"Futbolda şike kumpası" davasında Serdal ve Hünkar Adalı ifade verdi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan 7'si tutuklu 107 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan 7'si tutuklu 107 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 7'si tutuklu 8 sanık katıldı.
Bazı sanıkların ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, bir kısım müştekiler ve avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, müşteki iş adamı ve Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Serdal Adalı'nın ifadesi alındı.
Adalı, yurt içi ve dışında müteahhitlik yaptığını, 2010 yılında Beşiktaş Spor Kulübü'nde Asbaşkan olduğunu belirterek, şike operasyonu ilk başladığında takımla birlikte Avusturya kampında bulunduğunu söyledi.
Kampın üçüncü veya dördüncü gününde bir telefon aldığını anlatan Adalı, "İfademi almak için çağırdılar. İstanbul'a ifade vermeye geldim ama dışarıyı ancak 6 ay sonra görebildim. Menajer Yusuf Turanlı'nın Bursa'ya gelişi Samsunsporlu bir oyuncuyla ilgilidir. Şike yapacak bir adam Bursa'da bir otelin lobisinde menajerle sohbet etmez. Hatta telefonda sadece ofisimi tarif etti diye benimle 6 ay yatan Ahmet Ateş diye biri de var. Sanıklar kendi hayal dünyalarıyla bir fezleke düzenlediler. Soderone benim atımdır. Kimseye de vermedim. Bana sorguda ikinci ve üçüncü şahıslar arasındaki görüşmeler soruldu. Orada da bununla ilgili bir şey bilmediğimi söyledim." dedi.
Hakkında hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilmesinin ardından ilk duruşmada önce tahliye edildiğini söyleyen Adalı, mahkeme başkanının "Gizli tanık Güneş ifadesinde, sizin tutuklanacağınızın önceden bilindiği yönünde şeyler söylemiş. Bu konuda bir bilginiz var mı?" sorusunda, "Bilmiyorum, ben de dosyadan okudum." şeklinde yanıt verdi.
Adalı, mahkeme başkanının, "Tahliyeniz için 50 bin dolar para verildiği iddiasıyla ilgili ne biliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Ben tutuklandığımda günde çantalı 2-3 avukat ziyaretime gelip bu işi çözebileceğini, cemaatin içinden geldikleri, cemaate olur vermeden cezaevinden çıkamayacağımı söylüyorlardı. Her gelenin kartını alıyor, avukatım geldiğinde ona veriyordum. Gelenlerin 3-5 tanesinin para talebi de oldu ben onları kovdum açıkçası. Ağabeyimin İhsan Kalkavan (firari sanık) ile görüşmesinden sonradan haberim oldu. İhsan Bey'i Beşiktaş'tan tanırım." diye konuştu.
"Bir fezleke hazırlayıp kendi kafalarından uydurdukları düşünceleri yazdılar"
Mahkeme Başkanı, "Şike soruşturmasının FETÖ'nün bir kumpası olduğu şeklinde bir kanaate vardınız mı?" sorusuna Adalı, "Vardım tabii ki. Bunlar bir fezleke hazırlayıp kendi kafalarından uydurdukları düşünceleri yazdılar. Düzmeceydi. Bu fezleke mahkeme de de karşımıza çıktı UEFA'da da. Zaten bin kişi otursanız bu kadar güzel organize edersiniz." şeklinde yanıt verdi.
Adalı, soru üzerine cezaevindeyken bir milletvekilinin kendisini ziyarete geldiğini ve "Bu cemaat ile iktidar arasındaki bir şey. Şikeyle alakası yok." dediğini, bu kişinin kim olduğunu hatırladığını, ziyaretine gelen başka bir milletvekilinin ise "Bunu Tayyip Erdoğan, helikopter ihalesinden çekilmem için yaptırdı, dersen cuma günü dışarıdasın." dediğini ancak kendisinin bunu yapmadığını söyledi.
