Çiftliğinde yetiştirdiği doğal ürünleri tüketiciyle buluşturuyor
Çiftliğinde yetiştirdiği doğal ürünleri tüketiciyle buluşturuyor İstanbul'da doğal ve organik tarımın gözdesi Beykoz'da yaşayan İrfan Duruer, emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı çiftçiliği maddi kazanca çevirdi.
Çiftliğinde yetiştirdiği doğal ürünleri tüketiciyle buluşturuyor
İSTANBUL - İstanbul'da doğal ve organik tarımın gözdesi Beykoz'da yaşayan İrfan Duruer, emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı çiftçiliği maddi kazanca çevirdi. Duruer, 20 dönümlük arazisinde yetiştirdiği doğal ürünleri tüketici ile buluşturuyor. Duruer'in birbirinden farklı ürünler yetiştirdiği çiftliği havadan görüntülendi.
İstanbul'un doğal ve organik tarımın yapıldığı Beykoz'un Zerzevatçı köyü Mahmutşevketpaşa Mahallesi'nde yaşayan, bir bankada çalışarak emekli olup seracılığa ve çiftçiliğe gönül bağlayan İrfan Duruer 20 dönümlük arazisinde çeşitli türden sebze ve doğal ürünler yetiştiriyor. Duruer, hobi olarak başladığı çiftçilik ile tüketiciye ulaşıyor. Yetiştirdiği doğal ürünleri toplayıp çiftliğinin hemen önünde bulunan tezgahta taze bir şekilde satışa sunuyor. Seracılık yapan İrfan Duruer'in arazisinde 500 adete yakın oya ağacı ve mavi sedir de bulunmakta. Ayrıca domates, mısır, kabak, patlıcan, fasulye, salatalık gibi doğal sebzelerin üretimini de yapmakta.
Seracı İrfan Duruer, "Bu iş baba mesleği. Yani babamlar yapıyordu. Sarıyer, Beşiktaş, Fatih pazarına Beykoz, Paşabahçe pazarlarına gidiyorlardı. Tabii zamanında onlar Paşabahçe'ye falan gidiyorlardı. Buradan araba tutup Beykoz'a inip, Beykoz'dan da motor kiralayıp Sarıyer'e getiriyorduk. Salı günleri orada Sarıyer pazarına gidiyorduk. Perşembe günleri Paşabahçe'ye gidiyorduk. Cumartesi Beşiktaş, Beykoz pazarlarına gidiyorduk. Sonra ben Sümerbank'a girdim. Bahçeye geçtik. Bahçe bakımı ile ilgileniyordum. Seramız da vardı. Oradan beni Beykoz fidanlarına yolladılar. Özel idarede bir ay kurs gördüm. Sonra Yalova araştırmaya gittim. Orada kurs gördüm. İç mekan olarak ustalık belgelerim var. Sonra orada arkadaşlarla tanıştık. Yirmi sene önce bu fidan işi pek buralarda yoktu. Yirmi, yirmi beş sene önce bana illa dediler biz İstanbul'a fidan satıyoruz, senin yerin varsa bu işe başla biz de sana yardımcı olalım diye teşvik ettiler beni. Sedir, Ladin, Selvi, Oya ağacı ve çalı türlerinden yetiştirmeye başladık. Şimdi burada mısır yetiştiriyorum, bal kabağı, fasulye yetiştiriyorum, biber yetiştiriyorum, salata yetiştiriyorum. Patlıcan ve fasulye var. Boş durmaktansa kendimize harçlık çıksın diye yapıyorum. Mahsül bazen çok verimli olur, bazen hava vurur hepsi kurur. Mesela ben fasulye ektim buraya, bir sefer topladım. Hava kötü oldu hiçbir şey toplayamadık. Çalı fasulyesi, barbunya vardı. Bu sene onu ekmedim. Çünkü zarar edilen bir şeyi niye ekeceksin. Bu daha verimli diye bundan ektik" dedi.