Erzurumlu nakkaşın Oltu taşından işlediği tespihler yurt dışından da ilgi görüyor
Erzurum'un Oltu ilçesinde yerin metrelerce altından çıkarılarak "tespih" ve "takı" yapımında kullanılan Oltu taşı, hem yerli hem de yabancı meraklıların ilgisini çekiyor.
Erzurum'un Oltu ilçesinde yerin metrelerce altından çıkarılarak "tespih" ve "takı" yapımında kullanılan Oltu taşı, hem yerli hem de yabancı meraklıların ilgisini çekiyor.
Halk arasında "Kara elmas", "Siyah inci", "Siyah altın" olarak da anılan ve strese iyi geldiğine inanılan Oltu taşı tespihlere yurt dışından da son zamanlarda talep arttı.
Tespih ve takı yapımında kullanılan yöreye özgü olan Oltu taşı, ilçedeki dağlardaki maden yataklarından köylülerce çekiç, murç, kazma ve kürekle hayli zor koşullarda çıkartılıyor.
İlçe merkezi ve Erzurum kent merkezindeki atölyelere ulaştırılan işlenmemiş Oltu taşı, burada ustaların el emeği ve göz nuruyla şekillendirilerek tespih veya çeşitli süs ile takı eşyalarına dönüşüyor.
Yakutiye ilçesi Şükrüpaşa Mahallesi'ndeki evinin yanında kurduğu küçük atölyesinde sipariş üzerine işlemeli tespihler yapan 31 yaşındaki nakkaş Kadir Çelebi de Oltu taşı tespihlerini çeşitli desenlerle süsleyerek satışa sunan önemli ustalardan biri.
Atölyesinde sipariş üzeri çalışan ve 1 ayda 2-3 tespih tamamlayabilen Çelebi'nin, 10 bin ila 100 bin lira aralığında fiyat biçtiği tespihler, yurt içi ve yurt dışından alıcı buluyor.
Kadir Çelebi, AA muhabirine, mesleğe 8 yaşında babasının yanında başladığını söyledi.
Tespih camiasında "Nakkaş Kadir" olarak da anılan Çelebi, şöyle konuştu:
"İlk başlarda deneme yanılma yoluyla başladım. Etrafımdaki nesnelerden etkilenerek işlemeler yapıyorum. Mesela bir koçun boynuzundan esinlenip bir işleme yapmıştım. Uyumak için yatağa girdiğimde gözümde bir motif canlanıyor, tekrar elbiselerimi giyip atölyeye gelip bir taşın üzerine o motifi işliyorum. İşlemelerimi de genellikle böyle yapıyorum. Gözümü kapatıp o esnada canlandırıyorum."
Çelebi, işlemelerini Oltu taşından yapılan tespihlerin üzerine yapabildiği gibi doğal Oltu taşını da çok sayıda işlemlerden geçirebildiğini belirterek, nakışı hazır tespihlere yapmanın daha kolay olduğunu dile getirdi.
"Ayda 2-3 tespihi ancak yapabiliyorum"
Yaptığı ilk tespih modeline kıvrımlarından dolayı "Ahtapot" adını verdiğini anlatan Çelebi, "Öncelikle daha önceden belirlediğim deseni matkap yardımıyla Oltu taşından oluşan tespih tanelerinin üzerine oyuyorum. Daha sonra gümüş telini oyduğumuz bölgelere yerleştiriyoruz. Torna ve tesviye işleminin ardından da parlatma yapıp ipe dizerek kullanıma hazır hale getiriyorum. Ayda 2-3 tespihi ancak yapabiliyorum." diye konuştu.
Nakış sanatının hata kabul etmediğine işaret eden Çelebi, o nedenle çalışırken çok titiz ve dikkatli davrandığını söyledi.
Şu ana kadar en uzun süre çalıştığı tespihin, örümcek ağı ve güvercin yuvası işlediği tespih olduğunu ifade eden Çelebi, yapımının 48 gün sürdüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Tespihleri internet sitesinden satışa sunuyorum ve alıcılara kargo ile gönderiyorum. Yaptığım tespihler ortalama 10 bin ila 100 bin lira aralığında. Daha önce yaptığım bir tespihi 50 bin liraya yurt dışından bir koleksiyoner almıştı. Yaptığım tespihler, yurt içinin yanı sıra Suudi Arabistan, Almanya, Avustralya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden de alıcı buluyor."
Çelebi, tespih üzerine 24 ayar altın, pırlanta, yakut ve zümrüt işlemeleri de yaptığını sözlerine ekledi.