Elçi Ailesinin Acı Kaderi
Diyarbakır'da bugün öldürülen Tahir Elçi, hayatını silahların susmasına adayan Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi'nin akrabası. İşte Elçi ailesinin acı kaderi...
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Diyarbakır Barosu tarafından Yenikapı Sokak'ta terör olayları nedeniyle zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklamasının ardından çıkan çatışmada hayatını kaybetti. Elçi'nin ensesinden giren mermi çekirdeği, sol kaşının üzerinden çıktı.
ÖMRÜNÜ İNSAN HAKLARINA ADADI
Tahir Elçi, 1966 yılında Cizre'de doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Cizre'de tamamlayan Tahir Elçi, 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Tahir Elçi, 1992 yılından beri Diyarbakır'da serbest avukatlık yapıyordu. Hayatını insan haklarına adadı.
Tahir Elçi, Türkiye'de gündemde kalan çok sayıda davayı yurt içindeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde temsil ederek bölgede en çok tanınan avukatlar arasında yerini aldı. Almanya'da bulunan Avrupa Hukuku Akademisi'nde (ERA) uluslararası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi gören Tahir Elçi, 1998-2006 yılları arasında Diyarbakır Barosu'nda yöneticilik yaptı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyesi ve bir çok sivil toplum örgütünün kuruluşu ve çalışmalarında yer aldı.
SON SÖZÜ: SİLAHLAR UZAK OLSUN
Elçi, öldürülmeden hemen önce, 4 ayaklı minarenin yanında düzenlenen basın açıklamasında yaptığı konuşmada, "Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun, diyoruz" demişti.
ELÇİ AİLESİ SEYİT
Tahir Elçi'nin dahil olduğu Elçi ailesinin "seyit" olduğu rivayetler arasında. Aile Cizre'ye Cizre Beyi'nin daveti üzerine gelir. Ailenin büyükleri İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanır. Maddi olarak büyük zorluklar çeker. Fakat ailenin çocuklarını zorluklara rağmen okutmayı başarırlar.
ŞERAFETTİN ELÇİ İLE AKRABA
Bugün hayatını kaybeden Tahir Elçi, hayatını silahların susmasına adayan Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi ile de akraba. Şerafettin Elçi ile Tahir Elçi'nin mücadelesi birbirine çok benziyor. Şerafettin Elçi, Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirerek avukat oldu. Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin kuruluş aşamasında yer aldı. Ancak o askerdeyken partinin genel başkanı Faik Bucak mitingde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybedince partide işler karışır. Askerden döndüğünde o da siyasetten elini eteği çeker. Cizre'de avukatlığa başlar. Ama ideallerinden vazgeçmez. Kürt halkının isteklerinin reddedilmesine ve gördüğü zulme karşı çıkmaya devam edecektir. Ancak legal alanda ve rahatlıkla hesabını verebileceği faaliyetlerle. Bu kez de 12 Mart 1971 darbesi yaşanır. Bir gece evinden alınarak Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi sanıkları arasında yer aldığı için Diyarbakır Askerî Mahkemesi'nde yargılanır. 8 ay kadar askerî cezaevinde tutuklu kalır.
1977'de yapılacak seçimler için eş dost akrabadan siyasete girmesi için destek alır. 1977 seçimlerinde Adalet Partisi'nin Mardin milletvekili olarak Meclis'e girer. Demirel hükümetinin düşmesiyle Ecevit hükümetinde yerini alır. Bayındırlık bakanı olarak görev yapar. Bakanlığı boyunca tartışmaların odağında yer alır. O dönem gazetelerden birine verdiği röportajda "Türkiye'de Kürtler vardır, ben de Kürt'üm." deyince günlerce manşetlerden düşmez. Bir süre sonra yaşanan 12 Eylül 1980 darbesiyle içeri alınır. Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi ve Yüce Divan'da yargılanarak 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılır. Bu cezaların bir sonucu olarak 10 yıl siyasi haklardan mahrum bırakılır ve avukatlık mesleğini yapmaktan alıkonur.
NİZAMETTİN ELÇİ ŞİİR YAZDI
Tahir Elçi'nin amcasının oğlu Nizamettin Elçi de bu acı kaybın ardından Tahir Elçi'nin anısına yüreğindeki acı, ıstırap ve öfkeyi dizeler aracılığıyla aktardı.
İşte o şiir...
Ey evladı Kerbela!
Sen doğrusun, doğruyu konuştun.
Asaletine layık olana uydun.
Ceddin Hz.Hüseyin'e özendin.
Zalimin zulmünü yüzüne söyledin.
Ah sevgili ELÇİ ah.
Sen bir hakikat elçisi idin.
Hakikati korkmadan dile getirdin.
Ey iman ve vicdanın tecellisi,
Mazlumların sesi ve cesaretin yılmaz temsilcisi!
Bu topraklar sultanları tercih etti, Kerbela'dan beri.
Hakikat aşıkları da hep, ya sürüldü ya da şehit edildi.
Ya Rabb! Bize sabır ver.
Zalimin zillet adımlarına mukabil,
Bizlere izzet yürüyüşünü bahşet.
Bizlere yüklediğin görevi ''duyduk ve itaat ettik''deyip,
Bu kutlu görevin zorluklarına karşı bize yardım et.
Sen! Ey hakikat Elçisi!
İnanıyoruz ve senin yürüdüğün yolda yürüyoruz.
Sen, Ceddin Hz. Hüseyin'e uydun ve zalime meydan okudun.
Mazlumların feryadının sesi oldun.
Ey evladı kerbelayı katleden kahpe zalim!
Sana zalim diye sesleniyorum.
Fakat sen zulmünden onur duyuyorsun ey onursuz.
O kadar alçaksın ki mazluma bakıp pişkince sırıtıyorsun.
O sırıtan yüzüne lanet olsun.
Ey karanlığın temsilcileri!
Ey oyununu ve uydurduğunu gerçek diye sunan şarlatan.
Sen oyunu yazdın ve oynadın.
Oyun ve yalanına sadece kendin kandın.
Bizler sizi tanıyoruz ve biliyoruz.
28.11.2015 Rahmetli Av.Tahir ELÇİ anısına yazıldı
Nizamettin ELÇİ
(Kaynak: Aksiyon, rudaw)