Haberler

Fetö'nün Darbe Girişimine Yönelik Ankara'da İlk Dava (6)

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki soruşturmalara yönelik ilk davanın iddianamesinde, "Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu...

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki soruşturmalara yönelik ilk davanın iddianamesinde, "Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe teşebbüsünün anılan terör örgütünün lideri Gülen'in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu anlaşılmaktadır." denildi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen, Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın iddianamesinde, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde, askeri hiyerarşi dışında, kendilerini "Yurtta Sulh Konseyi" olarak tanımlayan, FETÖ/PDY üyesi "üniformalı teröristler" tarafından Anayasa'yı askıya alarak, seçilmiş cumhurbaşkanını görevden almak, Meclis ve hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla demokrasiye karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunulduğu belirtildi.

İddianamede, "Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe teşebbüsünün anılan terör örgütünün lideri Gülen'in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu anlaşılmaktadır." ifadelerine yer verildi.

Yaklaşık yarım asırdır Türkiye'nin sosyo-politik gündeminde sözde dini referanslar üzerinden kendisine toplumsal ve kamusal varlık ve meşruiyet zemini inşa eden, sosyolojik bünyesi itibarıyla sıkı cemaatsel dokuya sahip olan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün, müntesiplerini ilgili yapıya tümden sadakat ilkesi çerçevesinde doktrine ettiği, yapı mensuplarının ahlak ve hukuk dışı her türlü eylemlerini mübah gördüğü ifade edildi.

İddianamede, adeta devlet içinde ayrı devlet yapısı oluşturan, sözde liderliğini ABD ülkesinde ikamet eden firari şüpheli Fetullah Gülen'in yaptığı örgüt mensubu, TSK içinde emir komuta zinciri dışında yuvalanmış bir kısım asker ve sivil şüphelilerin, 15 Temmuz günü başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde, TSK bünyesinde yuvalanan, aralarında generaller ve amirallerin de bulunduğu subay, astsubay, uzman er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler aracılığıyla, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak ve anayasal düzeni değiştirmek amacıyla eyleme geçtiği anlatıldı.

Bu kapsamda, saat 22.00 sularında İstanbul'da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin silahlı terör örgütü üyeleri tarafından tank ve paletli zırhlı araçlarla trafiğe kapatıldığı hatırlatılan iddianamede, İstanbul Yeşilköy Atatürk Havalimanı'nın tanklar vasıtasıyla sevki sağlanan örgüt üyesi askerler tarafından ele geçirilerek, saat 22.15 itibarıyla havalimanına giriş ve çıkışların kapatıldığı belirtildi.

İddianamede, uçuş kontrol kulesinin de ele geçirilerek, tüm yurt içi ve dışı uçuşların durdurulduğu, F-16 savaş uçakları ile havalimanı üzerinde alçak uçuş yapılarak yolcu uçaklarının iniş ve kalkış yapmalarının engellendiği, yine aynı saatlerde Sabiha Gökçen Havalimanı'nın ele geçirilmesi maksadıyla benzer girişimde bulunulduğu aktarıldı.

"Jetlerle halkın meydanlara çıkmasını engellemeye çalıştılar"

Vatan Caddesi'nin giriş ve çıkışı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Kuleli Askeri Lisesi başta olmak üzere stratejik öneme sahip karakollar, limanlar, köprüler ve meydanlarda, örgüt mensubu askerlerin tank ve zırhlı araçlar ile hakimiyet kurmaya çalıştıkları anlatılan iddianamede, savaş jetleri ile ses hızını aşacak şekilde alçak uçuş yapan ve zaman zaman ses bombası atan örgüt mensubu askerlerin, korku ve paniğe sevk ederek halkın meydanlara çıkmasını engellemeye çalıştığı kaydedildi.

İddianamede, milli iradeye sahip çıkmak üzere 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde toplanan halkın üzerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldığı, çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesine sebebiyet verildiği ifade edildi.

Örgüt mensubu askerlerin gerçekleştirmeye çalıştıkları askeri darbenin planlaması çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanı Kamil Başoğlu, Genelkurmay Başkanlığı Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Komutanı Korgeneral Uğur Tarçın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 4. Kolordu ve Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar, Eskişehir Muharip Hava Kuvvet ve Hava Füze Savunma Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver, Etimesgut Hava Lojistik Komutanı Korgeneral Atilla Gülan, İzmir Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargah ve Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Tuncay Polat, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın emir subayı Albay Binbaşı Yunus Can başta olmak üzere çok sayıda askeri birlik komutanını rehin aldıkları da iddianamede aktarıldı.

İddianamede, örgüt üyelerinin, rehin aldıkları bu kişilerden isimleri belirtilenleri darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapıldığı Ankara Akıncı 4. Ana Jet Hava Üssüne götürerek zorla alıkoydukları, Terörle Mücadele Dairesi (TEM) Başkanı Turgut Aslan'ın rehin alındıktan sonra silahla kafasından vurulduğu ve halen hastanede koma halinde tedavi gördüğü bildirildi.

TSK'nın resmi internet sitesi ve askerler tarafından işgal edilen TRT'de zorla yayınlattırılan bildiride ordunun yönetime el koyduğunun söylendiği anlatılan iddianamede, Türkiye'de sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinin açıklandığı hatırlatıldı.

"Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunuldu"

İddianamede, teşebbüs sırasında TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı, MİT yerleşkelerinin de aralarında bulunduğu birçok yere uçak ve helikopterlerin de kullanıldığı bombalı ve silahlı saldırılar yapıldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

"Cumhurbaşkanımıza yönelik suikast girişiminde bulunulmuş, Başbakanımızın aracının bulunduğu konvoya silahla ateş edilmiş, Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında bulunduğu birçok üst düzey askeri yetkili rehin alınmış, çok sayıda kamu kurumu silah zoruyla işgal edilmiş veya buna teşebbüs edilmiştir.

Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan boğaz köprüleri, teröristlerin idaresindeki tanklar marifetiyle ulaşıma kapatılmıştır. Teşebbüse toplam 8 bin 651 askeri personel karışmış, TSK'ya ait savaş uçakları dahil 35 uçak, 37 helikopter, 74 tanesi tank olmak üzere 246 zırhlı araç ve 4 bine yakın hafif silah kullanılmıştır. Örgüt mensupları, o esnada tatilde bulunan Cumhurbaşkanımızı öldürmek istemişlerdir. Cumhurbaşkanımız, ölümden sadece 15 dakika ile kurtulmuştur. Bu durum teröristlerin seçilmiş Cumhurbaşkanımızı etkisiz hale getirerek, yönetime el koyma iradelerinin en büyük delilidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halkın iradesinin tecelli ettiği, demokrasinin yansıması olan halkın temsilcilerinin bulunduğu Meclisimiz ilk kez bombalanmıştır. Bu bombalama, düşman devlet uçaklarından değil, kendi ordumuzun içerisinde yıllardır süregelen komplike ve gizli olarak yerleştirilen bir grup terörist tarafından yapılmıştır. Meclisimizin aldığı büyük zarar halihazırda görülebilmektedir."

İddianamede, Ankara'daki Polis Özel Harekat Merkezine yapılan saldırıda 50'ye yakın özel harekat polisinin şehit edildiği, burada görevli polislerin genelde Doğu ve Güneydoğu'da terörle mücadele eden özel yetişmiş memurlar olduğu vurgulandı.

"Türk milleti, demokratik değerlerini savunmuştur"

Teşebbüs gecesi, başta Ankara Emniyet Müdürlüğü olmak üzere emniyete ait birçok binanın, hava araçları ve tanklarla saldırılara maruz kaldığı ifade edilen iddianamede, o geceye ilişkin şunlar anlatıldı:

"Sayın Cumhurbaşkanımız, cep telefonu aracılığı ile televizyona bağlanabilmiş ve gerçekleştirdiği konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek, halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etmiştir. Çağrının ardından Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterileri bastırmak için askerlerce sivil halka hem yerden hem de havadan ateş açılmıştır. Türk milleti, elinde hiçbir silah olmadan sadece Türk bayraklarıyla toplara, tüfeklere, uçaklara karşı demokratik değerlerini savunmuştur. Tankların üzerine çıkmış, kurşunlara kendini siper etmiştir. Milletimiz o gece hangi siyasi partiden olursa olsun, hiçbir dünya görüşü ayrımı gözetmeksizin bir bütün halinde darbeye karşı direnmiştir."

Örgüt üyelerince cadde ve meydanlarda toplanan vatandaşlara karşı uzun namlulu silahlarla saldırıldığı, "kadın, çocuk, genç ve yaşlı" demeden silahsız ve savunmasız halkın üzerine rastgele ateş açıldığı ifade edilen iddianamede, ülke genelinde şüphelilerin terör saldırıları sonucu 246 kişinin şehit olduğu, 2 bin 186 kişinin yaralandığı anımsatıldı.

Şüphelilerin bu eylemlerinin 16 Temmuz itibarıyla da yurt genelinde birçok noktada devam ettiği belirtilen iddianamede, şüphelilerin bu eylemleriyle hain emellerini gerçekleştirmek amacıyla cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye yahut Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ettikleri bildirildi.

Darbe teşebbüsünde Akıncı Üssü, Jandarma Genel Komutanlığı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı ile Gölcük Donanma Üssü gibi alanların darbeciler tarafından üs olarak kullanıldığına işaret edilen iddianamede, şu tespitlere yer verildi:

"Darbecilerin, Yurtta Sulh Konseyi Başkanı imzası ile yayınladıkları direktiflerde her ile bir sıkıyönetim komutanı atadıkları, sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirmeler yaptıkları (askeri hakim-savcı), diğer atamalar başlığı altında kuvvet komutanlıklarına, Genelkurmay Başkanlığına ve diğer askeri alanlara atamalar yaptıkları, darbeyi gerçekleştirmeye çalışan kişilerin çeşitli askeri makamlara bu atamaları yaptıklarının duyurulduğu, Türkiye genelinde FETÖ/PDY Terör Örgütü'nün TSK içinde yapılanan kadrolarının mevcut hükümeti yıkmak ve devlet yönetimini ele geçirmek üzere Anayasa'yı ihlal ederek darbe teşebbüsünde bulundukları anlaşılmıştır."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Fatih Sultan Mehmet Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title