Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay'dan 'Asgari Ücret' Değerlendirmesi: Herkes Geminin Su Aldığını Görüyor ve Kaptanın da Yalan Söylediğini...
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, asgari ücrete yapılan ara zamla ilgili “Kamuda çalışan işçi 22 bin lira alırken; özel sektördeki çok daha ağır şartlarda çalışıyor. Çok daha mesai harcıyor ve yarısını bile alamıyor... Dünyanın her yerinde gıda fiyatları düşerken ülkemizde 37 aydır yükselmeye devam ediyor. Bu ay, bizim Haziran’da yaptırdığımız çalışmaya göre gıda fiyatlarında yüzde 2’ye yakın artış var” değerlendirmesini yaptı. Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay ise, “Her yıl devlet 100 bine yakın ücretli öğretmen alıyor ve ücretli öğretmenlerimizin tamamı da asgari ücretin altında maaş alıyor. Devlet eliyle de bir emek sömürüsü yapıldığını görüyoruz. Herkes geminin su aldığını görüyor ve kaptanın da yalan söylediğini görüyor. Ülkedeki gerçekler ile verilen ücretler birbiri ile örtüşmüyor” diye konuştu.
HABER: CEYLAN SAĞLAM- KAMERA DURSUN ALKAYA
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, asgari ücrete yapılan ara zamla ilgili "Kamuda çalışan işçi 22 bin lira alırken; özel sektördeki çok daha ağır şartlarda çalışıyor. Çok daha mesai harcıyor ve yarısını bile alamıyor... Dünyanın her yerinde gıda fiyatları düşerken ülkemizde 37 aydır yükselmeye devam ediyor. Bu ay, bizim Haziran'da yaptırdığımız çalışmaya göre gıda fiyatlarında yüzde 2'ye yakın artış var" değerlendirmesini yaptı. Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay ise, "Her yıl devlet 100 bine yakın ücretli öğretmen alıyor ve ücretli öğretmenlerimizin tamamı da asgari ücretin altında maaş alıyor. Devlet eliyle de bir emek sömürüsü yapıldığını görüyoruz. Herkes geminin su aldığını görüyor ve kaptanın da yalan söylediğini görüyor. Ülkedeki gerçekler ile verilen ücretler birbiri ile örtüşmüyor" diye konuştu.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ ve Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay ANKA Haber Ajansı'na asgari ücrete yapılan ara zam ile kamu emekçilerine yapılması beklenen maaş zammını değerlendirdi. Yeşildağ, kamu işçisi ve özel sektör işçisi arasında gelir adaletsizliğinin olduğunu belirterek şunları söyledi:
"ÖZEL SEKTÖRDEKİ ÇOK DAHA AĞIR ŞARTLARDA ÇALIŞIYOR. ÇOK DAHA MESAİ HARCIYOR VE YARISINI BİLE ALAMIYOR"
"Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir asgari ücret politikası yok. Niye bunu söylüyoruz? Bakın mayıs ayında devlette çalışan işçilerin en az alacağı ücret 21 bin 750 liraya çıkarıldı. Şimdi şu an bizim devlet memurlarının da 10 bin 500 lira civarında 22 bin liraya çıkarılacağı söyleniyor. Özel sektörde bu insanlar, yarı fiyatına bile çalışmıyor. Böyle bir adaletsizlik olmaz. Dördüncü bir asgari ücretimiz var; emekli asgari ücreti. Şu anda 7 bin 500 lira. Bu hayat şartlarında döviz karşısında bu paranın erimesine, alım gücünün düşmesine, büyük oradaki zamlara bu insanlar nasıl geçinecek onu bilemiyoruz. Doğru bir şey uygulanmıyor. Kamuda çalışan işçi 22 bin lira alırken; özel sektördeki çok daha ağır şartlarda çalışıyor. Çok daha mesai harcıyor ve yarısını bile alamıyor. Sonuçta bu insan asgari ücretli diye gittiği bir marketten alın siz asgari ücretlisiniz, düşük verelim diyen yok. Kira deseniz öyle. Bugün büyükşehirlerde asgari ücrete zaten kiralık ev bulma şansınız yok. Bu noktada bunun düzeltilmesi lazım.
Bu nasıl olur? Her şeyden önce enflasyonu düşürmek zorunda. Yani alım gücünü yükselmesi noktasında belki yerinde duracak zamlarla. Dünyanın her yerinde gıda fiyatları düşerken ülkemizde 37 aydır yükselmeye devam ediyor. Bu ay, bizim Haziran'da yaptırdığımız gıda fiyatlarında yüzde 2'ye yakın artış var. Dolayısıyla ne desek boş. İnsanlar gerçekten zor durumda."
