Ekrem İmamoğlu: "Toplumla Sevgi Bağınız Kopmuşsa O Gün Siyasetteki Görevinizi Bırakmalısınız"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘23 Haziran Demokrasi Şenliği’ etkinliğinde, “Gerçekten toplumla sevgi bağımız kopmuş ise o gün siyasetteki görevinizi bırakmalısınız. Bu sevgi bağı meselesi önemli” dedi.
Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, '23 Haziran Demokrasi Şenliği' etkinliğinde, "Gerçekten toplumla sevgi bağımız kopmuş ise o gün siyasetteki görevinizi bırakmalısınız. Bu sevgi bağı meselesi önemli" dedi.
İBB, 2019'da İstanbul'da iptal edilen 31 Mart seçimi sonrasında 23 Haziran'da yapılan ikinci seçimin yıl dönümü dolayısıyla bugün '23 Haziran Demokrasi Şenliği' düzenledi. Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'ndaki şenliğe, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanı sıra CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ve Gökhan Günaydın, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, eski İBB Başkanı Nurettin Sözen, belediye ve ilçe başkanları, muhtarlar ile çok sayıda İstanbullu da katıldı.
"HAYATIN EN TATLI YANI, ÇOK SEVDİĞİNİZ BİR KADINLA SABAH UYANMAK"
Etkinlikte oyuncu İbrahim Selim, İmamoğlu'na sorular yöneltti. Günlük rutinleri sorulan İmamoğlu, şunları söyledi:
"Hayatla, doğayla, aslında ne varsa hayata dair her şeyle ilgili bir sorumluluk müthiş bir şey. Çok keyifle yapıyorum. Tabii ki zorlukları var. İnsan hayatından bir canlının hayatına varıncaya kadar, çocuktan kadına birçok hususta özenli bir süreci yönetiyoruz. Onun için keyifle işimi, görevimi yapıyorum. Büyük bir sorumluluk. Hele bir de İstanbul'da, günlük yaşama dair de bir sorumluluğun ötesinde, şöyle 7-8 bin yıl geriye dönüyorsunuz. Milyonlarca yıl öteye gidiyorsunuz. Böyle uzun bir zaman dilimine karşı da bir sorumluluğumuz var. Hem geçmişi koruyacaksınız hem de geleceğe çok güzel bir İstanbul hazırlayacaksınız. O duyguyla, o enerjiyle her sabah hayata başlıyorum. Dilek'le tabii sabahlarımız bu ara çok az birleşiyor. Çünkü o da çok erken kalkıyor, sporunu yapıyor. Benim de bazen çok geç sorumluluklarım bitiyor. Bazen ben daha erken kalkıp çıkmak zorunda kalıyorum ama en tatlı yanı, her ne kadar şehre sorumluluğumuz olmakla beraber hayatın en tatlı yanı, çok sevdiğiniz bir kadınla sabah uyanmak."
"8 MİLYON 500 BİN METREKAREYE DOĞRU YEŞİL ALANI KAZANDIRMANIN KEYFİNİ YAŞIYORUZ"
Kız kardeşiyle diyaloglarını ve çocukluğunu da anlatan İmamoğlu, İstanbul'daki yeşil alanlarla ilgili şöyle konuştu:
"Ağaç dikmek, ağacı korumak, o çocukluktan beri o yeşille kurduğunuz bağ… İstanbul'a gelince de tabii bir de işim gereği de bu peyzaj ve bu konuyla çok ilgiliydim. Belediye başkanı olunca da en çok tat aldığım şey, bir parkı hayata geçirmek. Hatta bu konuda, sağ olsun peyzaj mimarları, işte orman mühendisi arkadaşlar, bunlarla hep konuştuğumuzda böyle çok kurgu parklar değil de doğallığıyla öne çıkan, hani o bildiğimiz doğanın bir kesitiymiş gibi bize yansıyabilen parkları yapalım şeklinde yolculuğumuz oldu. Bu konuda çok güzel bir adım attık Beylikdüzü'nde, Yaşam Vadisi diye. İsmini bile ne koyalım diye 6-7 ay tartıştık. Yaşam Vadisi ismini vermiştik. Şimdi bunu İstanbul'a taşıdık. Etkin bir biçimde neredeyse 8 milyon 500 bin metrekareye doğru giden bir yeşil alanı bu kadar zaman içerisinde İstanbul'a kazandırmanın keyfini yaşıyoruz. Bu muazzam bir şey benim için. Tabii İstanbul bu konuda ne yazık ki talihsizlikler yaşıyor. Dönem dönem yeşil alanların tahrip edilmesi, başka amaçla kullanılması… Tabii geniş sahalarımız kalmadı. Mesela biz, özellikle vadileri, yani bu dere yataklarını yeşil alana dönüştürerek hem oradaki kötü kentleşmeyi bir nevi durdurmak hem de geleceğe dönük de oraların aslında zaman içinde tekrar doğal hallerini kazandırma yönünde adımlar atmak, yeşil alanları büyütmek; bunu başaracağız."
