Gastrit ile Yaşıyoruz
TOBB ETÜ Hastanesi'nden gastroenteroloji uzmanı Doç. Dr. Cem Cengiz, genel olarak tekrarlayan (kronik) ve uzun süre devam eden gastrit türünün görüldüğünü söyledi.
Mide iç yüzeyinin tahrişi olarak tanımlanan gastrit, tedavi edilmezse daha büyük rahatsızlıklara yol açabiliyor.
Bu durumun en sık nedeninin helicobacter pylori adlı bakteri olduğunu belirten Doç. Dr. Cengiz, "Ülke genelinde, yaşanılan bölgeye göre değişmekle birlikte bu oran yüzde 80'lere varabiliyor" dedi. Helicobacter pylori'nin sıklıkla; çocukluk, okul çağlarında kalabalık ve hijyen şartlarının yetersiz olduğu ortamlarda ağız yoluyla vücuda alındığını vurgulayan Doç. Dr. Cengiz, "Toplumumuzda yaygın olarak bulunduğu için kaçınmak kolay değildir. Aslında, helicobacter pylori mikrobunu alan kişilerin çoğunda herhangi bir yakınma görülmez ve bununla beraber yaşarlar" diye konuştu. Doç. Dr. Cengiz, tedavi edilmediğinde önemli şikayetlere yol açabilen gastrit ve mide rahatsızlıkları hakkında dikkate alınması gerekenleri anlattı.
ÜLSER VE TÜMÖR RİSKİ
Helicobacter pylori, kişinin midesinin asit salgısı, koruyucu fonksiyonları ve bağışıklık sisteminin özelliğine göre değişen şiddette kronik gastrite ve hatta ülser veya çeşitli mide tümörlerine yol açabilir. Ayrıca, bazı helicobacter pylori alt türleri diğerlerine göre daha zarar vericidir. Böylelikle, daha şiddetli gastrit ve mide veya on iki parmak bağırsağında ülsere neden olabilir. Bazen Helicobacter olmadan, vücudun bağışıklık sistemi yanlış bir uyarı sonucu kendi mide dokusuna karşı geliştirdiği bazı maddeler nedeniyle de kronik gastrite neden olabilir. Diğer bir kronik gastrit nedeni ise safra kesesi veya bazı mide ameliyatları sonrası mideye kaçan safranın neden olduğu bir çeşit kimyasal gastrittir. Kronik gastriti olanlarda daha sık olmak üzere, aspirin ve diğer romatizmal-ağrı kesici ilaçların kullanılması da ülser veya akut (yani ani ve geçici) veya kronik eroziv gastrite yol açabilir. Sigara, kahve, alkol, asitli içecekler ve stres midenin koruyucu fonksiyonlarını zayıflatarak ve asit salgısını artırarak gastrit ve ülser riskini artırırlar.
BİYOPSİ İLE TEŞHİS
Kronik gastriti olan kişiler mide yanması, ağrısı, gaz, şişkinlik, bulantı, iştahsızlık ve ağız kokusu yaşayabilirler. Son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan vitamin B12 eksikliği de kronik gastritin bir habercisi olabilir. Bu durumlarda, doğru tanı ve tedavi için bir gastroenteroloji uzmanına başvurmanız gereklidir. Endoskopi ve mideden alınacak ufak bir biyopsi ile hastalığın tanısı, şiddeti ve tedavisi mümkün olacaktır. Helicobacter tespit edildiği durumda, bu mikrobu öldürmek ve bu önemli risk faktöründen kurtulmak için antibiyotikli tedavi başlanacaktır.
