Edirne Saros Körfezi'nin Doğası Kalker ve Taş Ocaklarıyla Yok Oluyor
Edirne'nin Keşan İlçesi Saros Körfezi kıyısındaki, Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi ile Özel Koruma Bölgesi' ilan edilen ormanlık alanlar açılan kalker ve taş ocakları ile birlikte yok olmayla karşı karşıya bulunuyor.
Edirne'nin Keşan İlçesi Saros Körfezi kıyısındaki, Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi ile Özel Koruma Bölgesi' ilan edilen ormanlık alanlar açılan kalker ve taş ocakları ile birlikte yok olmayla karşı karşıya bulunuyor. Bakanlığın, 'ÇED raporu gereksiz' kararı üzerine çevrecilerin başvurduğu mahkeme, 'ÇED raporu gereklidir' kararına rağmen, bölgeye iki yeni kalker ocağı açılması için başvuru yapıldı. Taş ocakları nedeniyle Türkiye'nin en önemli dalış merkezi İbrice Limanı, ormanlık alanlar büyük ölçüde etkilenirken, yargı yoluna giden çevreciler bir yandan da yaşanan tahribatı önlemek için eylemler yaptı.
Keşan İlçesi'nin Mecidiye Köyü'nün Saros Körfezi kıyısındaki ormanlık alan 2006 yılında Kütür ve Turizm Bakanlığı tarafından 'Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi', 2010 yılında ise 'Saros Körfezi Özel Koruma Bölgesi' olarak ilan edildi. İlanlara rağmen Türkiye ve dünyadan dalış yapmak için grupların akın ettiği Saros Körfezi'nde denize yaklaşık 500 metre mesafede bulunan ormanlık alanlarda taş ve kalker ocakları art arda açılmaya başlandı. Saros'un yeşil kıyıları, ormanlık alanları tahrip edilirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mart ayı başında bölgedeki kalker ocakları için, 'ÇED raporu gerekli değildir" kararı verdi. Karar üzerine Saros Körfezi Mecidiye Turizm ve Çevre Kültür Varlıklarını Koruma Derneği, avukat Bülent Kaçar aracılığıyla Edirne İdare Mahkemesi'ne yürütmeyi durdurma talebiyle başvurdu. Mahkeme, verdiği ara kararda 'ÇED raporu gerektiği' yönünde ara karar verdi.
İKİ OCAK AÇILMASI İÇİN BAŞVURU
Dava devam ederken, bazı firmalar aynı bölge deniz kıyısında ormanlık alanda iki yeni kalker ocağı açmak için bakanlığa başvurdu. Bakanlık şimdiye kadar, başvuruya olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermedi. Avukat Bülent Kaçar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın ocakların su kaynaklarına 2 metreden yakın olamaz genelgesi bulunduğunu belirterek, "Oysa yapılan bu projede mühendislerin ölçümleri 850 metre olduğu ortaya çıktı. Denize ise daha yakın" dedi.
KÖYLÜLER EYLEM YAPTI
Saros Körfezi kıyıları, taş ve kalker ocaklarıyla yok olurken, Mecidiye Köyü sakinleri bölgede protesto eylemi yaptı. Eyleme konuyu meclis gündemine taşıyan CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, çevreciler ve köylüler katılarak, 'Artık yeter köyümüzde taş ocağı istemiyoruz' pankartı ile 'Doğayı katletme turizmi yok etme', 'Turizm bölgesinde taş ocağı istemiyoruz' yazılı dövizler taşıdı.
BİRCAN: RANT KİME SAĞLANIYOR?
Bölgede alanların tahrip edilmesiyle, İbrice Limanı'na yaz aylarında dalış yapmak için gelen binlerce turistlerin, turizmin, sebze, meyve ve bahçelerin yok olacağını savunan köylüler, dünya güzeli arazilerinin yok olduğunu dile getirdi. CHP Edirne Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu üyesi Erdin Bircan, bölgedeki ocaklar için 10'a yakın soru önergesi verdiğini belirterek, "Ben bölgenin insanıyım, bölgenin milletvekiliyim. Bu bölgede yapılan tahribatlara sonuna kadar karşı çıkacağım. Bakan Veysel Eroğlu, bu tip ocaklar, kalker ocağı, taş ocağı, kum ocağı, doğayı tahribat yapan her yer yerleşim birimine 2 kilometre uzaklıkta olmalı diyor. Deniz kıyısına da 5 kilometre uzaklıkta olması gerekir denmesine rağmen denizin dibine bu ocaklara müsaade ediliyor. ya sayın bakan yalan söylüyor, ya sayın bakanın bilgisi dışında yapılıyor bunlar. Burası Saros Körfezi kıyısı, 2006 yılında turizm alanı ilan edilen yer burası. Ama buna rağmen Turizm Bakanlığı duyarsız kalıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı duyarsız kalıyor. Buna rağmen Orman ve Su İşleri Bakanlığı duyarsız kalıyor. Rantsa kime sağlanan rant? Neyin rantı, niye izin veriliyor? Bu rant bizim çocuklarımızın torunlarımızın geleceğinden daha mı önemli? Biz birlik olarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz" dedi.
