Haberler

Eski Bakan Sami Türk'ten İmralı Değerlendirmsei

Güncelleme:
Abone Ol

Bursa'da konuşan Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hİkmet Sami Türk, İmralı sürecini değerlendirirken, "Biz üniter bir devletiz." dedi.

Bursa'da konuşan Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hİkmet Sami Türk, İmralı sürecini değerlendirirken, "Biz üniter bir devletiz. Bu süreçte ayrı bir devletin başlangıcı olabilecek ödünler asla verilmemelidir" dedi.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen "Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri" nin bu haftaki konukları Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ve TBMM'nin 17. Başkanı Hüsamettin Cindoruk oldu. Türk ve Cindoruk, panel öncesi gazetecilere İmralı süreci ve yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin, bugüne değin 'terörist başı' olarak ilan ettiği Abdullah Öcalan ile yaptığı müzakerelere ve görüşmelere gerek duymadığını söyleyen Prof. Dr. Türk, bölücü örgütün öteden beri bilinen bazı talepleri olduğunu vurguladı. Uzun vadede bu taleplerin ayrı bir Kürdistan kurulmasında toplandığına dikkat çeken Türk, şöyle dedi:

"Ama buna belirli aşamalarla gidilecek. O nedenle o aşamalardan hangisi konusunda bir uzlaşmaya varılacak. 'Anadilde eğitim mi ?' yoksa 'Coğrafi özerklik mi?' Tabii bunu görüşmelerin sonunda öğrenebileceğiz ama herhalde bölücü örgüt silah bırakacaksa bunun karşısında Türkiye'den bir takım asgari talepleri olacaktır. Bu nedenle cereyan eden müzakereler çok önemli. Fakat işin acı tarafı bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti hükümeti var, öteki tarafta tek kişi. Her ne kadar başbakan 'Hükümet görüşmüyor, devlet görüşüyor' diyorsa da 'Bu devlet memuru kimin görevlendirdiği insan?', 'Kim adına bu görüşmeyi yapıyor ?' Bu bir aldatmaca ve madem böyle bir şey yapıyorsunuz bu terörü sona erdirmek için ya da onların deyimiyle barışı gerçekleştirmek için o zaman onun sorumluluğunu her yönüyle üstleniniz. Türkiye'nin hiçbir biçimde ödün veremeyeceği bazı şeyler var. Bunların başında Türkiye Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü gelir. Biz üniter bir devletiz. Ayrı bir devletin başlangıcı olabilecek ödünler asla verilmemelidir. Ama bu ülkenin bütün etnik gruplarının Türk kimliği altında kendi kültürel özelliklerini yaşayabilmeleri sağlanmalıdır. Burada ölçüyü çok iyi kullanmak gerekir. Hiçbir biçimde ileride tam bir ayrılmaya gidebilecek herhangi bir ödün verilmemelidir."

Bugüne kadar 'Terörist başı' olarak nitelendirilen kişinin muhatap alındığını ifade eden Türk, "Ancak bunu böyle açıkça söylememek için 'Devlet görüşüyor. Devlet istihbarat görüşmesi yapıyor' deniliyor. Böyle istihbarat görüşmesi olur mu? Türkiye'nin gelecekte nasıl şekilleneceği konusunda görüşme yapıyorsunuz ama bunun adı istihbarat. Neresi istihbarat'Açıkça pazarlık yapıyorsunuz. Bu nedenle hiç olmazsa dürüst olalım" dedi.

Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, şunları söyledi:

"Örgütün talepleri arasında yeni anayasada ifade edilmesi yer alıyor. Örneğin coğrafi özerklik. Şimdi bunu eğer esnek bir hale getirip, coğrafi özerkliğe olanak tanırsanız bu ayrılmanın bölünmenin başlangıcı olur. ya da laiklik ilkesinin sulandırılması. Bunu başka çevreler istiyor. İktidar partisinde bile var. örneğin şimdi yeni anayasa taslağında cumhurbaşkanın seçimi ve onun oluşturacağı kabine ile ilgili ilginç yeni bir yemin metni var. Biz bu güne kadar and içme diyorduk orada yemin olarak geçiyor. Bugüne kadar olan yeminde anayasaya, Atatürk ilkelerine bağlılık, bütün bunların sonunda büyük Türk Milleti'nin önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim. Şimdi yeni metinde ne anayasaya bağlılık var, ne Atatürk ve ilkelerine bağlılık var. Atatürk'ün adı bile geçmiyor ve sonunda büyük Türk Milleti önünde ifadesi de yok artık. Bugüne kadar 'namusum ve şerefim üzerine and içerim' sözü vardı. Yeni metinde namus gitmiş yerine mukaddesatım üzerine yemin ederim sözü gelmiş. Bu tabi ki laiklik ilkesiyle bağdaştırılması güç bir and içme biçimi. çünkü her insanın inancı kendisine aittir. Ancak burada laik bir devletin parlamento üyesi olarak and içecek ama mukaddesatım üzerine. Bu gidişle yakında bu and içme törenlerinde eğer kutsal kitapların, örneğin Kuran-ı- Kerim'i kürsüde konulup yemin etme konumuna gidilirse hiç şaşmamak gerekir. Gidişat böyle. Bunlar son derece kaygı verici gelişmeler. Bu Ak Parti'nin hazırladığı yasa taslağında yer alıyor."

Hüsamettin Cindoruk ise, İmralı sürecine değinerek, devlet organlarının bir hükümlüyle müzakere yapmaması gerektiğini öne sürdü. Bu durumun devleti sıkıntıya sokacağını ve terör örgütü başı ile yüz-göz olmasına neden olacağını ifade eden Cindoruk, şunları söyledi:

"Görüşmelerin içeriğini bilmemekle beraber dışarıdan biçimsel olarak baktığımız zaman devletimiz bu müzakerelerden terör örgütün başıyla yüzgöz olmuştur. İstihbarat örgütü, yürütmeyi temsil etmez, istisnai görevdir. Böyle bir müzakere yapılacaksa, burada aracı mecliste bulunan BDP olmalıdır. BDP gerekli istişareleri kiminle isterse yapar. Sonuçta bir müzakere yada pazarlık yapılacaksa uzlaşmak için devletin muhatabı BDP'dir. Ben sakıncalı buluyorum. Bu sakınca hükümeti de devlet otoritesini de yıpratmaktadır. Bu ortaya çıkıyor. Bu müzakereden sonuç alınmazsa, burada kaybedecek olan devlettir, devlet otoritesidir."

IA,FK(FK/İD) - Bursa

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Hüsamettin Cindoruk Hikmet Sami Türk İmralı Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title