Haberler

GAÜN'de Suriye çalıştayı

Güncelleme:
Abone Ol

Somut Olmayan Kültürel Miras Bağlamında Suriyeli Türkmen Göçmenlerin Dil ve Kültürleri Çalıştayı açılış töreninde konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, "Geleceğe ışık tutacak aynı zamanda da iz bırakacak bir programın arifesindeyiz" dedi.

Somut Olmayan Kültürel Miras Bağlamında Suriyeli Türkmen Göçmenlerin Dil ve Kültürleri Çalıştayı açılış töreninde konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, "Geleceğe ışık tutacak aynı zamanda da iz bırakacak bir programın arifesindeyiz" dedi.

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen çalıştayda Rektör Prof. Dr. Gür, doğuyla batı arasında medeniyetlerin el değiştiğini ve bu medeniyet değişimi içerisinde sürekli hırpalanan yok edilen ve korunması gerektiği halde korunamayan miraslarımızın oluğunu vurguladı.

Prof. Dr. Gür konuşmasına şöyle devam etti, "Bağdat tarih boyunca bir medeniyet şehridir ve aynı zamanda harika bir antik şehirdir. Bağdat'tan ne kaldı, Afganistan'dan ne kaldı. Yanı başımızda Suriye, Palmira'dan ne kaldı. Bir taraftan yerinde yok oldular veya medeniyetle göçü içerisinde yerinden koparılıp başka bir yere aitmiş gibi orada sergilendi, adı koruma oldu. Yerinde olmadıktan sonra ne anlamı var. O yüzden Türkiye ve Türkler tarih boyunca bulundukları coğrafyalarda her zaman tarihi miraslara saygı duymuşlar. Hatta sadece somut miraslara değil soyut olmayan miraslara da sahip çıkmışlar. Çünkü yönetimsel anlayışta gidilen yerde yerel hükümetler ve yerel yöneticiler tarafından yönetim yapılıp ve oranın diline, kültürüne dokunulmaz" dedi.

"Var olanı koruma çabasındayız"

Suriye Türkmenlerinin bugün var olmadığını belirten Prof. Dr. Gür, "Bu coğrafyada Türkmenler zaten tarih boyunca vardı. Bugün sonradan Türkiye'nin gelecek vizyonu açısından stratejik olarak oluşturduğu bir algı değildir. Biz var olanı koruma çabasındayız. Bu konuda özellikle Suriye bölgesindeki Türkmenlerimizin normal nüfus popülasyonu içerisinde varlıkları az gibi görülebilir ama tarih boyunca korunması gereken Türkiye içerisinde de Suriye bölgesinde mutlak bir değerleri vardır. Bunları hep birlikte koruyacağız" ifadelerini kullandı.

"Davet bin yıl önce yapılmış"

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin ise Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lugati't-Türk'ün girişinden bir paragrafı katılımcılarla paylaşarak şunları söyledi, "Bin yıl önce Kaşgarlı Mahmut bugün de dahil olmak üzere tarihin her döneminde yaşadığımız bu olayları yazmış ve Türklerin üzerine düşen vazifeyi de söylemiş hatta davet etmiş. Etnik yapıları ne olursa olsun ister Balkanlardan, Irak'tan, Suriye'den ister Kafkasya'dan gelsin davet bin yıl önce yapılmış. Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır".

"17 mirasımız yer alıyor"

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz ise UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras'ın Korunması Sözleşmesinde şu ana kadar 178 devletin taraf olduğunu belirtti. Oğuz, 178 devletten 122'sinin 508 mirasının uluslararası listelere kaydedildiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı, "Bu listelerde Türkiye olarak 17 mirasımız yer alıyor. Bu alanda ilk 5 ülkeden biriyiz. Konu özelinde bunu değerlendirdiğimizde UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras'ın Korunması Sözleşmesi kabul eden ülke açısından çok önemli bir hususu amir. Sözleşmeye taraf olan kendi toprağı üzerindeki topluluk, grup ve bireylerin kültürlerini koruyup gelecek kuşaklara aktarmasına destek olacağım diye taahhütte bulunuyor. Bu taahhütte bulunan 178 devletten biri Türkiye'dir diğeri de Suriye'dir. Dolayısıyla uluslararası topluma bir taahhütte bulunuyorsak o taahhüdün karşılığını yerine getirmemiz lazım".

