyuncu, şunları kaydetti:
"Öğrencilerimiz ders dışında proje faaliyetlerine fazla zaman ayırabilsin diye bütün programlardaki kredileri 140'ın altına düşürdük. Öğrencilerimiz uluslararası yarışmalara katılabiliyorlar ve büyük başarılar elde edebiliyorlar. Ancak sadece yarışmanın hedef olmadığını, buradan katma değeri yüksek ürün de geliştirilebileceğini onlara anlatmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz kendilerini yetiştirip, bir yandan iyi notlarla okulu bitirmek bir yandan da okulları devam ederken bir ürün veya yazılım geliştirme çabası içerisindeler. Böyle bir niyeti olan öğrencilerimize kendi şirketlerini kurabileceklerini, bu şirketlere İTÜ olarak Teknoloji Transfer Ofisimiz aracılığıyla destek verebileceğimizi de söylüyoruz."
Prof. Dr. İsmail Koyuncu, İTÜ'nün uluslararası derecelendirme kuruluşlarındaki değerlendirmede bir yükselişe geçtiğini anlattı.
İTÜ'nün daha iyi olması için çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Koyuncu, "2023 yılı İTÜ'nün kuruluşunun 250. ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı. Hedefimiz dünyada ilk 500 üniversite içerisine İTÜ'nün girmesini sağlamak." dedi.
"İlk defa 2 ERC projesini üniversitemize kazandırdık"
Koyuncu, özellikle dört başlıkta çalışmalarını yoğunlaştırdıklarını ve bunlardan en önemlisinin dijitalleşme olduğunu ifade etti. Üniversiteler ve kurumsal yönetimlerin de dijitalleşmesinin artık gerekli hale geldiğini vurgulayan koyuncu, şöyle konuştu:
"Dijitalleşmesiyle birlikte, eğitim ve öğretimin de dijitalleşmesi söz konusudur. Biz, pandeminin en başından itibaren çok hızlı bir şekilde entegre olduk ve süreci çok iyi yönettik. Bu konuda birçok eğitim kurumuna öncülük yaptık. Uluslararası anlamda uzaktan eğitimde İTÜ'nün önderlik yapabileceği bir platform oluşturmak istiyoruz. Ayrıca bir araştırma üniversitesi olarak Ar-Ge'nin kurumsallaşmasını İTÜ'de bilhassa önemsiyoruz. Bu anlamda araştırma dekanlığını kurduk. Burada birçok yeni yapı oluşturuyoruz."
"TÜBİTAK'tan aldığımız proje sayısı 46"
İTÜ'nün yayın ve makale faaliyetlerinin artırılması üzerine ciddi çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Koyuncu, şunları söyledi:
"2021 yılında öğretim üyesi başına yayın sayılarımız bir önceki yıla oranla arttı. Proje sayılarımız artıyor. Bu yıl TÜBİTAK'tan aldığımız proje sayısı 46. Bu üniversitemiz açısından geldiğimiz en üst nokta. Proje bütçesi anlamında yine ulusal ve uluslararası kaynaklardan birçok yeni proje kazandı. AB tarafından genç araştırmacıları desteklemek için verilen ERC projeleri İTÜ tarihinde hiç alınmamıştı. İlk defa 2 ERC projesini üniversitemize kazandırdık. Birçok yabancı üniversiteyle hem öğrenci değişimi hem de ortak projelerle ilişkilerimizi genişletiyoruz. Ayrıca İTÜ Pleks adını verdiğimiz laboratuvar ekipman sistemi projesini geliştirdik. Bütün laboratuvar altyapımızı bir yazılım vasıtasıyla hem tüm İTÜ geneline hem de bütün sanayiye ve üniversitelere açmış bulunuyoruz. Üniversite ile sanayiyi daha fazla yakınlaştırmak istiyoruz. Bu sayede altyapımızdan faydalanan sanayi sektörü bizim laboratuvarlara girerken, üniversite hocalarımız da sanayide, Ar-Ge merkezlerinde daha fazla çalışmaya başlayabilecektir. Bu yöntemle ortaya koyduğumuz önemli projelerimizin başında, Kavitasyon Tüneli geliyor. Özel sektör-üniversite işbirliğinin en başarılı çalışmalarından biri olan Kavitasyon Tüneli dünyanın 7'nci büyük tüneli konumunda. Başta savunma sanayi olmak üzere gemi inşaatı sektörüne hizmet edebilecek, üst düzey bilimsel araştırmalara olanak tanıyacak nitelikte bir tesis burası. Üniversite-sanayi işbirliğine çok iyi bir örnek işletme modeli geliştirmiş bulunuyoruz. Bu modeli diğer birçok laboratuvara da yaymak istiyoruz."
"İTÜ'yü çok daha güçlü hale getireceğiz"
Prof. Dr. Koyuncu, lisans ve yüksek lisans eğitimini birleştiren yeni bir eğitim modeli geliştirdiklerini anlattı.
MasterBee olarak adlandırılan yeni eğitim modelinden bahseden Koyuncu, "5 yıllık eğitimin sonunda hem lisanstan hem de yüksek lisanstan mezuniyet söz konusu. Bunun yanında üçüncü sınıfın yazında, dördüncü sınıfın yazında ve beşinci sınıfın ikinci dönemi olmak üzere 10 aylık bir uygulamalı eğitim söz konusu olacak. Uygulama eğitimi sonunda uzmanlaşmış olan mezunlarımızın sanayiye çok daha büyük katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Dijital dönüşümde, kurumsal yönetimde, uluslararası ilişkilerde, kurumsallaşmada İTÜ'yü çok daha güçlü hale getireceğiz." ifadelerini kullandı.