Fetö'nün Darbe Girişiminde Akom'un İşgali (2)
ENES CAN - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, şüpheli askerlerce işgal edilen AKOM'un, darbe kalkışmasını duyan vatandaşlarla diğer görevli polis ve...
MURAT KAYA - ENES CAN - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, şüpheli askerlerce işgal edilen AKOM'un, darbe kalkışmasını duyan vatandaşlarla diğer görevli polis ve çalışanlar tarafından canları pahasına nasıl geri alındığı müşteki ifadelerine yansıdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 214 sayfalık iddianamede, teslim olmak zorunda kalan şüphelilerin üzerilerinden ve evlerinde ele geçirilen malzemeler ile bina içinde yapılan aramalar sonrası ortaya çıkarılan silah ve mühimmat sıralandı. Darbeci askerler tarafından AKOM binasının genel elektriğinin kesilmesi sonucu saat 21.54 civarında güvenlik kamera görüntülerinin kayıt dışı kaldığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, şüphelilerin eylemleri de anlatıldı.
Şüpheli Mustafa Kubilay'ın Harp Akademileri Komutanlığı'nda, 15 Temmuz 2016'da akademide başhoca olan Ahmet Zeki Gerehan'ın yönlendirdiği Hamza Mermer tarafından darbe girişimi kapsamında 6. Motorlu Piyade Alayında görevlendirildiği bilgisine yer verilen iddianamede, "Şüpheli Mustafa Kubilay, Hamza Mermer ile birlikte 6. Motorlu Piyade Alayına gitmiş, burada Müslüm Kaya ve Nebi Gazneli başkanlığında yapılan toplantıya katılmış ve AKOM'a gidecek şüphelilerin başında görevlendirilmiştir. AKOM'un işgali, şüpheli Kubilay tarafından gerek olay öncesinde Hamza Mermer ve Müslüm Kaya'dan gerekse de olay sırasında Müslüm Kaya ve Ahmet Zeki Gerehan'dan aldığı emirler doğrultusunda gerçekleştirilmiştir." denildi.
"Hedef gözetmeksizin ateş etti"
Şüpheli Kubilay'ın AKOM'un işgali sırasında diğer askerleri emir ve komuta ederek yönlendirdiği kaydedilen iddianamede, "Erlere, 'uyanık olunması, dışarıdan biri gelirse kendisine haber verilmesi, burayı canları pahasına koruyacakları, gelenlere ateş edilmesi' konusunda emirler vermiştir. AKOM'a darbe girişimini engellemeye çalışan vatandaşlarımızın gelmesi üzerine kullanmış olduğu G3 piyade tüfeği ile vatandaşlarımızın üzerine ve iş makinelerinin üzerine hedef gözetmeksizin ateş etmiştir. Açılan ateş sonucunda müştekiler Bilal Uzcan, Haci Demirci, Ramazan Çakır, Mustafa Ertaş, Musa İlhan ve Eyüp Kalan yaralanmışlardır. Sabah saatlerinde polislerin keskin nişancı konuşlandırdığını öğrendiğinde öğrenci subay şüphelilere polise saldırmak için görev paylaşımı yapmış ve er Hasan Hüseyin Sağlam'a makineli tüfek kullandığı için polis aracına ateş etmesi konusunda emir vermiştir. Alınan HTS kaydında Kubilay'ın diğer öğrenci subay şüpheliler ile AKOM'da bulundukları süre boyunca sürekli irtibat halinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durum da şüpheli ve diğer öğrenci subay şüphelilerin darbe girişimi bilinci ile emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Öğrenci Yüzbaşı Mehmet Fatih Güven'in, şüpheli erlere, "burayı canımız pahasına koruyacağız, dışarıdan gelen kim olursa olsun atış serbest" şeklinde emirler verdiği ve darbe girişimini engelleyen vatandaşların gelmesi üzerine G3 piyade tüfeği ile hedef gözetmeksizin ateş ettiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, diğer öğrenci yüzbaşı Ramazan Derviş'in de yaralanan müştekilerden Ramazan Çakır ve Bilal Uzcan tarafından, "kendilerini yaralayan kişi" olarak teşhis edildiği vurgulandı. Diğer şüphelilerin eylemleri de iddianamede sıralandı.
