Ercan Kesal ve Yenal Bilgici, Pera Müzesi'nde Yazar Editör Sohbetleri'nde Bir Araya Geldi
Pera Müzesi'nde düzenlenen Yazar Editör Sohbetleri etkinliğinde Ercan Kesal ve Yenal Bilgici, birlikte kaleme aldıkları kitapları ve sanat ile edebiyatın önemini ele aldılar. Kesal, sanatın insanın kendisini tanımasına yardımcı olduğunu vurgularken, Bilgici de öykülerinin derinliğine dikkat çekti.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi tarafından Atlas Publishing Lab iş birliğiyle düzenlenen "Yazar Editör Sohbetleri"ne hekim, oyuncu, yazar ve senarist Ercan Kesal ile gazeteci Yenal Bilgici konuk oldu.
Pera Müzesi Oditoryumu'nda gerçekleştirilen etkinlikte, Kesal ile Bilgici'nin birlikte kaleme aldığı "Cebimdeki Ekmek Kırıntıları" ve "İsim Şehir Film Roman" nehir söyleşi kitapları ele alındı.
Kesal, Rus yönetmen Andrey Tarkovski'nin bir röportajında, doğru sorular sormanın önemine vurgu yaptığını belirterek, Yenal Bilgili'ye verdiği röportajdan çok etkilendiğini ve onunla nehir söyleşisi yapmaya karar verdiğini söyledi.
Sinema ile ilgilenen herkese Ömer Lütfi Akad'ın "Işıkla Karanlık Arasında" adlı eserini tavsiye eden Kesal, usta yönetmenlerin kendi eserlerini ve biyografilerini okumanın önemine işaret etti.
Ercan Kesal, otobiyografi ile otoetnografinin farkına vurgu yaparak, "Benim yaptığım işi tarif edenin otoetnografi olduğunu anladım. Otobiyografide kendinizi anlatıyorsunuz. Otoetnografide ise kendinizi masanın üstüne koyup Ercan Kesal'ı anlatıyorsunuz. Bu ikisi çok acayip bir şey. Otobiyografide anılardan kopamamak ve öznellikten sıyrılamamak var. Ancak otoetnografide ise yakından tanıdığınız bir adamı dışardan bir gözle anlatıyorsunuz." dedi.
"Bu nehir söyleşi yolculuğu da çok kıymetliydi"
İnsanın konuştukça kendini daha iyi tanıma fırsatı bulduğuna işaret eden Ercan Kesal, şunları kaydetti:
"Senaryo yazarken de başımıza gelir. Yönetmenle çalışılan veya bir başka senaristle yazılan senaryolar, tek başına yazılan senaryolardan daha zengin, çeşitli ve güçlüdür. Çünkü bir şey söylenir ve o geliştirilir. O yüzden bu nehir söyleşi yolculuğu da çok kıymetliydi. Birbirimizle ilişkilerimizdeki birlikteliğimiz çok önemlidir. Bu çağ bize bunu unutturmaya çalışıyor."
Ercan Kesal, insanoğlunun yaşadığı toplumda başkalarının bakışlarıyla var olduğuna dikkati çekerek, insanın kendisiyle karşılaşmasını sağlayanın sanat ve edebiyat gibi hakikatler olduğunu dile getirdi.
Yenal Bilgili ise bazı soruların Türkiye'de çok az insana sorulabileceğini belirterek, Kesal'ın bu insanların başında geldiğini aktardı.
Bilgili, Ercan Kesal ile 10 yıl önce yaptığı bir röportaj vesilesiyle tanıştığının altını çizerek, "Kesal ile yaptığımız nehir söyleşilerle oluşan bu otoetnografik metinler bir merakın metinleridir. Arkadaşlığı, kardeşliği ve yoldaşlığı, memleket meselesini konuştuk. Bunların hepsinin konuşulması çok uygun değil belki ama Ercal Kesal'ın yaşadığı olaylar sırasında hissettiklerini sunmaya çalıştık." şeklinde konuştu.
Ercan Kesal ile yaptığı nehir söyleşi kitaplarının kendisinde bir yaşama düsturu oluşturduğunu kaydeden Bilgili, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çokça sahiplenilen bir tür olmadığı için ilgi görüp görmeyeceği konusunda şüphelerim vardı. Bunun için Ercan Ağabey'e 'Yaparız, ilgi görmezse emeğin zayi olur. İyi bir ürün olmazsa da yayınlamayabiliriz.' demiştim. O zaman bana 'Merak etme emek kaybolmaz.' demişti. Bu benim için bundan sonra başkalarına da anlattığım, kendi hayatımda da hep tekrarlamaya çalıştığım düstur oldu. Çünkü hakikaten emek kaybolmuyor."
Program, soru-cevap etkinliğiyle sona erdi.