Düzeltme- "Sinirlioğlu'ndan 'Suriye'de Ateşkes Ciddi Tehdit Altında' Uyarısı" Başlıklı Haberimizin...
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, Suriye'nin İdlib kentinde düzenlenen kimyasal silah saldırılarının ateşkesi ciddi bir şekilde tehdit ettiği uyarısında bulunarak, "Biz ateşkesin yeniden tahkim edilmesini ve Cenevre'deki siyasi sürecin ciddi bir boyut...
BİRLEŞMİŞ BETÜL YÜRÜK - Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, Suriye'nin İdlib kentinde düzenlenen kimyasal silah saldırılarının ateşkesi ciddi bir şekilde tehdit ettiği uyarısında bulunarak, "Biz ateşkesin yeniden tahkim edilmesini ve Cenevre'deki siyasi sürecin ciddi bir boyut kazanarak ilerletilmesini bekliyoruz." dedi.
Sinirlioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin Şayrat Askeri Üssü'ne düzenlediği askeri operasyonu ve Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi.
ABD'nin Suriye rejiminin kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdiği uçakların kalktığı Şayrat Hava Üssü'nü hedef aldığını belirten Sinirlioğlu, "Bu harekatı olumlu karşıladığımız dünya kamuoyuna en üst düzeyde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı." dedi.
Bu harekatın arkasının getirilmesinin gerektiğini belirttiklerini ifade eden Sinirlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında 'bunun arkası nedir' diye sorarsanız bugün ABD'nin BM Daimi Temsilcisi'nin (Nikki Haley) açıklamasında da işaret edildiği gibi bir an önce Cenevre'deki görüşmelerle siyasi bir çözüme ulaşmak. Bu çözüm de anlamlı bir geçiş süreciyle irtibatlıdır. Suriye halkının talepleri doğrultusunda, demokratik bir anayasayla, serbest ve adil seçimler sonucunda kendi temsilcilerine yönetme rızasını devretmesidir geçilecek nokta."
Sinirlioğlu, kendi halkına karşı savaş başlatmış, 600 binden fazla insanın ölümünden sorumlu, 12 milyondan fazla insanı yersiz yurtsuz bırakmış, insanlığa karşı vahim savaş suçları işlemiş olan bir diktatörün varlığının Suriye'de istikrar ve güvenliğin önündeki en büyük engel olduğunun anlaşılması gerektiğini vurguladı.
"Ateşkes ciddi tehdit altında"
Suriye'de siyasi geçiş sürecinin Cenevre'deki görüşmelerin ciddiye alınmasıyla ve Türkiye'nin Rusya ile birlikte hayata geçirdiği Astana süreci diye bilinen ateşkesin tahkim edilmesiyle sağlanabileceğini anlatan Sinirlioğlu, şunları söyledi:
"Bu son kimyasal silah saldırısıyla bir kez daha görüldü ki ateşkes ciddi bir şekilde tehdit altındadır, vahim bir şekilde ihlaller gerçekleşmektedir. Biz ateşkesin yeniden tahkim edilmesini ve Cenevre'deki siyasi sürecin ciddi bir boyut kazanarak ilerletilmesini bekliyoruz. Bunlar olmadığı takdirde ve rejim bildiğini okumaya, cürümlerini işlemeye devam ettiği takdirde, ABD 'Biz bunun arkasını getirmeye hazırız' dedi. Bu ifadeyi önemle not ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim de gereken her türlü katkıyı vermeye hazır olduğumuzu esasen açıklamıştır."
ABD'nin askeri müdahalesinin Suriye rejimi üzerinde caydırıcı etkisinin olup olmayacağına ilişkin ise Sinirlioğlu, "Operasyonun gereken etkiyi yaratmasını bekliyoruz. Umarız daha fazlasına ihtiyaç olmadan sağduyu galebe çalar ve artık 6 yılı aşkın süredir devam eden bu mezalim, bu katliamlar son bulur." diye konuştu.
"Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hak verdi"
İdlib'de 4 Nisan'da düzenlenen saldırının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü kaydeden Sinirlioğlu, şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımız Putin'e bu vahim savaş suçunun, insanlığa karşı işlenen suçun birlikte tesis ettiğimiz ateşkesi ciddi bir şekilde baltaladığını, altını oymaya çalıştığını ifade etti. Putin de buna hak verdi açıkçası. Şimdi burada önemli olan şu; Rusya hiçbir şekilde 'ben kimyasal silah da kullansa Suriye rejiminin arkasındayım' demiyor. Rusya'nın ne dediğine de iyi bakmamız lazım. 'Bu iş iyi araştırılmalı, bağımsız bir kurul tarafından ne olup bittiği, kimin tarafından bu suçun işlendiği tespit edilmeli' diyor. Zaten bu süreç devam ediyor."
"Rejimin askeri uçaklarınca yapıldığına dair bulgular var"
Bu barbarca saldırıda yaralanan 31 kişinin Türkiye'ye getirildiğini, bunlardan üç kişinin hayatını kaybettiğini belirten Sinirlioğlu, ölen üç kişinin otopsisinden ilk bulguların, Sağlık Bakanlığınca kamuoyuyla paylaşıldığını vurguladı.
Otopsi sırasında Dünya Sağlık Örgütü ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünden (OPCW) de temsilcilerin bulunduğunu anlatan Sinirlioğlu, şöyle konuştu:
"Onlar da bu otopsilerden gereken delilleri aldılar, ilave delilleri de topluyorlar, ayrıca olay mahallinden gelecek şahitlerle de görüşmeler yapacaklar. Onların ifadeleri de alınacak. Bu saldırının rejimin askeri uçakları tarafından yapıldığına dair bulgular var, ayrıca yine görgü tanıklarının ifadeleri var. Bütün bunlar, bir süreç neticesinde gerekli laboratuvar testlerinin sonuçları ve hem OPCW hem de ortak araştırma mekanizmasının raporlarıyla ortaya konacak."
"Rusya'dan sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz"
Rusya'nın istediği objektif araştırma çalışmasının da yapıldığını ifade eden Sinirlioğlu, "Rusya, rejimin kimyasal silah kullandığı kanıtlandığı takdirde 'ben rejimin arkasında duracağım' falan demiyor dolayısıyla rejimin bu suçu işlediği kanıtlandıktan sonra Rusya'nın sorumluluklarının gereğini yerine getireceğini düşünüyoruz." dedi.
Sinirlioğlu, Rusya'dan ayrıca hem Astana'da varılan ateşkesin garantörü hem de 2013 yılının sonunda 2118 sayılı Güvenlik Konseyi kararıyla Suriye'deki kimyasal silahların Suriye dışına çıkarılması sürecindeki garantörlerden biri olarak da gerekeni yapmasını beklediklerini dile getirdi.
"BMGK, vazifesinin gereğini yerine getiremiyor"
BM Güvenlik Konseyinin görevinin uluslararası barış ve güvenliği sağlamak olduğunu ancak maalesef bu vazifesinin gereğini yerine getiremediğini söyleyen Sinirlioğlu, şunları kaydetti:
"Bunu Güvenlik Konseyi üyeleri de itiraf ediyorlar ABD'nin BM Daimi Temsilcisi de hem dün hem bugün yaptığı açıklamalarla buna işaret etti. 'Eğer Konsey gereğini yapamıyorsa o zaman biz gereğini yaparız' dedi. 2118 sayılı karar da bu kararın gereğini rejim yapmazsa ilave tedbirler alma yükümlülüğü getiriyor. Dolayısıyla Güvenlik Konseyinin bu araştırmanın layıkıyla yapılabilmesi için ABD, Fransa ve İngiltere tarafından sunulmuş olan karar tasarısını kabul ederek katkı sunmasını bekliyoruz."