Mahallelerinden toplanıp gelen müştekiler
İddianamede, Başbakan Binali Yıldırım'ın "askeri kalkışma olduğu" açıklaması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da "sokağa çıkın" çağrısı sonrası sokağa çıkan vatandaşlardan bazılarının işgal edilen AKOM'a gelerek direniş gösterdiği belirtilerek, bu vatandaşlar arasında AKOM çalışanlarının bulunduğu da bildirildi, müşteki ifadelerine yer verildi.
Müştekilerden Mustafa Ertaş'ın ifadesinde, "darbe girişiminin yaşandığı gece evinde izlediği televizyonda Başbakan Yıldırım'ın, 'Askeri kalkışma oluyor' dediğini gördüğünü ve telefonla aradığı Atatürk Havaalanı'nda çalışan oğlundan orada askerlerin bulunduğunu öğrendikten sonra mahalleden arkadaşlarıyla kapı önünde toplanarak konuşmaya başladıkları" şeklinde beyanda bulunduğu belirtilen iddianamede, ifadesine göre Ertaş'ın, Cumhurbaşkanının "milletimi meydanlara davet ediyorum" çağrısından sonra 3 arkadaşıyla beraber askerlerce işgal edilen İBB lojistik destekler binasına gittiği ve oradaki askerlerin binadan çıkarılmasını sağlayan vatandaşlara yardım ettiği kaydedildi.
"Yaralandığı halde sabaha kadar ayrılmadı"
Müşteki Ertaş'ın, "askerlerin AKOM'da olduğunu öğrendikten sonra hep beraber oraya gittikleri, güvenlikçiden askerlerin içeride olduğunu öğrendikleri, kalabalıklaşan insanlarla içeriye doğru yürümeye başladıkları, AKOM binasına 10 metre kala bina önünde bulunan iki askerin havaya ateş açtığı ve yürümeye devam edince kendilerine silah doğrultarak yere doğru ateş ettikleri" bilgisini verdiği aktarılan iddianamede, Ertaş'ın, "arkadaşı Ramazan Çakır'ın göbeğinden vurulduğu, sağında bulunan bir erkek şahsın da kol ve göğsünden yaralandığı, kendisinin de sağ bacağından ve sol dizinden yaralandığı, kendisini ve yanındakileri vuranların bina önündeki iki askerden birinin olduğu" şeklinde beyanda bulunduğu belirtildi.
İddianamede, Ertaş'ın, "yaralı halde AKOM binası önünde beklemeye devam ettiği, sağ ve sol bacağında kanamalar devam etmesine rağmen darbecilerin AKOM'u boşaltana kadar beklediği ve polis ekiplerinin de gelerek beklemeye başladığını" söylediği anlatılarak, "AKOM'un çatısına konuşlanan 3-4 askerin olduğu, binaya yaklaşanlara ateş ettikleri, bu esnada bir-iki kişinin daha açılan ateşten yaralandığı, saat 06.00 sıralarında yaralarından akan kanamalardan dolayı iyice halsizleştiği, darbeci askerlerin yakalandığını öğrendikten sonra arkadaşları ile birlikte eve geldikleri, yaralı olmasına rağmen hastaneye gitmediği, bunun sebebinin ise darbe başarılı olursa askerlerin kendisini bulup öldürmeleri korkusu olduğu, ertesi gün hastaneye gittiği ve tedavisi bittikten sonra hastaneden ayrıldığı" şeklinde Ertaş'ın ifadesine yer verildi.