ASİT FAZLALIĞI VE İLAÇLAR…
Ülser, sıklıkla on iki parmak bağırsağı ve midede görülmekle beraber mukoza denilen ve sindirim kanalının iç yüzeyini örten dokuda görülen açık yaralar olarak tanımlanabilir. On iki parmak bağırsağında mideden 4 kat fazla görülür. Helicobacter pylori, kişinin midesindeki asit salgısı fazlalığı ve aspirin, ağrı kesici romatizmal ilaçlar ve kortizonlu ilaçlar en sık ülser nedenidir. Ayrıca, ciddi yanıklar, ağır travmalar ve büyük ameliyatlar da ülsere yol açan diğer faktörlerdir. Midenin koruyucu fonksiyonları zayıf olan kişilerde ülser daha sık görülür. Yemek sırasında veya yemeklerden 2-3 saat sonra olan, uzun süre devam eden ve bazen sırta vuran, geceleri uyandıran veya uyutmayan üst karın ağrısı, kazınma; mide veya on iki parmak bağırsağı ülserinin tipik semptomudur. Bazı hastalar ağrı yönünden asit giderici haplardan kısmen de olsa fayda görebilir. Ancak, ülser yakınmaları kişiden kişiye farklılık gösterir ve özellikle yaşlılarda daha sık olmak üzere ağrısız fakat kanamalı ülser gibi komplikasyonlarla başvuran hastalar da görülmektedir. İyi huylu ülserler 2 hafta içinde kendiliğinden iyileşebilir. Ancak tekrar da edebilir.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Ülser derince bir yara olması nedeniyle en korkulan komplikasyonları; kanama, delinme ve çevre dokularda tahribattır. Ayrıca, özellikle mideden on iki parmak bağırsağına açılan pilor kanalında ve on iki parmak bağırsağının ilk kısmındaki ülserler kanalda daralmaya neden olarak sürekli kusmalara yol açabilir. Mide veya on iki parmak bağırsağı ülserlerinden kanama olduğunda kahve telvesi şeklinde kusma ve zift gibi ve hatta ciddi kanamalarda vişne çürüğü renginde dışkılama görülebileceği unutulmamalıdır. Bunlar olmadan da hastalar bulantı, solukluk, halsizlik, baş dönmesi ve baygınlık hali nedeniyle ülser kanaması şüphesi ile acil olarak bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
On iki parmak bağısağı ülserleri genellikle iyi huyludur, ancak mide ülserlerinde kanser riski vardır. Helicobacter pylori mide ülserlerinin en az yüzde 60'ından ve on iki parmak bağırsağı ülserlerinin yüzde 90'ından sorumludur. Ayrıca, Helicobacter varlığı mide ülserinde kanser riskini 3-6 kat artırmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı bu riski daha da yükseltir. Bu nedenle, az veya çok olduğuna bakılmaksızın mide yakınması çeken kişilerin fazla vakit kaybetmeden doğru tanı ve tedavi için bir gastroenteroloji uzmanına başvurmaları önemlidir.
REFLÜ
Gastroözofajiyal reflü, midenin asitli içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır. Günümüzde sık görülen bir sağlık problemidir. Normalde, yemek borusunun alt ucunda mide ile birleştiği yerdeki adaleler ve bu bileşkeyi dışarıdan saran diyafram adalesi sayesinde mide içeriğinin yemek borusuna kaçması engellenir. Ancak, bu bölgede gevşeme olması, asit reflüsüne yol açar. Bunun sonucunda ekşime, göğüste yanma, kaynama, ağza acı su veya yenilen gıdaların gelmesi, göğüs ağrısı, boğazda yanma ve kuru öksürük gibi yakınmalar görülebilir. Bu nedenle yakınmalar kalp, göğüs ve boğaz hastalıkları ile karıştırılabilir. Asid reflüsü kronik olarak tekrar ettiği zaman yemek borusunun mideyle birleştiği aşağı kısmında değişik derecelerde ülserler oluşabilir ve hasta yeme veya içme sırasında ağrı duyabilir. Hastaya yaratığı bu rahatsızlıkların ötesinde, sigara içenlerde daha sık olmak üzere, asit reflüsü yemek borusun mide ile birleştiği yerde sonu kansere varabilen bir takım hücresel değişikliklere yol açabilir. Bu nedenle, asit giderici ilaçlara rağmen tekrarlayan yakınmalara önem vererek endoskopi için gastroenteroloji bölümüne başvurmak uygun olur. Asid reflüsünü kolaylaştıran faktörler olarak şişmanlık, bazı yiyecek ve içecekler, mide fıtığı, akşam geç yemek yeme sayılabilir. Asit giderici ilaçlarla beraber kilo vermek, sigara, alkol ve kahveden uzak kalmak ve diğer bazı diyet ve yaşam değişikliklerine uymak reflüyü engelleyebilir. Ancak, bu önlemlere rağmen devam eden veya tekrarlayan ve sürekli ilaç kullanımını gerektiren durumlarda ameliyat bir tedavi seçeneğidir. Özel bir ameliyat yöntemi ile gevşek olan yemek borusu ile midenin bileşke yeri sıkılaştırılır ve varsa mide fıtığı tamir edilir.