Faytoncu Yaşar'ın "Gültekin ve Aytekin"e vefası
Antalya'da yaklaşık 50 sene yaptığı faytonculuğun yasaklanmasının ardından "Gültekin ve Aytekin" adını verdiği atlarıyla kağıt toplayıcılığı yaparak geçimini sağlayan Yaşar Uğurlu, "hayattaki tek arkadaşlarım" dediği iki atıyla gönül yoldaşlığı yapıyor.
Antalya'da yaklaşık 50 sene yaptığı faytonculuğun yasaklanmasının ardından "Gültekin ve Aytekin" adını verdiği atlarıyla kağıt toplayıcılığı yaparak geçimini sağlayan Yaşar Uğurlu, "hayattaki tek arkadaşlarım" dediği iki atıyla gönül yoldaşlığı yapıyor.
"Faytoncu Yaşar" olarak bilinen 74 yaşındaki Yaşar Uğurlu, gözlerden uzak, yarısı taş yarısı briketten yapılan, 300 liraya kiraladığı müstakil evde yaşamını sürdürüyor.
Sobayla ısıtılan iki odalı evinin duvarlarına astığı siyah beyaz fotoğraflarla hatıralarını yaşatan Uğurlu'nun sürekli uzaklara dalan mavi gözleri, yüzündeki derin çizgiler ve beyazlamış saçları, adeta bugüne kadar verdiği zorlu yaşam mücadelesini özetliyor.
Yaklaşık 15 yıl önce eşini kaybettikten sonra tek başına kalan Uğurlu, yalnızlığını "Gültekin" ve "Aytekin" adını verdiği atlarıyla gideriyor. Atları hayattaki tek arkadaşları olarak gören Uğurlu, 50 sene yaptığı faytonculuğun yasaklanmasının ardından çöplerden topladığı kağıtlarla geçimini sağlamaya başladı.
Yağmurlu havalarda Gültekin ve Aytekin'e "eziyet olmasın" diye işe çıkmıyor
Uğurlu'nun en büyük mutluluğu sabahın erken saatlerinde yola koyulduğu atlarının karnını doyurmak.
Hayatı sıkıntılarla geçmesine rağmen her daim şükreden, ilerlemiş yaşına rağmen dimdik ayakta duran Uğurlu'nun atlarıyla kurduğu sevgi bağı herkesin dikkatini çekiyor.
Evinde 5 köpek ve bir de tavşan besleyen Uğurlu "gönül yoldaşlarım" dediği iki atının her gün düzenli bakımını yapıyor, yağmurlu ve soğuk havalarda onlara eziyet olacağı düşüncesiyle kağıt toplamaya çıkmıyor.
Yaşlılık maaşı alan Uğurlu, AA muhabirine, kentin simgelerinden Kaleiçi'nin her sokağında 50 yıldır atlarının nal seslerinin yankılandığını söyledi.
Kentte başta Altın Portakal Film Festivali olmak üzere birçok organizasyonda görev aldığını anlatan Uğurlu, faytonculuğun bölgede yasaklanmasının ardından atlarından kopamadığını dile getirdi.
Önceliği hep atları
Uğurlu, at arabasıyla kent merkezi dışında kağıt topladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Hırsızlıkla, uğursuzlukla işim olmaz. Sadece çöp konteynerlerinden kağıt, naylon alıyorum. Başka da bir iş yapmıyorum. Kendi karnımı zor doyuruyorum ama hayvanlara bakmayı ihmal etmiyorum. Kazandığım 30 liranın yarısına yem, saman alıyorum. Sabah elimi yüzümü yıkamadan atlarımın yemini, suyunu veriyorum. Kendim aç yatarım ama onları aç yatırmam. Ekmek alamadığım günler oluyor ama kendi kendime 'Bu atlar sayesinde yıllarca ekmek yedim' diyerek onların yemini alıyorum. Bu bir vefadır. Bana şimdi 'Sana bir kuyumcu dükkanı açacağız. Sen buraya otur, işlet' deseler yine de yapamam. Atlarımı her sabah görmek zorundayım. Onlarsız yapamam. 50 yıldır alıştım. Benim için evdeki bir çocuk gibiler."
Ölünceye kadar da "gönül yoldaşlarım" dediği atları bırakmayacağını vurgulayan Uğurlu, "Hepimiz ölümlüyüz. Bir gün vefat ettiğimde atların sahipsiz kalmasından korkuyorum. Öldüğümde belediyenin bu hayvanlara sahip çıkmasını istiyorum." dedi.