Şort, terlik ve tişörtlü vatandaşların darbecilerle mücadelesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sosyal hizmetli olarak görev yapan müştekilerden Musa İlhan'ın ise Gaziosmanpaşa'daki evinin yakınında askeri darbe olduğunu öğrenmesinin ardından önce belediyeye ait lojistik destek merkezine, daha sonra da AKOM binasına gittiği belirtilerek, İlhan'ın, "çevrede yaklaşık 15 kişi ve güvenlik görevlilerinin olduğu, bir tane bina kapı girişinde, bir tane çatıda ellerinde silah olan asker gördüğü, üzerinde şort, terlik ve tişört olduğu, çevredeki insanların çoğunun aynı durumda olduğu, askerlerce hedef gözetmeksizin üzerilerine ateş edildiği ve yaralandığı, başkaca yaralıların da olduğu, hatta bir kişinin şehit düştüğü, kendisinin hala kalbinin altında G3 mermi çekirdeği bulunduğu, alınmasının riskli olduğu doktorlar tarafından söylendiği, bu olaydan dolayı maddi ve manevi acı çektiği ve bu olayı gerçekleştirenlerden şikayetçi olduğu" yönünde ifade verdiği kaydedildi.
İddianamede, İSKİ Genel Müdürlüğü itfaiye giriş kapısında görevli olan müşteki Zekeriya Dolğun'un ifadesi de yer buldu.
Dolğun'un, "darbe girişiminin yaşandığı gece saat 21.00 sıralarında kapıya askeri bir aracın yaklaştığı, içerisinden inen rütbeli bir askerin 'kuvvetli terör istihbaratı aldıkları, destek olmaya geldikleri ve kapıyı açması gerektiği' yönünde ifade kullanmasının ardından, karşısındakilerin asker olmasından dolayı korkarak kapıyı açtığı"nı anlattığı kaydedilen iddianamede, müştekinin, "yüzbaşı rütbesindeki bir askerin yanına gelip silahını kendisine doğrultarak, 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur, bu dakikadan sonra gözaltındasın, yat yere silahını ver' diye seslenmesi üzerine korkarak yere yattığı, yüzbaşının emriyle er olan bir şahsın belinde bulunan silahını ve silaha ait çekmecede bulunan şarjörlerini aldığı, daha sonra ayağı kaldırdıkları, telefonunu kapatarak aldıkları ve yüzbaşının G3 tüfeğini doldurup kendisine doğrultarak 'kamerayı kapat, ışıkları söndür ve telsizini kapat' diye talimatlar verdiği" yönündeki beyanlarına da vurgu yapıldı.
"Türkiye bu gece cayır cayır yanacak"
Müşteki Dolğun'un anlattıklarına göre, "oraya gelen başka güvenlik görevlileri ile sorumluların da askerlerin silah doğrultması sonucu kontrol altına alındıkları, 15-20 dakika sonra kendilerini esir alan yüzbaşının komutanlarını arayarak, '4 tane güvenlik görevlisi var bunları ne yapalım' diye sorduğu, telefon kapandıktan sonra da 'buradan uzaklaşarak evinize gidin, Türkiye bu gece cayır cayır yanacak' dediği, malzemelerinin alınmasına izin verilmeden oradan ayrıldıkları" aktarılan iddianamede, Dolğun'un, "oradan ayrıldıktan sonra diğer arkadaşlarıyla beklemeye başladığı, amirlerine bilgi verdiği, saat 24.00 civarında askerlerin ayrıldığı kulübeye gittiği, silahları ve telefonlarını bırakıldıkları yerden aldığı, telefonla ailesiyle görüşüp eve gittiği, sonra saat 01.30 sıralarında tekrar İSKİ'ye geldiği, İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan'ın AKOM binasına doğru gittiğini gördüğü ve yardımcı olmak için arkalarından gittiği, halkın da arkalarından geldiği, Turan'ın AKOM binasında kimle ne görüştüğünü göremediği, AKOM'un arka tarafına giderken silah seslerinin geldiği ve ön tarafta birilerin vurulduğunu duyduğu, kimin yaralandığını ve ateş ettiğini görmediği, sabaha kadar bekledikleri, polisler geldikten sonra askerlerin teker teker teslim oldukları, kendisinin de sabah saat 09.00 gibi evine gittiği" yönünde bilgi verdiği dile getirildi.
