Eğitim Sen: 300 Bini Aşkın Ataması Yapılmayan Öğretmen Var
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'nda norm kadro esasına göre 126 bin 137 öğretmen açığı olmasına rağmen ülkede hala ataması yapılmayan 300 bini aşkın öğretmenin varlığına dikkat çekti.
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'nda norm kadro esasına göre 126 bin 137 öğretmen açığı olmasına rağmen ülkede hala ataması yapılmayan 300 bini aşkın öğretmenin varlığına dikkat çekti Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'nda norm kadro esasına göre 126 bin 137 öğretmen açığı olmasına rağmen ülkede hala ataması yapılmayan 300 bini aşkın öğretmenin varlığına dikkat çekti.
Sendika, 2011-2012 eğitim öğretim yılının ilk yarısında ek ders karşılığı çalıştırılan ücretli öğretmen sayısının ise 60 bin 94 olduğunu açıkladı.
KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Yürütme Kurulu'nun, 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı'nda "artan eğitim ve eğitim emekçileri sorununa" ilişkin hazırladıkları rapor açıklandı. Raporda, 9 yıllık AKP iktidarı sürecinde, yoğun bir şekilde "siyasi kadrolaşma" yaşandığı ileri sürülürken, demokratik, laik, bilimsel ve anadilde eğitim taleplerinin görmezden gelindiği savunuldu.
"EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİREN UYGULAMALAR SORUNLARI ARTIRDI"
Hazırlanan raporda AKP hükümetinin iktidarda olduğu dönemde eğitimin ticarileştirilmesi uygulamaları ile eğitim sisteminin dinselleştirilmesi uygulamalarının birbirine paralel olarak hayata geçirildiği ileri sürüldü.
Bir taraftan okulların kar-zarar hesabıyla tıpkı piyasada faaliyet gösteren "şirketler" gibi işletildiğinin belirtildiği raporda, müfredatın ırkçı, gerici ve cins ayrımcı öğeler içerdiği, başta Felsefe dersi olmak üzere pek çok derste dini referansların belirgin bir şekilde arttırıldığının gözlemlendiğine dikkat çekildi.
Kur'an kurslarındaki yaş sınırının kaldırıldığına dikkat çekilen raporda, daha önce Harun Yahya'nın evrim teorisine karşı çıkardığı ve hiçbir bilimsel değeri olmayan "Yaradılış Atlası" adlı kitabın Türkiye'deki bütün Biyoloji ve Felsefe öğretmenlerinin adına okullara gönderildiği, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenlerin adlarının söz konusu kişilerin eline nasıl geçtiğini açıklayamadığı belirtildi. Raporda ayrıca, Türkiye'nin çeşitli illerindeki okullarda dönem dönem dini içerikli kitaplarıyla tanınan yazarların katılımıyla toplantılar düzenlendiği ve öğrencilerin bu yazarların kitaplarını alıp okumaları için özendirildiği dile getirildi.
İMAM HATİP OKULLARININ ORTA BÖLÜMLERİ YENİDEN CANLANDIRILIYOR
Zorunlu eğitimin kendi içinde kademelendirilerek 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması için çalışmalar yapıldığının basına yansıdığının ifade edildiği raporda, "İlköğretimin bir bütün olarak değerlendirilmesi yerine 4+4 şeklinde belirlenmiş olması, ister istemez imam hatip okullarının orta bölümlerinin yeniden canlandırılması tartışmalarını gündeme getirmiştir. Her ne kadar düzenleme "mesleğe yönelme" şeklinde ifade edilse de, ilköğretim dördüncü sınıfta okuyan bir çocuğun pedagojik olarak, kendi iradesiyle meslek seçimine yönelmeyeceği ortadadır. Eğitim Sen, eğitimin 2 yıl okul öncesi 9 yıl kesintisiz ilköğretim ve 4 yıl da ortaöğretim olmak üzere toplam 15 yıla çıkarılmasını önermekte, bunun için gerekli altyapı çalışmalarına bir an önce başlanmasını savunmaktadır" denildi.