Sanıklardan şikayetçi ve davacı olduğunu belirten Adalı, Adana Büyükşehir Belediyesinde bir dönem başkan vekilliği yapan Zihni Aldırmaz ile Cengiz Dinçer adlı kişilerin FETÖ ile alakaları olduğunu düşünmediğini ifade etti.
Adalı, başkanın "FETÖ'nün sizi hedef tahtasına oturtması için bir sebep var mıydı?" sorusunu, "Esas hedef Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'ydi. Bizi de yanına kenar süsü yaptılar. Ben bunların emniyet içinde bu kadar teşkilatlandığını cezaevinde öğrendim." diye yanıtladı.
Firari sanık İhsan Kalkavan'ın avukatının "Müvekkil Kalkavan ile tanışıklığınız nedir?" sorusu üzerine de Adalı, "İhsan Kalkavan'ı Beşiktaş'tan tanırım. Cezaevindeyken ağabeyime Kalkavan'a gitmesini ben söyledim diye hatırlıyorum. Zaten İhsan ağabeyin cemaatten olduğunu Türkiye'de bilmeyen yoktu." diye konuştu.
Hünkar Adalı, "tanık" sıfatıyla ifade verdi
Duruşmada, müşteki Adalı'nın ardından ağabeyi Hünkar Adalı'nın tanık sıfatıyla ifadesine başvuruldu.
Tanık Adalı, şike operasyonu sürecinde kardeşinin Beşiktaş Spor Kulübü'nde yönetici olduğunu anlatarak, "Serdal, Avusturya'da takımla beraber kamptaydı. Evveliyatında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının tutuklandığını medyadan duyduk. Serdal'ı da o zamanın emniyet müdürü arayıp ifade vermesi için gelmesini istemiş. Serdal, özel uçak tutup, Tayfur Havutçu ile geldi, havaalanından aldık emniyete götürdük. Giriş o giriş, bir daha da göremedik kendisini. Daha sonra kardeşim tutuklandı." ifadesini kullandı.
Kardeşinin tutuklanması üzerine evlerinin adeta taziye evine döndüğünü ifade eden tanık Adalı, "Hem Adana'dan hem İstanbul'dan eş, dost, akraba geliyordu evimize. 'Geçmiş olsun' demeye gelen de vardı, 'Ne yapabiliriz, bir yardımımız olur mu?' diyen de. Bu şekilde başladı hikaye. Eş, dost, hukukçularımızla bir şeyler yapabilir miyiz diye ciddi toplantılar yaptık. Hukukçularımız, bunun bir hukuk davası olmadığını, böyle bir dava olamayacağını ilk günden beri söylüyorlardı. 'Gelen gidene de lütfen fazla yüz vermeyin, bu dönemde size sahtekarlar da gelecek' diyorlardı. İyi ki uyarmışlar yoksa ben önüme gelene sarılacaktım kardeşimi kurtarsın diye. Önüme gelen her fırsatı da değerlendirmeye çalıştım açıkçası." dedi.
Adalı, Adana'dan bir arkadaşının vasıtasıyla, FETÖ ile ilişkisi bulunan birileriyle tanıştığını dile getirerek, şunları anlattı:
"Kendilerini evde ağırladım. İçlerinde Barış denen biri o dönemki adıyla cemaat denilen yapıdan olduğunu, kardeşimin bu konuda herhangi bir suçu olduğuna kendisinin de inanmadığını, Gaziantep'te bu bölgenin en sayılı abilerinden birinin olduğundan bahsetti. O abinin haksız yere tutukluluk söz konusu olursa tutuklayan arkadaşları dahi azarlayacağını filan söyledi. Barış, birkaç kez geldi, gitti. Her defasında kendi içimizde bu da mı onlardan bu da mı sahtekar bir tip diye düşündük. O günlerin içinde yüksek bir muhakeme gücümüz yoktu. Ne olur ne olmaz, bu adamın FETÖ ile içli dışlı bir hali varsa faydası olur diye irtibatı koparmadım. Onlar bana salı günleri abilerin toplantı yaptığını, bu toplantı sonucunda mahkemeye talimat gittiğini, kimin serbest kalıp kimin ne ceza alacağının bu toplantıların sonucunda belli olduğunu söylüyordu. Barış beni her salı arıyordu. Netice nedir ne değildir diye umutla bekliyordum. Bana, 'Abi her şey iyi olacak' diyordu."