Darbe girişiminde bulunan askerlerin resimlerinin gösterildiği müşteki Dolğun'un, şüphelilerden Levent Aksoy'u teşhis ettiği belirtilen iddianamede, Dolğun'un, "şüpheli Aksoy'un, başlarındaki komutanları olan yarbayın emriyle kendisini esir alan, TSK'nın yönetime el koyduğunu, kendilerine gözaltına aldıklarını söyleyen, emrinde bulunan askere verdiği emirle üzerine zimmetli silahı ve telefonunu silah doğrultarak tehditle zorla alan yüzbaşı olduğunu" beyan ettiği, Yarbay Kubilay ile birlikte diğer bazı şüphelileri de teşhis ettiği kaydedildi.
- "Kapıyı açmazsanız itfaiye aracıyla yıkar geçerim" diyen itfaiye müdürü
İddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdür Yardımcısı olarak görev yapan müşteki Mustafa Özsert'in ifadesi de yer aldı.
Görevi gereği itfaiyenin bütün bölgelerinin sevk ve idaresinin kendisine bağlı olarak gerçekleştiği bilgisini veren Özsert'in, "darbe girişimini öğrendikten sonra evinden ayrılarak itfaiye komuta merkezine gittiği ve saat 23.30 sıralarında amirlerinin, 'bütün araçlarını sokaklara çıkartarak trafiği kesip darbeci askerlerin geçişlerini engellemeleri, siren çalıp anons ederek halkı sokağa davet etmeleri' talimatı verdikleri, askerlerin AKOM'a gittiklerini ve halkın buna tepki gösterdiğini öğrendikten sonra İSKİ binasının girişine geldiği, halkın kapının önünde toplandığını gördüğü, kapının açılmaması nedeniyle itfaiyede bulunan araçları kapı önüne getirttiği ve 'kapıyı açmazlarsa araçlarla yıkarak gireceğini' söylemesi üzerine kapıların açıldığı" beyanı da iddianameye yansıdı.
İddianamede, tanık olarak ifadesi alınan İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan'ın ise "darbe girişimi olduğunu anladığında ailesiyle beraber İSKİ binasına geldiğini ve AKOM binası kapı girişine geldiğinde şüphelilerden Mustafa Kubilay'ın kendisini karşıladığını" belirterek, Turan'ın darbe girişiminde bulunan Kubilay ile ne konuştuğunu anlattı.
İSKİ müdürü ve işgalci komutanın "İSKİ sınırları" konuşması
Müşteki Turan'ın, Kubilay'a, İSKİ genel müdürü olduğunu belirterek, 'Şu anda İSKİ sınırları içerisindesiniz' dediği aktarılan iddianamede, Turan'ın, "Bana, 'Burası İSKİ'nin toprakları değil,Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır' dedi. Ben de, 'her yerin Türkiye Cumhuriyeti toprakları olduğunu, şu anda kampüsün sorumlusunun kendisi olduğunu, amirlerinin kendisine İSKİ kampüsü içerisinde askerlerin ne aradığını sorduğunu, kendisinin de bunu öğrenmeye geldiğini' söyledim. Şüpheli Kubilay ise, 'Biz genelkurmaydan talimat aldık, AKOM'un kontrolünü ele aldık, talimatla geldik,talimat olmadan çıkmayız' dedi" şeklindeki beyanı yer aldı.
İddianamede, Turan'ın, Cumhurbaşkanının televizyondaki konuşmasını hatırlatarak, 'Başkomutanın talimatını duymadınız mı?' diye Kubilay'a sorduğuna da dikkat çekilerek, Turan'ın da buna karşılık hakaret içeren sözler kullandığının ifadesine yansıdığı belirtildi.
(Bitti)