Haberler

Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan'a Cevap

Abone Ol

Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan'a cevap verdi, Aydın Doğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aynı karede yer almak için sarf ettiği çabayı hatırlattı.

Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan'a cevap verdi, Aydın Doğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aynı karede yer almak için sarf ettiği çabayı hatırlattı. Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, bugün "Ahtapotun kolları" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıda Koç'un Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan'a cevap verdiği ifadeler şu şekilde:

"Biz resepsiyon yazamazmışız...Öyle diyor Ertuğrul Özkök Efendi...Peki kendileri neyi yazdılar? Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın Cumhurbaşkanı'na verdiği selamı...Vay efendim, yargının başındaki kişi nasıl Cumhurbaşkanı'nın karşısında 'eğilir'miş... Bunun sıradan bir selamlama olduğu, 'eğilme yorumuyla konunun abartıldığı' düzeltmesini yine kendileri yaptı. İyi o vakit, ben de size bir gözlemimi aktarayım.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin 'Havuzlu Bahçe' bölümünde toplanmış, Cumhurbaşkanımızın ve Hanımefendi'nin gelmesini bekliyorduk ki, merdivenlerde Aydın Doğan belirdi. Yanında kızları da vardı. Doğan Medya Grubu da neredeyse tam tekmil oradaydı. Bir telaş halindelerdi, belliydi... 20 dakika kadar sonra Cumhurbaşkanımız ve eşleri geldi. Ne göreyim!.. Cumhurbaşkanımızla tokalaşmaya ilk seyirten Aydın Doğan. Canhıraş bir şekilde fotoğraf alma çabaları, yan yana poz verme çırpınışları...Ve alelacele Hürriyet'in internet sitesinden yayınlanan bol kareler... Ama Cumhurbaşkanı ile tek kare, sadece yanında yürürken... Gerisi, Başbakan ve diğer liderlerle çektirdikleri ya da resepsiyonda verdikleri 'Biz buradayız' pozları... Haberin metninde ise "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aydın Doğan'la sohbet etti" üfürmeleri... Bu taklacılığı görünce, aklıma Aydın Doğan'ın Mesut Yılmaz'ı eli cebinde evinden uğurladığı, yanda gördüğünüz kareler geldi. Başka ne diyeyim?.. Analiz istediniz, alın size analiz...

KİM, KİMİN TRENİNE BİNMİŞ, ÖĞRENELİM

Sene 199728 Şubat'ın civcivli günleri Fetullah Gülen, heyetiyle medya patronlarını dolaşır. Sağın en güçlü medyasına sahip Enver Ören Ağabey'i ararlar, bir bahane uydurup reddeder. Aydın Doğan'ı da ararlar"Hayhay! Buyursunlar" derGerisini FETÖ'cü Halit Esendir kitabında anlatır. Aydın Doğan, Gülen'e şöyle der;

"Ben, siz kapıdan girinceye kadar kendimi dindar gibi hissetmiyordum.

Hatta dinsiz gibi yaşadığımı sanıyordum.

Sizi görünce dindar olduğumu anladım.

Neden bugüne kadar bu güzellikleri bize göstermediniz, bu kadar geç kaldınız" (Sayfa 308, 309)

Yazmıştım...

Bu görüşmenin bir başka ayrıntısını Fetullah Gülen anlatır; "Bana da bir görev ver hocam. Vazifemi yerine getireyim, dedi." (Latif Erdoğan'ın açıkladığı arşiv kayıtlarından)

Sene 2009 Yani, Enver Ağabey'in vefatından üç yıl öncesi Fetullah Gülen'in adamlarından biri İhlas Holding Özel Kalemini arar. "Bir mesaj iletmek istiyoruz" deyip, randevu isterler. Enver Ağabey, "Gelsinler bakalım" der. Gelirler Yarım saat sonra odadan çıkarlar. Enver Ağabey, Özel Kalem Müdürü'nü odaya çağırır;

Cemil, niye gelmişler, biliyor musun?

Bilmiyorum efendim.

Hocalarının üç isteğini ilettiler.

Bir: Gazetelerinde sadece 'La ilahe illallah' demenin kurtuluş için yeterli olduğunu anlatsınlar.

İki: Televizyon programlarında "Muhammedün Resülullah" demeye gerek olmadığını söylesinler.

Üç: Prof. Dr. Ramazan Ayvallı Hoca "Muhammedün Resülullah" demeden de imanın olacağını anlatsın.

Enver Ağabey, canı sıkkın şekilde devam eder;

Sen ne yapacağını bilirsin Cemil

Özel Kalem Müdürü, gazete ve televizyonun yöneticileri ile Ramazan Hoca'yı arar ve şu talimatı verir;

Bundan sonra kelime-i tevhidi ve 'Muhammedün Resülullah' dememenin imanı götüreceğini daha çok anlatmanızı istiyoruz.

Kim, kimin trenine binmiş? Şimdi anladın mı Ahmet Hakan Efendi!..

ASTANA NOTLARI...

Cumhurbaşkanımızın iki günlük Kazakistan ziyareti çerçevesinde ülkenin yeni başkenti Astana'dayız. Yeni diyorum, çünkü 1997'ye kadar başkent Almatı'ydı.

Coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle bu tarihten itibaren ülkenin merkezi Astana oldu. Eski halini bilmiyorum ama, gördüğüm o ki, bu şehir sil baştan yeniden inşa edilmiş. Singapur'da bile arka sokaklarda karşıma çıkan gettolar burada yok. Her şey yeni ve gösterişli...

Geniş caddeler, ihtişamlı binalar... Akorda Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Bağımsızlık Sarayı, Hazret Sultan Camii, opera ve müze binaları, hepsi birer sanat eseri... Tabii burada Türk inşaat firmalarının da emeği büyük... Ancak, her şey yeni baştan yapıldığı için şehirde 'tarih' yok...

FETÖ, her yerde olduğu gibi, zamanında buraya da el atmış. Otuzun üzerinde okul açmış. Şimdi bunlar teker teker devletin kontrolüne alınıyormuş.

Yetkililer "Burada uzun süre barınabilmeleri söz konusu olamaz" diyor. Hülle yoluyla devrettikleri birkaç okul kalmış sadece... Onların da çözülmesine artık ramak kalmış...

Gelelim ziyaretimizin sebebine... Cumhurbaşkanımızın gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra dönem başkanlığını yürüttüğü İslam İş Birliği Teşkilatı Zirvesi var. Buradan özellikle İslam dünyasına, Arakan'la ilgili önemli mesajlar vermesini bekliyoruz. Ayrıca 'Astana EXPO 2017 Fuarı'nın bugün son günü... Kazakistan'ın uluslararası tanıtım ve prestij bakımından büyük önem verdiği fuarın ana teması "Geleceğin Enerjisi." Edindiğim izlenim, ülkenin EXPO'dan beklediğini bulamadığı..."

(İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Ahmet Hakan Coşkun Türkiye Gazetesi Ertuğrul Özkök Aydın Doğan Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title