Haberler

Erasmus+ Buluşmaları

Abone Ol

Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel, "Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun AB süreci aslında Türkiye'nin gerçek anlamda çağdaşlaşma projesi.

Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel, "Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun AB süreci aslında Türkiye'nin gerçek anlamda çağdaşlaşma projesi. Bu nedenledir ki 50 yılı aşkın süredir devam eden AB süreci her zaman bir devlet politikası olmuş, farklı hükümetler gelmiş ancak AB üyelik hedefi hiç zaman değişmemiştir." dedi.

Ulusal Ajans tarafından düzenlenen "Erasmus'tan Erasmus +'a 30. Yıl Hikayesi" temasıyla düzenlenen Erasmus+ buluşmalarının İzmir ayağı Ege Üniversitesi (EÜ) ev sahipliğinde EÜ Atatürk Kültür Merkezinde yapıldı.

Etkinliğin açılışında konuşan Yücel, Erasmus+ programının Türkiye - AB ilişkilerinin bir parçasını oluşturduğunu belirtti. AB dendiğinde eleştirenlerin, AB lehinde düşünenlerin, ya da AB karşıtı olanların olduğunun görüldüğünü aktaran Yücel, Türkiye - AB ilişkilerinin, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin önemli getirisinin olduğunun kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Yücel, bunlardan birinin Erasmus programı olduğuna dikkati çekerek, "Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun AB süreci aslında Türkiye'nin gerçek anlamda çağdaşlaşma projesi. Bu nedenledir ki 50 yılı aşkın süredir devam eden AB süreci her zaman bir devlet politikası olmuş, farklı hükümetler gelmiş ancak AB üyelik hedefi hiç zaman değişmemiştir. İçinde bulunduğumuz süreçte de Türkiye'nin nihai amacı AB'ye üyeliktir. Bu sürecin sonunda AB'ye üye oluruz veya olmayız, bu sürecin Türkiye'ye sağlamış olduğu kazanımlar yadsınamaz. AB'ye üyelik yönünde attığımız her adım toplumun her kesiminde günlük hayatımızı etkileyen, hayat standardımızı AB'nin standartlarına yükseltmeyi amaçlayan adımlar." diye konuştu.

-"AB değerlerini yok etmeyi ilke edinmiş yaklaşımlar"

Dünyada, Avrupa'da yaşanan gelişmelerin Erasmus programının önemini çok daha artırdığını ifade eden Yücel, şu değerlendirmede bulundu:

"Çünkü Erasmus dediğimizde biz bir Avrupa ailesinden bahsediyoruz. Erasmus üyesi her ülke bu ailenin bir parçası. Ancak aile içerisinde bazı bireylerde aşırı sağın yükselmesi, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı, ırkçı yaklaşımlar, aslında öteki denilen tarafa yönelik gelişmekte olan yaklaşımlar değil, bunlar aslında AB değerlerini yok etmeyi ilke edinmiş yaklaşımlardır. Çünkü AB içerindeki aşırı sağın yükselmesi sadece İslam karşıtlığıyla, yabancı düşmanlığıyla açıklanamaz. Temelinde AB değerleri karşıtlığı ile açıklanabilir. AB'deki bu gelişmelerin önüne geçilmemesi halinde, bu sağlıksız gelişim durdurulması halinde AB'nin kuruluş değerleri sarsılacak, belki de ortadan kalacaktır."

Yücel, Erasmus'un farklı kültülerin bir araya geldiği, kültürler arası farklılığın sorun değil, zenginlik olarak görüldüğü bir program olduğuna dikkati çekerek, bu program kapsamında ülkeler arası yanlış algılamaların, yanlış düşüncelerin önemli ölçüde değiştiğini, bugün Türkiye'ye karşı Avrupa'daki belirli kesimlerde oluşan yanlış algının panzehirinin bu program olduğunu belirtti.

Türkiye aleyhine oluşmuş olan ön yargıların, yanlış algılamaların Erasmus kapsamında Türkiye'ye gelen öğrencilerin düşünceleriyle nasıl çelişki oluşturduğunu görmenin mümkün olduğunun altını çizerek, "Bu etkinlikler çerçevesinde yabancı öğrencilerle bir araya geliyoruz. İki farklı resim görüyorsunuz. Bir tanesi dışarıda maalesef Türkiye'ye yönelik o farklı olumsuz haberlerle oluşan bir resim. Diğer tarafta o öğrencinin Türkiye'de gördüğü farklı bir resim. Bunlar birbirleriyle tezat." ifadelerini kullandı.

"Geçen yıl 725 bin kişi faydalandı"

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger de Erasmus'tan öğrencilerin, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin, firmaların, sıradan vatandaşların faydalandığı bir program olduğunu söyledi.

Programın başlangıcından bugüne kadar 9 milyon kişinin bu programdan faydalandığını, geçen sene faydalanan sayısının 725 bin olduğunu anlatan Berger, pek çok alanda bütçe kısıtlaması yapan AB'nin bu programın bütçesinde kesintiye gitmediğine dikkati çekti.

Büyükelçi Berger, Türkiye'nin Erasmus'a 2004'te dahil olduğunu aktararak, yarım milyondan fazla Türkün Avrupa'ya gittiğini, Avrupa'dan 55 bin öğrencinin Türkiye'ye geldiğini aktardı. Bu sayının artırılması gerektiğini vurgulayan Berger, "Şu bilgiyi yaymamız gerekir, Türkiye akademik çalışma yapmaya değer bir ülke, anne babaların çocuklarını bu ülkeye gönderirken kaygı duymalarına gerek yok."dedi.

"Etki analizi yapıldı"

Ulusal Ajans Başkanı Mesut Kamiloğlu ise 2015 yılında programla ilgili etki analizi yapıldığını bildirerek, analizde yükseköğretimde programa katılan öğrencilerin mezuniyetlerin hemen ardından iş bulma olasılıklarının, programa katılmayanlara göre iki kat fazla, faydalanmış öğrencilerin ilk işe girdiklerinde aldıkları maaşın katılmamışlara göre yüzde 50 oranında daha fazla olduğunun görüldüğünü söyledi.

EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da üniversitenin dünya ile bütünleşmiş, dünya çapında bir marka olmasını sağlamayı amaçladıklarını, bu kapsamda öğrenci, öğretim üyesi hareketliliğini önemsediklerini kaydetti.

Kaynak: AA / Güncel

Ahmet Yücel Türkiye İzmir Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title