"ALIN TERİ İLE ÇALIŞAN İNSANLARIN TAMAMI YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA ÜCRET ALIYOR"
Kadem Özbay ise Türkiye'nin asgari ücretliler ülkesine dönüştüğünü ve toplumun büyük bir kesiminin yoksulluk sınırı altında yaşadığını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Ülkede maalesef ki emekçiler; açlık ve sefalet ücretinde adeta eşitlenmiş durumda. Bir gelir adaletsizliği oluşturulmuş durumda. Şu anda ülkede yüzde 90 üzerinde insan, emeği ile alın teri ile çalışan insanların tamamı yoksulluk sınırının altında ücret alıyor. Bugün yoksulluk sınırının konfederasyonumuzun açıkladığı veriye göre 32 bin lirayı aştığını görüyoruz ve her geçen gün de artacağını görüyoruz. O nedenle ülkenin yüzde 90'ına yakın kişinin maalesef ki yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahküm edildiğini görüyoruz.
"ÜZGÜNÜZ Kİ ÜLKEDEKİ EMEKÇİLERİN TAMAMI ASGARİ ÜCRETE YAKIN BİR ÜCRETTE EŞİTLENECEK"
En son açıklanan asgari ücrete baktığımızda da bugün yeni başlayan bir öğretmen ile asgari ücretli arasında bin lira bin 500 lira kadar bir fark olduğunu görüyoruz. Maalesef ki ülke, asgari ücretle yaşayan emekçilerin ülkesi haline dönüşmüş durumda. Ülkedeki gelirden adil bir şekilde, ülkedeki emekçilerin yararlanamadığını görüyoruz ve birçok iş alanında gelir adaletsizliğinin olduğunu, öğretmenin işçinin, memurun, aşçının tamamının asgari ücrete yakın bir ücretle maalesef ki eşitlendiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı seçimden önce seçim vaadi olarak en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağını ifade etmişti. Onu o gün de verebilirdi, bugün de verebilirdi, hala bir vaat olarak yaşamımızda. Ama Cumhurbaşkanı verene kadar görüyoruz ki ekonomik kriz daha da derinleşiyor ve maalesef ki alım gücümüz daha da düşüyor. O nedenle rakamlara yansıyacak bu tarz iyileştirmelerin alım gücüne aynı yansımadığını görüyoruz. Şu anda 33 bin liraya yaklaşan yoksulluk sınırının, Cumhurbaşkanı bu maaş tutarını açıklayana kadar 40 bin lirayı bulacağını görüyoruz. Hatta asgari ücrete yapılan zam oranı geçtiğimiz yıllara göre yüksek görülse bile aslında önceki yıllara göre alım gücünün yine altında kaldığını, hatta Türkiye tarihinde en düşük alım gücüne sahip asgari ücret olduğunu görüyoruz. Ekonomik kriz bu şekilde derinleştiği sürece gerçekten ülkenin kaynaklarında, ülkedeki emekçilerin eşit ve adil bir şekilde yararlanmadığı sürece üzgünüz ki ülkedeki emekçilerin tamamı asgari ücrete yakın bir ücrette eşitlenecek. Ülke adeta asgari ücretli çalışanların ülkesi haline gelecek.
"HERKES GEMİNİN SU ALDIĞINI GÖRÜYOR"
Eğitim camiasında da hem özel sektörde çalışan öğretmen arkadaşlarımızın ciddi sorunu var. AKP iktidarı döneminde taban maaş uygulaması kaldırıldı. Şu anda özel okullarda asgari ücretin altında öğretmenlerin çalıştırıldığını görüyoruz. Aynı uygulamanın devlette de yapıldığını görüyoruz. Ücretli öğretmen gibi garabet bir sistem var. Her yıl devlet 100 bine yakın ücretli öğretmen alıyor ve ücretli öğretmenlerimizin tamamı da asgari ücretin altında maaş alıyor. Devlet eliyle de bir emek sömürüsü yapıldığını görüyoruz. Bence şöyle özetlemek lazım; herkes geminin su aldığını görüyor ve kaptanın da yalan söylediğini görüyor. Ülkedeki gerçekler ile verilen ücretler birbiri ile örtüşmüyor. Maalesef ki emekçilerin büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırın altında yaşamlarını sürdürmek durumunda kalmıştır."