"Eeğitim ve öğretimin birbirinden ayrılması lazım"
Birlik Vakfı Konya Şubesi'nin düzenlediği konferansa katılan NEÜ Öğretim Görevlisi Dr. Fatih Çolak, eğitim sistemindeki sorunların "eğitim" ve "öğretim" kavramlarının birbirinden ayrılmasıyla çözüleceğini kaydetti
Birlik Vakfı Konya Şubesi'nin, "Her Cumartesi Birlikteyiz" konferanslarında "Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sisteminde Almanya Etkisi"ni anlatan Dr. Fatih Çolak, eğitim sistemimizdeki sorunların eğitim ve öğretimin birbirinden ayrılmasıyla çözülebileceğini söyledi.
Vakfın konferans salonunda düzenlenen programda Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki eğitim sistemlerinin Almanya'nın etkisiyle nasıl şekillendiğini anlatan Necmettin Erbakan (NEÜ) Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Fatih Çolak, her işin aşkla yapılması gerektiğini, öğretmenliğin de aşkla ve eğitim sisteminin dert edilmesiyle yapıldığı takdirde iyi bir eğitim sistemine kavuşacağımızı kaydetti.
Osmanlı döneminde ikili ilişkilerimizin yakınlığı nedeniyle her alanda olduğu gibi eğitimde de Almanya'nın etkisinin gözlendiğini ifade eden Dr. Çolak, "1900'lerin başında Osmanlı devletinde 8'i İstanbul'da olmak üzere 39 Alman okulu açıldı. Okulların dışında yetimhane, ibadethane, hastane gibi kurumlar da açıldı. Savaş devam etmesine rağmen hala okul açmaya devam ettiler. Almanlar, aralarında yakınlık olmasına rağmen, Osmanlı topraklarında Amerikan, İngiliz ve Fransız rakiplerine göre okul açmakta geç kaldılar. Sait Paşa 1886'da eğitim ile ilgili hazırladığı layihasında Almanya'da olduğu gibi kreşler açılması, okullarda Alman müfredatlarının işlenmesi, ticaret ve meslek liseleri kurulması gibi tavsiyelerde bulunuyor. Alman Dışişleri Bakanlığı, Prof. Dr. Franz Schmidt'i bir Alman Eğitim Enstitüsü kurmak üzere Türkiye'ye gönderiyor. Prof. Schmidt 2-3 ay süren Anadolu gezilerinden döndükten sonra eğitim sistemimizde tam bir Alman etkisi yaratabilmek için 116 maddelik nizamname hazırlıyor. Böylece Türk eğitim sisteminin her kademesi üzerinde etkili olmaya çalışıyor. Osmanlı okullarında 1908'den sonra yabancı dil zorunluluğu var. Farklı iş kollarında da Alman eğitimi söz konusu. Örneğin Konya'da Çumra'da açılan bir kursta tarımla ilgili eğitim veriliyor. Konya'da bir de makinistlik eğitimi veren bir okul açılıyor. Mahalle aralarında kadınlara yönelik dikiş nakış kursları açılıyor. Cumhuriyet döneminde ise batılılaşma söz konusu. 1923-1940 arasında 12 ülkeye öğrenci göndermişiz. 3 Mart 1924'te Almanya ile dostluk anlaşması imzalanıyor. 1930'lu yıllarda 139 sanatçı ve bilim adamından her biri üniversitelerde kendi alanlarında ana bilim dalları açıyor. Günümüzde hala birçok üniversitede Alman hoca ders veriyor" dedi.
Türkiye'de öncelikle eğitim öğretim meselesini ayırmak gerektiğine dikkat çeken Dr. Çolak, verilen birçok bilginin eğitim öğretimle alakası olmadığını bildirdi. Her iki kavramın yetkililer tarafından ele alınıp birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizen Dr. Çolak, "Almanya'da insanlar işini aşkla yapıyor. Bu öğretmen olsa da böyle, çöpçü olsa da böyle. Eğitim meselesini ne zaman dert edinirsek o zaman sorunu çözeriz" ifadelerini kullandı.
Program sonunda Birlik Vakfı Konya Şube Başkanı Abdi Parlak, Dr. Fatih Çolak'a günün anısına tablo takdim etti.