Haberler

Erol Evcil Davası

Abone Ol

Alaattin Çakıcı'nın Para Kasası Olduğu İddia Edilen ve Kara Para Aklamaktan Hakkında 26 Yıla Kadar Hapis Talebiyle Dava Açılan Erol Evcil ve 210 Sanığın Yargılanmasına Başlandı.

Alaattin Çakıcı'nın para kasası olduğu iddia edilen ve kara para aklamaktan hakkında 26 yıla kadar hapis talebiyle dava açılan Erol Evcil ve 210 sanığın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Erol Evcil ve Nilüfer Turizm'in sahibi Hüseyin Kayapalı'nın da aralarında bulunduğu 7'si tutuklu 18 sanık katıldı.

Duruşmada söz alan Erol Evcil, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Evcil cezaevine ilk kez girdiğinde 20 şirketi bulunduğunu ve maliyeye de tek kuruş borcu olmadığını belirtti. Evcil, Maliye'nin bazı evrakları kaybetmesi üzerine re'sen 4.5 trilyonluk vergi borcu geldiğini bildirdi.

Evcil, bir soru üzerine soyadını imajını düzeltmek için değil köydeki lakaplarının 'Eşrefoğlu' olmasından dolayı 1994 yılında 'Eşrefoğlu' olarak değiştirdiğini belirtti.

Evcil, kimlik tespiti sırasında sanayici olduğunu ve aylık gelirinin 30 bin YTL olduğunu söyledi. Evcil, ticari hayatını anlatarak başladığı savunmasında, ilk şirketini 18 yaşında kurduğunu belirtti. Evcil, 1993 yılında tekstil sektöründe polyester iplikte Türkiye piyasasını yönetir hale geldiğini belirterek zeytin köylüsü olduğunu ve zamanla dünyanın en büyük zeytin fabrikasını kurduğunu ifade etti. 1994-1996 yılları arasında 18 ayrı bankadan kredi kullandığını belirten Evcil, bu bankaların başında Türkiye İş Bankası'nın olduğunu ve 2 yıl içerisinde 700-800 milyon dolar civarında kredi kullandığını belirtti.

Çek ve senetleri ödeme amaçlı kullandığını ve hiçbir zaman aldığı kredilerde eksik teminat göstermediğini belirten Evcil, askerlik sorununun basına yansıması üzerine bankaların kredi borçlarını hemen kapatmasını istediğini belirtti.

16 bankaya kredi borçlarını kapattığını belirten Evcil, sözlerine şöyle devam etti: "Sadece İş Bankası'na 59 milyon dolar ile Türk Ticaret Bankası'na 2 milyon 800 bin YTL borcum kaldı. Askerlik sorunumdan dolayı İş Bankası'da borcunu kapatmak istedi. Anlaşma yaptık. 59 milyon dolar borcuma karşılık 100 milyon dolar değerinde Eze Zeytin Fabrikasını hasılatlı kira sözleşmesi ile devrettik. Bu anlaşma kapsamında fabrikadan kaynaklanan Türk Ticaret Bankası'na olan 3 trilyonluk ipotek borcunu da İş Bankası ödeyecekti. Ancak İş Bankası sözleşmenin şartlarına uymadı ve Türk Ticaret Bankası'na borcu ödemedi. Türk Ticaret Bankası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilince borç da TMSF'ye geçti"

Malki cinayeti nedeniyle cezaevine girdiğini ve 3 yıl cezaevinde kaldığını belirten Evcil, cezaevindeyken suçun kendisi üzerine yıkıldığını iddia etti. Tanıdığı, tanımadığı herkesle ilişkilendirildiğini belirten Evcil, "Cezaevinden çıktığımda azılı bir mafya olmuştum" diye yakındı.

Cezaevine giren Erol ile çıkan Erol arasında dünya kadar fark olduğunu ve bu imajla iş yapmasının mümkün olmadığını dile getiren Evcil, sözlerine şöyle devam etti: "Cezaevindeyken kardeşimin kocası iplik fabrikasının başına geçti. Bu arada SAY Metal ile ilgili teklif geldi. Ancak hem konudan anlamadığım hem de param olmadığı için teklifi kabul etmedim. Askerden döndükten sonra tekrar konuyu konuşup kardeşlerimin ısrarı ile teklifi kabul ettim."

İddianame'de paraları kardeşleri üzerine devrettiğinin belirtildiğini anlatan Evcil, şöyle konuştu: "Halbuki 1992 yılında dedem ölünce gayrimenkulleri ve gelirleri bölüştük. Ben yarısını aldım. İki kız kardeşimde geri kalan yarısını aldı. Çok fazla olmasa da iki kız kardeşimin de 2-3 milyon YTL civarında parası vardı. Onların parasını riske etmek istemedim. Ancak onların ısrarı ile 160 milyon dolarlık bir borç yükü aldık. Anlaşmaya göre fabrika çalışacak bu borç ödenecek daha sonra fabrika bizim olacaktı."

İşe girince olayın vehametini gördüklerini belirten Evcil, sözlerine şöyle devam etti: "Ama iki yıl içinde fabrikayı kendi borçlarını öder duruma getirdik. Karlılığı artırmak için arayışlara girdik. Irak'ta bir aileyle ortaklaşa hurda işine girmeye karar verdik. Bu bir riskti. Bu riski kabul etmeyen küçük ortağımla yolları ayırdık. Böylece SAY Metal bize kaldı. Irak'taki büyük hurda stokunu çeşitli yollardan getirmeye çalıştık. Kuzey Irak üzerinden getirmeye karar verdik ve bu bize çok maliyetli oldu."