"YILMADIM, GENELLİKLE YILDIRDIM"
İmamoğlu, "Siyasetten yılıp 'Keşke hiç bu işlere girmeseydim' dediğiniz bir an oldu mu sorusu üzerine, "Yılmadım. Genellikle yıldırdım. Allah izin ederse de yine milletle yıldırmaya devam edeceğim" dedi.
"METRO HATTI İÇİN BİR İMZAYI BEKLİYORUZ"
İstanbul'da yapmak isteyip yapamadığı projesi olup olmadığıyla ilgili İmamoğlu, "Çok da üzülüyorum. Biz, biraz hizmete dönük, hükümetle çalışıyor olsaydık, böyle hızlı çabalarla 2,5 yıl önce Beylikdüzü metrosunun temelini atabilirdik. Tabii Beylikdüzü-Avcılar-Esenyurt-Büyükçekmece, o hattı ilgilendiren 2,5 milyona yakın insana gidecek olan bir hat ama ne yazık ki yatırım izniyle ilgili bir imzayı esirgiyorlar. Çok gariptir yani. Bir imzayı esirgemek çok enteresan ama aşacağız inşallah, bakalım. Yıldırmak için, imza atmaları için uğraşıyoruz" diye konuştu.
"ÇOCUKLARLA MÜTHİŞ BİR BAĞIM OLDU"
İmamoğlu, toplumda sevgiyle karşılanmasına ilişkin bir soru üzerine de şunları söyledi:
"Ben, şöyle tariflemek istiyorum. Gerçekten toplumla sevgi bağımız kopmuş ise o gün siyasetteki görevinizi bırakmalısınız. Bu sevgi bağı meselesi önemli. Bir siyasi arkadaşımız, büyüğümüz, -Beylikdüzü'nde yeni belediye başkanlığına başladığım bir ortamda bu sevgiyle, sarılmayla, kucaklaşmayla, öpmeyle ilgili belki önemli bir anı diye de ifade etmek isterim-çocuklarla müthiş bir bağım oldu. Bu, Allah'ın bir lütfu. Yani ben, kendimi çok böyle sorumlu hissediyorum çocuklarla olan bağımızdan ötürü. Hiç eksikliğini yaşamak istemiyorum görevi sürdürdüğüm boyunca. Hiç unutmuyorum; bir iftara gelmiştim ve böyle iftar masasına gelene kadar bayağı vakit geçmişti, çocukların ilgisinden özellikle. Masaya oturdum ve bana dedi ki 'Çocuk sevgisini yaşayan siyasetçi çok fazla olmaz'. Geçmiş dönemlerde Refah Partisi'nde, AK Parti'de siyaset yapmış Mukadder Başeğmez diye ve İstanbul'da milletvekili, hiç unutmam sözünü. Değerli sözün sahibini almak güzeldir. Bana dedi ki 'Çocukların sevgisini yakalamışsın. Çok önemli bir şey. Sakın kaybetme, kaybettiğin gün de siyaseti bırak.'"
"HEDEFİMİZ 150 KREŞ"
İstanbul'daki kreş sayılarıyla ilgili de bilgi vere İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"75 olacak kreş sayımız. İnşallah seneye 8 bin çocuğumuz aynı anda o kreşlerde olacak. Muazzam bir şey. İki hafta önce mezuniyeti vardı kreş çocuklarımızın. Onları artık anaokuluna yolladık. Çok anneler geldi böyle. 'Başkanım, benim hiç böyle bir imkanım olması mümkün değildi ve kreş bize böyle bir ortam kazandırdı' dedi. Hedefimiz 150 kreş. 150 kreş, 20 bin çocuk demek. Düşünsenize, 20 bin çocuk buraya bile sığmıyor. Yani olağanüstü bir hizmet. Umuyorum bu daha da büyüyerek devam edecek. Süt dağıtıyoruz. Süt meselesi önemli. Ben, iki şeyin doğallığıyla büyüdüm. Birisi süt, birisi yumurta. Çocukların bu konudaki ihtiyaçlarını tespit ettik. Hatta çok ilginç bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanı, birkaç mitingde 'Hani süt dağıtacaktın, nerede süt? Görmüyoruz' falan gibi sözler etmiştir meydanlarda. Haklı, çünkü göstermeden sütleri dağıttık biz çocuklara. Yaşına göre neredeyse 100 binlerce diyeceğimiz sayıya ulaşan ve yanlış hatırlamıyorsam bugüne kadar 27 milyon litre süt dağıtımı gerçekleştirdik."