Ektiği buğdaydan elde ettiği unu LÖSEV'e gönderdi
Burdur'da yaşayan Şerafettin Acar, kızının hastalığı sürecinde yakından tanıdığı lösemili çocukların iyileşmesine destek olmak için iki yıldır babadan kalma tarlasında yetiştirdiği mahsulü kanser hastalarına bağışlıyor.
Burdur'da yaşayan Şerafettin Acar, kızının hastalığı sürecinde yakından tanıdığı lösemili çocukların iyileşmesine destek olmak için iki yıldır babadan kalma tarlasında yetiştirdiği mahsulü kanser hastalarına bağışlıyor.
Kentte bir kamu kurumunda memur olarak görev yapan 63 yaşındaki 3 çocuk babası Acar, beyninde tümör oluşan kızının 2014'te kanseri yenmesinin ardından destek gördüğü Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı'na (LÖSEV) ve lösemili çocuklara adeta kendisini adadı.
Vakfın gönüllü Burdur temsilcisi olan Acar, 8 yıldır lösemili çocuklar için hafta sonları farkındalık etkinlikleri düzenliyor, onların yararına bağış toplayıp, takvim ve hediyelik eşya satışı yapıyor.
Acar, iki yıldır da babasından kalan Isparta'nın Şarkikaraağaç ilçesi Göksöğüt köyündeki 8 dönüm tarlasına lösemili çocuklar yararına organik tahıl ekiyor.
"Şifa olsun" diyerek 92 çuval un gönderdi
Vakfa geçen yıl yarım ton nohut gönderen Acar, bu yıl da ektiği buğdayı değirmende öğüterek elde ettiği 92 çuval unu hastalara "şifa olsun" düşüncesiyle yine LÖSEV'e bağışladı.
Acar, bir hayırseverin nakliye desteğiyle un çuvallarını yüklediği, üzerinde vakfın afişlerinin yer aldığı kamyonu Ankara'ya uğurladı.
Şerafettin Acar, AA muhabirine, löseminin zorlu ve tedavi süreci uzun bir hastalık olduğunu, hasta çocukların beslenmesine az da olsa katkı sağlamanın tarifsiz mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Kanser hastalığının zorluğunu gördüğünü ve hastalara yardımcı olmak istediğini ifade eden Acar, lösemili çocukların hayata tutunarak iyileşmesinin kendisi için en büyük mutluluk olduğunu, kentte hastalığı yenen birkaç kişinin iş bulmasını da sağladığını anlattı.
"Yiyen herkese kan olsun, can olsun"
Acar, çocukların iyileşmesine bir nebze olsun katkı sağladığında kendini çok mutlu hissettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Geçen yıl gönderdiğim nohut için bir toplantıya gittiğimde teşekkür ettiler. 'Ömrümüzde bu kadar lezzetli nohut yemedik' dediler, çok mutlu oldum. Lösemili çocuklar için çalıştığımı görenler 'iyi bir iş yapıyorsun', 'gönül elçisisin' diyorlar. Bunlar beni motive ediyor, daha da çalışmaya azmediyorum.
Bu yılki buğdayı getirip Burdur'da un yaptırdım. LÖSEV hastanesine 2 ton 250 kilogram un gönderiyorum. Yiyen herkese kan olsun, can olsun, şifa olsun. İyileşen çocuklar beni bayramlarda arıyorlar, çok mutlu oluyorum. Onların iyileştiğini görünce daha çok çalışıyorum. Çocukların yeri hastane değildir, onların yeri parktır, okuldur. Hastalık tabii Allah'ın takdiri, herkesin başına gelebilir. Kendimi çocukların iyileşmesine adadım, onlar için koşturuyorum. Ömrüm yettiğince Allah sağlık verdiği sürece iyilik yolunda yürümeye devam edeceğim."