Bu esnada Sivas Demir Çelik'in satışının gündeme geldiğini anlatan Evcil, şöyle konuştu: "Bu hurdalara Sivas Demir Çelik'e götürmek daha karlı olacağı için Sivas Demir Çelik'i almaya karar verdik. Böylece Sivas Demir Çelik'le tanıştık. Sahibi olan Rüstemoğlu ile aramızda bir dizi anlaşma yaprak devralmak için faaliyete geçtik. Sivas Demir Çelik'in devlete olan en büyük borcunu TMSF oluşturuyordu. İlk gittiğimiz yer TMSF oldu. TMSF Eylül 2004'de kampanya başlatmıştı. Borcun yarısı ödendiğinde borçtan tamamen kurtulunuyordu. TMSF, 16 milyon 780 bin dolar borcunuz var, diye yazı verdi. Biz de yarısı olan 6 milyon 390 dolarını ödedik. Tam faaliyete geçecektik ki basında 'Evcil Sivas Demir Çelik'e el koydu, gasp etti' diye tam 48 haber çıkınca TMSF geri adım atarak yatırdığımız parayı emanete alarak borçtan düşmedi. Piyasalar bozuldu, sıkıştık. En yakın arkadaşım Hüseyin Kayapalı'ya gittim. 3 kere kredisini kullandırttı. Bir kez de mevduat faizi karşılığında kendisinden borç aldım."

Hüseyin Kayapalı ve bütün akrabalarının hesaplarına tedbir konulduğunu belirten Evcil, sözlerini şöyle sürdürdü: "Elimizden geleni yaparak tedbiri kaldırdık. Bu olaydan üç ay sonra 29 haziran 2006'da alındım. Şimdi karşınızdayım."

Kayapalı'yı 1993 yılında kendisinden otobüs alırken tanıdığını anlatan Evcil, şöyle konuştu: "Bu sırada kafalarımız uyuştu, iyi arkadaş olduk. Kendisi ile hiçbir ortaklığım olmamıştır. Cezaevine girdiğimde manevi dostluğunu benden çekmeyen tek kişidir. Oysa Kayapalı hiçbir şekilde suçu olmadığı halde 10 aydır çete lideri olmaktan benimle birlikte tutuklu. Tek suçu zor zamanımda bana yardım etmesi. Yakalandığında bana tek bir soru soruldu. Çete kurup kamu kuruluşlarını dolandCetum" diye yakındı.

Ceırarak kara para aklayıp aklamadığım yönündeydi. Oysa 15 yıldır hakkımda açılan bütün davaların belgeleri bu dava ile ilgisi olmadığı halde dosyama konmuştur."

YAZILI SAVUNMA VERDİ

Kayapalı da ticari hayatını anlatırken heyecanlandığını savunmasını yazılı olarak sunmak istediğini belirtti. Ardından Kayapalı, savunmasını mahkeme heyetine yazılı olarak verdi.

Bunun üzerine Kayapalı'nın avukatları söz alarak, 'Kayapalı iddianamede 'aydan gelen çıplak adam gibi' gösteriliyor. Bu ön yargıyı ortadan kaldırmak için kendisine bazı sorular sormak istiyoruz" diyerek söz aldı.

Kayapalı, avukatlarının sordukları sorular üzerine Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'na 1979 yılında kayıt olduğunu belirtti.

Kayapalı, 1993 yılı sonunda 70 adet çift katlı otobüsü, 100 üzerinde de kamyonu olduğunu belirterek "Marmara bölgesinin en büyük nakliyecilerinden biriydim" dedi.

Kayapalı, sorular üzerine Erol Evcil'den hiçbir zaman borç almadığını 1999 yılında Nilüfer Turizmi 30 otobüsle kurduğunu, işlerin artmasıyla 2004 yılında otobüs sayısının 85'e çıktığı ifade etti.

"2005 yılında Mercedes firması yeni model otobüslerini çıkarttığında ilk teklif götürdüğü şirketlerden bir tanesi Nilüfer turizmdi" diyen Kayapalı, Mercedes firmasıyla bir anlaşma yaptıklarını ve kullanılmış 85 otobüsü 8 ay içerisinde satarak Mercedes firmasından 80 otobüs aldıklarını belirtti.

Kayapalı, "Mercedes'in finansman olarak görev yapan yan kuruluşu düşük faizle otobüsleri vadelendiriyordu. Ben de kendi paramı bankalarda işleterek Mercedes'ten vadeli bir şekilde düşük faizle otobüs alacağımı daha doğru bir karar olduğu kanısına varıp taksitle otobüsleri aldım" diye konuştu.

Kayapalı, şahıs ve devlet kurumlarına borcu olmadığını belirtti. Kayapalı, savcının sorusu üzerine akrabaları ve yakınlarının bankadaki paralarının kendisine ait belirtti.

Savcının soruları üzerine ise Kayapalı, paralarını akrabaların üzerine yatırmasının nedeni olarak bankaların batma ihtimalinin göz önünde bulundurarak bu yola başvurduğunu ifade etti.

Bunun üzerine cumhuriyet savcısı Ahmet Nuri Saraç, "Neden paralarını batma ihtimali bulunmayan merkez bankası, ziraat bankası gibi bankalara yatırmadın?" diye sordu. Bunun üzerine Kayapalı, o bankaların faiz oranları çok düşük olduğundan bu yola başvurduğunu söyledi.

(YM-RA-HO-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title