"Ankara'da parayı Barış almıştır diye tahmin ediyorum"
Barış adlı kişinin bir gün kendisine "Abi sizin de yardımınız olur belki, Ankara'da birkaç okul var harabe halde." dediğini aktaran tanık Adalı, şöyle devam etti:
"Bu konuyu avukatımız Ömer Bey (Durak) ile değerlendirdik. 50 bin dolar civarında bir paraya tekabül ediyordu. Çıkardık bu arkadaşa verdik parayı. Ömer Bey Ankara'ya götürdü parayı diye biliyorum. Ondan sonra da kısa süre sonra bu Barış denen arkadaşın tutuklandığını öğrendik. Barış ile olan ilişkim bundan ibaret. Para trafiğimiz bir kez oldu. İşin ciddiyetini öğrenmek için yapılacak işleri listeleyin inşaatçıyız olmazsa yaparız dedik. 'Bizim ekipler var, siz parayı verin yeter' dediler. Ankara'da parayı Barış almıştır diye tahmin ediyorum."
Tanık Adalı, firari sanık İhsan Kalkavan ile ilişkisinin sorulması üzerine, "Serdal bana hapisten haber yolladı. İhsan Kalkavan Beşiktaş'ın eski bir üyesidir. Devamlı biliriz ki o zamanın Fetullah Gülen ile arası çok iyidir. Anlatırdı 'Miami'ye gittim görüştüm' falan derdi. Serdal, 'Bir gitsin İhsan ağabeyle de görüşsün' diye haber yolladı. Ben de telefon açıp Kalkavan'dan randevu aldım. Ofisinde beni kabul etti. Kendisine, 'Ya abi herkes aynı adresi gösteriyor, siz de bir camiasınız, bir abi olun bu çocuk boşu boşuna yatıyor. Bize bir el verin. Yapabileceğiniz varsa bir görüşün' dedim. Kardeşimi bu pislikten kurtarması için gittim açıkçası. O da bana, 'Bizim bu işlerle alakamız yok, kardeşin eğer suçsuzsa adalet bir gün yerini bulacaktır. Benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok' deyip beni yolladı. Aynı haberi ben de avukatımız Ömer Bey vasıtasıyla Serdal'a yolladım." şeklinde konuştu.
Tanık Adalı, kardeşinin serbest bırakılması için eski Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'dan bir yardım istemediğini, Aldırmaz'ın da FETÖ yapılanmasında üst seviyede biri olduğunu düşünmediğini söyledi.
Mahkeme Başkanının "Barış adlı kişinin bu parayı FETÖ için mi aldığını yoksa dolandırıcı mı olduğunu düşünüyorsunuz? Sonuçta bu paradan sonra kardeşiniz tahliye olmamış?" diye sorması üzerine Adalı, şunları kaydetti:
"Kimin dolandırıcı, kimin sahtekar olduğunu o günler içerisinde tespit etmenin imkanı yok. Barış bana çok samimi geldi. Parayı kendisi için almadı. Dolandırıcılık da yapmış olabilir, ben şahsen Barış'ın cemaat üyesi olduğuna kanaat getirdim. Öyle insanlardan bahsediyordu ki bu adam boş değil diye düşünüyorsunuz. Lanet olsun, sahtekarsa da başımızın gözümüzün sadakası olsun dedik, verdik gitti. Bana, Barış haricinde 'FETÖ'cüyüm ben bu işi yaparım' diye başka kimse gelmedi. Allah'tan Ömer gibi bir avukatımız vardı da bizi çarptırmadı. Yoksa kim 'ben kardeşini çıkaracağım' dese para verirdim."
Duruşmaya yarın devam edilecek.