Emin Çapa: Limana Teslim 1 Dolara Don Satarak Zenginleşemeyiz
Bursa'da düzenlenen 12'nci Kalite ve Başarı Sempozyumu'nda konuşan CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa, Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojinin payının yüzde 1.8 olduğunu belirterek, "Limana teslim 1 dolara don satarak biz zenginleşemeyiz" dedi.
Bursa'da düzenlenen 12'nci Kalite ve Başarı Sempozyumu'nda konuşan CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa, Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojinin payının yüzde 1.8 olduğunu belirterek, "Limana teslim 1 dolara don satarak biz zenginleşemeyiz" dedi.
Kalite Derneği (Kalder) Bursa Şubesi'nin bu yıl 12'ncisini düzenlediği Kalite ve Başarı Sempozyumu, 'Yolculuk Nereye?' teması ile Almira Otel'de başladı. Sempozyumun açılışına Bursa Vali Yardımcısı Vedat Müftüoğlu, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, Kalder Genel Başkanı Hamdi Doğan, Kalder Bursa Şube Başkanı Erdal Elbay, Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Günal Baylan sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Kalder Genel Başkanı Hamdi Doğan, Küresel rekabet endeksinde 44'üncü sırada olan Türkiye'nin bu sıralamadan çıkması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin orta gelir tuzağında 3 yıldır kurtulamadığını ifade eden Doğan, Türkiye'nin ihtiyacı olanın inovasyon, toplam kalite olduğunu belirtti.
CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa'nın yönetimindeki ilk oturumda, Dünya Odalar Birliği Onursal Başkanı Rona Yırcalı ve Garanti Bankası eski Genel Müdürü Bankacı Akın Öngör 'Yolculuk Nereye' sorusuna yanıt bulmaya çalıştı.
Çapa, demokrasiye giden yolda birey olmanın önemine değinerek, toplum olarak ileri gitmenin birey olarak ileri gitmekten geçtiğini söyledi. Çapa, Türkiye için önemli bir konunun da sürdürülebilirlik olduğunu belirterek, "Türkiye'nin milli geliri 2007 yılında 9 bin 240 dolara geldi. Bir sabah kalktık 2008'in Ocak ortasına doğru 2 bin 700 dolar daha zenginsiniz dendi. Beş yılda bizim gelirimiz 10 bin dolara saplanmış vaziyette. Orta gelir tuzağına düştük mü diye sormamalıyız. Orta gelir tuzağından nasıl çıkabilir diye sormalıyız. Çünkü düştük. 2013 yılı 10 bin 782 dolar olarak gerçekleşti. 2008'den bu yana 2017'de biz 11 bin dolara ulaşacağız. 9 yıl olduğumuz yerde patinaj çekeceğiz. Büyüme hızımız 2016'da yüzde 5'leri görmemizin mümkün olmadığını artık hepimiz kabul ediyoruz. 2011'de son büyük büyümemizi gördük. Ondan sonra 2012'de yüzde 2,2. Geçen sene yüzde 4, bu yılda yüzde 3'ler civarında. Önümüzdeki yıl altında. Ondan sonra da yüzde 3'ler civarında. Bu bizim yüksek büyümemizin bittiğini gösteriyor. Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojinin payı yüzde 1,8. Türkiye 5,6 olduğunu söylüyor. Ama Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve IMF, 'senin ileri teknoloji zannettiğin bazı şeyler ileri teknoloji değil'. Limana teslim 1 dolara don satarak biz zenginleşemeyiz. Büyümemizin sürdürülebilirliği sorunu var. 2023 hedefleri çok güzel ama bu salondaki kimse bu hedefleri görmeyecek" diye konuştu.
Çapa, 0,7 trilyon milli geliri ile 43 milyarderi bulunan Türkiye'nin hak etmediği bir zenginliği yaşadığı kanaatinin bulunduğuna dikkat çekti.
Çapa, Türkiye'de iş kazalarında 2013 yılında bin 235 kişinin hayatını kaybettiğini ve 17 yaş altında 59 çocuğun iş kazası nedeniyle öldüğünün de altını çizerek, yeni dünyada bu ayıptan kurtulması gerektiğini söyledi.
"İŞSİZLİĞİ AİLE BAĞLARI AZALTIYOR"
Dünya Odalar Birliği Onursal Başkanı Rona Yırcalı, Türkiye'de önemli büyümeler yaşandığını ama artık bunun imkanı olmadığını dile getirerek, "Bizim ülkemizin nüfusunun genç olması nedeniyle yüzde 7'nin altında bir büyüme bizi yoruyor. Her sene 750 bin gencimiz iş sahasına giriyor. Yapılan hesaplara göre her bir gence iş bulabilmek için devletin 50 bin dolar civarında yatırım yapması lazım. 750 bin ile çarparsanız her yıl 40 milyar dolar yatırım yapılması lazım. Geçmişte 4 gençten birinin işsiz olduğunu düşünüyorduk bugün büyük metropollerde 3 gençten birinin işsiz olduğu düşünülüyor. Böyle bir şeyin devam etmesine imkan var mı? Batıda böyle bir şeyi yürütemezsiniz. Bizde aile bağları, büyük aile olduğumuz için biz bir yerde bunu kabul ediyoruz. Ama bu artık bir ekonomik değil sosyal, siyasi mesele haline geldi. Bunun içinden nasıl çıkılacağı ile ilgili endişelerim var" dedi. Türkiye'de ekonominin gündemdeki önceliğini yitirdiğini belirterek, acil konuşulması gereken bu konunun genel seçimlerin sonrasına bırakıldığına dikkat çekti.