"TÜRKİYE'DE KALKER OCAĞI YAPILAMACAK TEK YER"
Milletvekili Bircan, kalker ocağı yapılan alanda 100 dekar alanın tahrip edildiğini belirterek, "Türkiye'nin neresine kalker ocağı yapılmaz dense her halde buraya yapılmaz diye gösterirler. Burada İtalyan Kalesi ve İtalyan Koyu var. Bu bölgede Bizans ve Roma dönemine ait kalıntılar vardır. Burası dalış merkezi. Türkiye'nin her yerinden buraya dalış yapmaya gelenler var. Burada 17 dekar üzerinde çalışmada 100 dekar alanda tahrip ediliyor. Bunu yapanların hiç vicdanı sızlamayacak mı? Sorun denize bu kadar yakın ormanlık alanın, denize bu kadar yakın olan turizm alanı olmasına rağmen katledilmesidir" dedi.
ÖZCAN: DÜNYANIN HER YERİNDEN DALIŞ YAPMAYA GELİYORLAR
Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, son 3-4 yılda bölgede taş ve kalker ocaklarının sayısının hızla arttığını belirterek, "Buraları birinci derecede doğal SİT alanı. Hani bir çivi çakılmazdı? Kanunda 5 kilometre mesafe olması gerekiyor ocağın açılması için. Saros Körfezi'nin dibine taş ocağı açıyorlar. Bu gördüğümüz tahribat hiçbir yasaya, hiçbir kanuna uyacak gibi değil. Burası bizim doğal güzelliğimiz. Burası İbrice limanı ve İstanbul Kadıköy Su altı Sporları Merkezi Okulu'nun eğitim yeridir. 2014 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde turizm amaçlı burada 1 gemi batırdık. Su altı tarihi müzemizde var burada. Su altı sporları için ciddi çabalarımız var. Dünyanın her yerinden buraya dalış yapmaya gelenler oluyor. Maalesef korumakta zorlanıyoruz. Yasalar bir şekilde kolayca deliniyor. Biz burada taş ocaklarını açılmasını durdurmaya çalışıyoruz. Fakat onlar maden yasasından çıkan taş ocaklarını rahatlıkla açarak doğayı tahrip etmeye devam ediyorlarö dedi.
BALIK ÇEŞİTLERİ YOK OLDU
Taş ve kalker ocaklarına yaklaşık 500 mesafede bulunan ve Türkiye'nin en önemli dalış sporunun yapıldığı İbrice Limanı da, artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Saros Körfezi Mecidiye Beldesi Turizm ve Kültür Varlıklarını Koruma Yaşatma Derneği üyesi ve dalgıç Recep Çınar, dünyanın her yerinden dalış yapmak için gelenlerin sayısında her geçen gün düşüş yaşandığını belirterek, "İstanbul ve dünyanın çeşitli ülkelerinden buraya gelen dalgıçlar su altı mağaralarında yaşayan balıkları görmek için dalış yapıyor. Bu taş ocakları patlatma yapmaya başladıklarından beri su altı zenginlikleri de bitmeye başladı. Taş ocaklarından çıkan tozlar deniz altı canlı familyasını olumsuz etkilemekte. Yine dalış için gelen balık adam buraya gelmemeye başladı. Taş ocakları karadan fazla denizlere zarar veriyor. Eskiden 157 çeşit balığımız vardı şu an 60-70 çeşide düştü. Bu taş ocakları balık çeşitlerini yok etti. Burada balıkçılıkla geçimini sağlayanlar geçinemez oldu. Taş ocaklarının patlatmasından dolayı balık çeşitleri buradan göç etmesine ya da yok olmasına neden oldu. Saros'u koruma bölgesi içinde bakanlık 2006 yılında koruma altına aldı burasını. Ancak korunacağına taş ocakları mantar gibi türedi. Saros dünyada kendi kendini temizleyen 3 denizden birisi. Burası Tanrı'nın insanlığa sunduğu bir nimet. Bunun değerini bilip korumamız lazım" dedi.
Köy sakinlerinden Müfide Göktaş, "Bu doğayı yok etmeye kimin hakkı var. Bir ağaç yetiştirmek için kaç yılımızı veriyoruz. Doğayı katlettiler. Bıktık artık, buradan defolup gitmelerini istiyoruz" dedi. Köylülerden Dilber Sarı, "Ocaklardaki kamyonlar günün her saatinde köyümüzden geçiyor. Toz soluyoruz. Boğazımıza yapışıyor. Kanser oluyoruz. Hiç durmuyorlar evimiz öyle bir sallanıyor ki deprem oldu sanıyoruz. Köyümüzde dalgıçların dalması için limanımız var. Buraya gelenler bu rezilliğimizi görmeye mi geliyorlar. Vicdanım rahat değil. Torunlarımıza bunlarımı bırakacağız. Taş ocağı istemiyoruz" dedi.