Engelli çocuğu olan babaların evlat sevgileri duygulandırıyor
Çocuklarının kimseye muhtaç olmadan hayatlarını sürdürebilmeleri için mücadele eden engelli babaları, onların eğitimden sağlığa her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarfediyor.
MERVE YILDIZALP - Çocuklarının kimseye muhtaç olmadan hayatlarını sürdürebilmeleri için mücadele eden engelli babaları, onların eğitimden sağlığa her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarfediyor.
Engelli babaları, oğullarıyla beraber geçirdikleri zorluklarla ve fedakarlıklarla dolu hayat hikayelerini AA muhabirine anlattı.
Mide kanseri geçiren eşi 2013'te vefat ettikten sonra zihinsel engelli oğluyla hayatı bire bir paylaşmaya başlayan 66 yaşındaki İbrahim Özer, 6 yıldır evin tüm sorumluluğuyla beraber, eşinin yokluğunu hissettirmemek için oğluna hem annelik hem babalık yapıyor.
Özer, kıyafetlerinin ütüsünden kahvaltısının hazırlanmasına, eğitim hayatından ilaçlarının takibine kadar oğlunun her ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.
39 yaşındaki büyük oğlu Ozan Özer'de küçük yaşlarda bazı farklılıklar sezdiklerini, ancak başarılı bir eğitim hayatı geçiren Ozan'ın bu süreçte herhangi bir tedavi görmediğini anlatan Özer, üniversite sınavının yapıldığı günden sonra ise hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anlattı.
Özer, sınav sabahı rahatsızlanan oğlunu hemen hastaneye götürdüklerini ve Ozan'ın sınava giremediğini aktararak, "Bana, 'Bizim yapabileceğimiz bir şey yok, psikiyatriste gidin.' dediler, gittik. Sınav nedeniyle strese girdiğini, rahatsızlığının sebebinin o olduğunu söylediler." dedi.
Oğlu ile bağlarının çok kuvvetli olduğunu dile getiren Özer, "Oğlumu çok seviyorum. Bazen bir günlüğüne köye gidiyorum ama onu çok özlüyorum, hemen telefon ediyorum. Beraber vakit geçiriyoruz, geziyoruz. İki oğlum var ikisini de seviyorum ama Ozan başka en sevdiğim oğlum o. Ozan'la ilgileniyorum onun için evlenmeyi düşünmedim, düşünmüyorum da." diye konuştu.
"Babam benim en yakın arkadaşım"
Yaşadığı mental rahatsızlık nedeniyle üniversite hayalini gerçekleştiremeyen, askere gidemeyen, çalışma hayatına atılamayan ve yüzde 80 engelli hale gelen Ozan Özer, e-KPSS'den de istediği sonucu alamadı.
Daha sonra Engelli Dernekleri Federasyonundaki eğitimlere katılan, el becerisi konusunda kendisini geliştiren Özer, burada beklenenin üzerinde başarı gösterdi. Özer, annesinin vefatından sonra daha çok vakit geçirmeye başladığı, "En değerli varlığım" dediği babasının kendisine hayata dair çok şey öğrettiğini söyledi.
Ozan Özer, duygularını şöyle dile getirdi:
"Sevmeyi, sevilmeyi güçlüklere karşı dik durmayı, yaşama sevincini ve azmini babamdan öğrendim. Moralimi ve motivasyonumu babam yerine getirdi. Annem vefat ettikten sonra bana çok iyi baktı. Onun sayesinde toparlandım. Daha dinç, dinamik, neşe ve hayat dolu birey haline geldim. İyi ki benim babam. Beni hayatta desteklediği için ona teşekkür ediyorum.
Babam benim en yakın arkadaşım. Babam anlatır ben dinlerim, köydeki yaşantısını anlatmasını çok seviyorum. Ben de köy hayatına ilgi duyuyorum. En çok bana anlatmasını, benimle paylaşmasını seviyorum.
Sabah uyanıyorum babam kahvaltımı hazırlamış oluyor. Okulun yolunu tutuyorum. Döndüğümde babam evi süpürmüş oluyor ben de yetişirsem yardım ediyorum. Tozları alıyorum, odamı düzenliyorum. Yemeklerin baharatlarını atıyorum, salatayı ben yapıyorum. Birbirimize destek oluyoruz.
Babam iyi ki var. Babam olmasa yalnız başıma ben ne yapardım? Benim için anne, baba ve kardeş önemlidir. Babamı çok seviyorum, iyi ki varsın babacığım seni çok seviyorum."
"Benim dört çocuğum var en çok Oğuz'u seviyorum"
Emekli Feridun Durum'un zihinsel engelli 45 yaşındaki oğlu Oğuz Durum, küçük yaşta geçirdiği ateşli hastalık sonucunda rahatsızlandı.
Annesiyle daha fazla vakit geçiren oğluyla kendisinin de fırsat buldukça ilgilenmeye çalıştığını anlatan Durum, şöyle konuştu:
"Bizim gibi çocuğu olan aileler, çocuklarını hor görmesinler, sahip çıksınlar. Çocuklarıyla ilgilensinler, böyle çocuklar ilgiye, sevgiye muhtaç. Onlar da bizim bir parçamız. Ben baba olarak ilgimi, sevgimi eksik etmiyorum. İlgi olmayınca üzülüyorlar. Onlar da insan. Engelli de olsa iyiyi, kötüyü az çok fark edebiliyorlar. Benim dört çocuğum var en çok Oğuz'u seviyorum.
Ben, oğlum için canımı feda ederim, mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. Gezmeyi çok seviyor, nereye isterse götürüyorum. Hemen koluma girer gezerken. En çok 'Canım oğlum seni çok seviyorum.' diyince mutlu oluyor."