"YÖNETİCİLER İPİN UCUNDAN TUTMUYOR"
Türkiye'de gelir dağılımının uzun süredir eşitsiz bir şekilde devam ettiğini ifade eden Yırcalı, "En üst ile en alt gelir seviyesi altında on misli fark var. Bu bir ekonomik değil sosyal mesele. Bizi idare edenlere döndüğü içinde ekonomik mesele. Türkiye'de aile bağları olmasa bununun da sürdürülebilir olma ihtimali yok. Üç gençten birisinin işsiz olması gibi insan haysiyeti ile bağdaşmayacak bir durum. İnsan eşitliği bakımından bunun bir yere konulamaz. Dünyadaki nüfusun günlük geliri 1.25 dolar. Kabul edilemez çocuk ölümleri yaşanıyor. Gelirdeki uçurumu kısa zamanda düzeltemeyiz. Uzun vadede ama bir an önce başlamalıyız. Bu ülkedeki yöneticilerin ipin ucundan çekip başlayacağını görmüyoruz. Eğitimden herkes şikayetçi ama uzun zamandır bir şey olduğunu görmüyorum" şeklinde konuştu.
"BEN HİÇ BİR DÖNEMDE SPORUN BU KADAR AYAKLAR ALTINA ALINDIĞINI GÖRMEDİM"
Garanti Bankası eski Genel Müdürü Bankacı Akın Öngör, Türkiye'de hiyerarşinin her dönemde devam ettiğini ve bunun değişmesi gerektiğini söyledi. 'Eski demokrasi anlayışının seçimlerden çıkanların çoğunluğu temsil ettiği gerekçesi ile onların yönetimine bırakmaktı' diyen Öngör, yeni demokrasi anlayışının katılımcı, çoğulcu ve başkalarının da söz hakkı olduğunu kabul eden onlarında dikkate alan bir demokrasi anlayışı olduğunu söyledi.
Kendisinin eski basketbolcu olduğunu ve milli takımlarda oynadığını hatırlatan Akın Öngör, "Hiçbir dönem sporun bu kadar ayaklar altına alındığı, kamplaşmalara yol açtığı, çirkinliklerle dolu olduğunu bir dönem hatırlamıyorum. Bu toplumdaki genel sertleşmelerin bir yansıması mıdır? Yoksa sadece fanatik bakışların ucunda mıdır? Buna bakmak lazım. Çok kötü jestler yapan futbolcular, bir basket maçında seyircilerin müdahalesinden maç yarıda kalıyor. Kadınlar basket maçına madde atılmasından ötürü bu toplum birbiri ile barışık karşı kulüpleri bire tolere edip bitiremiyor. Şampiyon olanın elini bile sıkmaktan aciz kalıyoruz. Benim dönemimde böyle değildi. Ben 1960'larda basketbol oynadım. Biz yenildiğimiz zaman yenen takımın elini sıkardık. Biz bireyleri, çocukları nasıl yetiştiriyoruz bunu sorgulamalıyız" dedi.
"EMPATİ KURMADAN DEMOKRASİ OLMAZ"
Boğaziçi Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre üniversite öğrencilerinde olgunluk yaşının 13 olarak belirlendiğini ifade eden Öngör, bireylerin sınırlı yetiştirildiğini sürece kamplaşmış, karşı takımın oyuncularına küfreden, vuran, çarpan bireyler olarak ortaya çıktığını belirtti. Öngör, bireyleri yetiştirirken seçmeyenlerle seçenlerin birbiriyle empati kurarak çoğulcu bir demokrasi anlayışı içinde olması gerektiğini dile getirdi.
Akın Öngör, Türkiye'nin 10 bin dolar milli geliri hak edip etmediğini sorgulaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın verdiği bilgi bizim ortalama eğitim süremiz 6,5 yıl. Dünyada hiçbir ülke yok 6,5 yılda 10 bin doları hak etsin. Bizimle aynı dönemde harekete geçen Güney Kore'de eğitim 11 yılın üstünde. Eğitimin içeriği de farklı. Fen bilimlerinde 61'inci sıradayız. Bunlarla biz 10 bin doları hak ediyor muyuz? Demek ki bizim eğitim kalitemizi süremizi değiştirmemiz lazım. Ben hiçbir maça antremansız çıkmadı. Hiçbir derse ödevlerimi yapmadan girmedim. Bankaya hazırlıksız gitmedim. Bu 10 bin dolardan çıkamaz mıyız? Çıkarız. Türkiye'nin yavaşlatılmasının nedeni cari açıktır. Türkiye'nin enerji ithali 60 milyar dolar. Enerjiyi en çok savuran ülkeler arasında 3' üncü sıradayız. Yüzde 40 enerji tasarrufu mümkün. 60 milyar doların yüzde 40'ını israf ediyoruz. Bunu önlersek 10 bin doları böyle aşarız."
Akın Öngör, Türkiye'de gelirin vergilendirilememesi nedeniyle sorun yaşandığını belirterek, demokrasinin temeli olan hesap verilebilirliğin Türkiye'de olmadığını vurguladı. - Bursa