Raporda, önceki yıllarda Valilikler ve Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından verilen izinlerle birtakım dernek ve çevreler tarafından birçok il ve ilçede okullar ve öğrenciler üzerinden organize edilmeye çalışılan ve neredeyse ulusal bir etkinlik düzeyine çıkarılan "Kutlu Doğum Haftası"nın geçtiğimiz yıl yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı genelgesiyle okullarda dini siyasete alet eden yaklaşımlar eşliğinde yaygınlaştırıldığı savunuldu.
FATİH PROJESİNİN AMACIYLA YAPILANLAR ÇELİŞİYOR
Eğitimi "teknoloji odaklı" hale getirmek isteyen MEB'in Bilişim Teknolojisi dersini 4. ve 5. sınıflarda kaldırmasının; 6, 7 ve 8. sınıflarda da seçmeli hale getirmesinin Fatih Projesi (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi Geliştirme) ile ulaşılması istenen hedefler arasında ciddi bir çelişki yarattığına dikkat çekilen raporda; Böylece bu uygulamayla eğitim sistemi içine çeşitli proje ve modellerle büyük şirketlerin bir daha çıkmamak üzere sokulmak istendiği, eğitim hizmetinin tamamıyla ticarileştirilmesinin hedeflendiğinin açıkça görüldüğü savunuldu.
İLKÖĞRETİMDE DERSLİK BAŞINA 31 ÖĞRENCİ DÜŞÜYOR
Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksikliklerin sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştirdiğinin belirtildiği Raporda, okulların büyük bölümünde araç-gereç, kütüphane, altyapı donatım yetersizliklerinin sürdüğü ileri sürüldü. Öğrencilerin, büyük kentlerde 40-50 kişiye varan kalabalık sınıflarda, kırsal kesimde ise birleştirilmiş sınıflarda öğretim görmeye çalıştığına vurgu yapılan Raporda, sadece ilköğretimde öğrencilerin OECD ortalaması olan 22 kişilik sınıflarda sağlıklı bir biçimde tekli eğitim görebilmeleri için gerekli olan derslik sayısının 163 bin 309 olduğu belirtildi.
Resmi rakamlara göre Türkiye'de ilköğretimde derslik başına ortalama öğrenci sayısı 31, orta öğretimde 34, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, Batman, Van ve Ağrı'da derslik başına ortalama öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde bulunuyor. Sadece İstanbul'da derslik başına ortalama öğrenci sayısı ilköğretimde 45, orta öğretimde ise 41 olarak ifade ediliyor.
YİBO'LARDA EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİ SAYISI YAKLAŞIK 100 BİN KİŞİ ARTTI
Yatılı İlköğretim Bölge Okulları'nda (YİBO) eğitim gören öğrenci sayısının ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çekilen Raporda, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 546 YİBO'larda okuyan öğrenci sayısı 166 bin 543 iken, 2011 yılında YİBO sayısı 539'a düştüğü, ancak YİBO'da okuyan öğrenci sayısının 247 bin 563'e yükseldiği belirtildi. Süreç içerisinde okullaşma sorununa temel çözümün bu kurumlar eliyle gerçekleştirileceği beklentisi oluşturulduğunun ifade edildiği Raporda, "Oysa temel olarak yapılması gereken, her çocuğun kendi ikamet ettiği yerde okul, derslik ve öğretmen açığı sorununun giderilmesi ve bu yolla çocukların kendilerinin ve ailelerinin ikamet ettikleri yerlerde eğitim görmelerinin sağlanmasıdır. Bu sürecin bir an önce gerçekleştirilmesi için acil düzenlemeler yapılmalı ve YİBO'lar en kısa sürede kaldırılmalıdır" denildi.
AİHM, KARARINA RAĞMEN ZORUNLU DİN DERSİ UYGULAMASI DEVAM EDİYOR
Eğitim Sen tarafından hazırlanan Raporda, AİHM kararlarına rağmen zorunlu din dersi uygulamasında ısrar edildiğine, başta Aleviler olmak üzere başka inançtan olan ya da herhangi bir inanışı olmayan ailelerin çocuklarına yönelik ayrımcı uygulamaların sürdüğüne dikkat çekildi.
ANADİLDE EĞİTİM HAKKI TANINMALI
Eğitim sisteminin bir diğer önemli konusunun anadilinde eğitim olduğuna işaret edilen Raporda, anadilinde eğitimin, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşulları arasında yer aldığı dile getirildi.
İlköğretim çağına kadar kendi anadili ile dünyayı ve çevresini tanıyan çocuğun, herhangi bir geçiş süreci yaşamaksızın yabancısı olduğu bir dil ile eğitime başlamasının, pedagojik açıdan kabul edilmez bir durum olduğuna dikkat çekilen Raporda, eğitim biliminin temel ilkelerinden birisi olan anadilinde eğitim hakkı tanınması gerektiği ifade edildi.
YOKSUL SEMTLERDE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER GÖREVLENDİRİLİYOR
Ücretli öğretmen görevlendirmelerinin, yoğunluklu olarak yoksul olan ve Bakanlık'ın beklediği kadar "katkı payı" verilmeyen bölgelerde olmasının dikkat çekici olduğunun belirtildiği Raporda, "Gelir düzeyi yüksek olan semtlerde kadrolu öğretmenler görevlendirilirken, yoksul semtlerdeki okullarda ücretli öğretmenler görevlendirilmekte, bu anlamda bizzat MEB tarafından yurttaşlar arasında "resmi ayrımcılık' yapılmaktadır" denildi.
652 SAYILI KHK TEHLİKELİ DÜZENLEMELER İÇERİYOR
652 sayılı "Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın teşkilat yapısı tamamen değiştirildi.
Raporda, 652 sayılı KHK ile yapılan en önemli değişikliklerden birisinin, "Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü" ile "İlköğretim Genel Müdürlüğü"nün birleştirilip, "Temel Eğitim Genel Müdürlüğü" oluşturularak, ilköğretimde zorunlu olan din derslerinin, yeni oluşturulan "temel eğitim" kavramı çerçevesinde okul öncesi eğitimde de zorunlu olarak okutmasının yolunun açılması olduğu belirtildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Eğitim-öğretim açısından din öğretimi, matematik, fizik, tarih, fen, sosyal bilimler öğretimiyle benzer bir öğretim alanı iken, diğer alanların öğretimiyle ilgili genel müdürlükler birleştirilirken "Din Öğretimi Genel Müdürlüğü"nün varlığının korunmasını, Kuran kurslarına gidecek öğrencilerde yaş sınırının kaldırılması ve Arapça seçmeli ders çalışmalarını birlikte değerlendirdiğimizde 652 Sayılı KHK'nın ne kadar tehlikeli düzenlemeler içerdiği daha iyi anlaşılmaktadır."
ATANAMAYAN ÖĞRETMEN SORUNU DEVAM EDİYOR
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kasım 2011 verilerine göre Türkiye genelinde 661 bin 571 öğretmen görev yapıyor. Bunlardan 661 bin 411'i kadrolu, 160'ı sözleşmeli olarak görev yapıyor. Bakanlık verilerine göre 2011-2012 eğitim öğretim yılının ilk yarısında ek ders karşılığı çalıştırılan ücretli öğretmen sayısı ise 60 bin 94 seviyesinde.
Raporda, bir yanda norm kadro esasına göre 126 bin 137 öğretmen açığı varken, diğer yanda 300 bini aşkın ataması yapılmayan öğretmen bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Eğitim Sen hazırladığı Raporun sonuç kısmında ise eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümler getirilmesine yönelik taleplerinin karşılanmaması durumunda tepkilerinin artarak süreceğini ve önümüzdeki dönemde başta eğitim alanında yaşanan olumsuz düzenlemeler olmak üzere, eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunların çözümü için daha kitlesel ve sonuç alıcı eylemler hayata geçirmeye kararlı olduklarını açıkladı.
- Ankara