"Akademi dünyası da elini taşın altına koymalı"

2011'de Suriye'de çıkan iç savaş yüzünden çok derin acılar yaşandığını kaydeden Çalıştay Düzenleme Kurulu Başkanı ve GAÜN Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Arslan Erol, "Yanı başımızda bir devlet dağılma sürecine girdi. 22 milyonluk Suriye halkının yarıdan fazlası can güvenliği olmadığı gerekçesiyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Mallarını, hatıralarını kültürel birikimlerini geride bırakan insanların büyük bir çoğunluğu Türkiye başta olmak üzere Lübnan, Ürdün gibi ülkelere sığınmış yeni hayatlar kurmaya çalışıyor. Bu süreçte dünya literatüründe Suriye Göçmen Krizi olarak yer aldı" ifadelerine yer verdi.

Suriye Göçmen Krizi'nin çok boyutlu bir süreç olduğunu, bu çok boyutlu sürecin doğru anlaşılması çözümler üretilmesi noktasında akademi dünyasının da elini taşın altına koyması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Arslan Erol, "Suriye Göçmen Krizi bütün dünyayı etkilemiş olmakla birlikte Türkiye'yi derinden sarstı. Krizin oluşturduğu ekonomik ve politik problemler bir ölçüde çözülmüş olsa da Eylül 2019 verilerine göre 3 milyon 666 bin kayıtlı Suriyeli göçmenin sosyal entegrasyonuyla ilgili uzun ve meşakkatli bir süreç hala önümüzde duruyor. Bu bağlamda da biz sosyal bilimcilere önemli görevler düşüyor" şeklinde konuştu.

"Suriye'nin geleceğini GAÜN çiziyor"

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Dr. Muhammed Vecih Cuma da, "Gaziantep Üniversitesi bizim için çok önemli. Özellikle son atılan adımla Gaziantep Üniversitesi bünyesinde Suriye de açılacak olan 3 fakülte ile Suriye'nin geleceğini Gaziantep Üniversitesi çiziyor" ifadelerini kullandı.

Dr. Cuma, Somut Olmayan Kültürel Miras Bağlamında Suriyeli Türkmen Göçmenlerin Dil ve Kültürlerin çok önemli, değerli, hassas ve gündem bir konu olduğunu söyleyerek konuşmasının devamında, "Bu çalıştay özümüze, tarihimize bir mesaj olacak ama şu andaki günlerimizi de yaşamak için ve gelecek için bir kapı açmak amacıyla bizim için çok faydalı olacaktır. Bu çalıştayda temenni ettiğimiz şey Suriye Türkmen Meclisi olarak kurumsal bir şekilde çalışmak ve geleceğin alt yapısını hazırlamak. Sizin sayenizde ve yardımınızla bir kurul, kurum veya bir şekilde Suriye'nin somut olmayan kültürel mirasının envanterini, belgelendirmesini yapalım ama beraber yapalım. Suriye Türkmen'i olarak buna büyük ihtiyacımız var" diye konuştu.

Açılış konuşmaları sonrasında 'Ağız Araştırmaları' konulu panelin başkanlığını Prof. Dr. Gürer Gülsevin yaptı. Panelde, Prof. Dr. Leyla Karahan, "Suriye Türkmen Türkçesinin Anadolu Ağızları İçerisinde Değerlendirilip Değerlendirilmemesi Meselesi", Prof. Dr. Faruk Yıldırım, "Suriye Bayırbucak Türkmen Ağzının Belirgin Özellikleri", Prof. Dr. Hülya Arslan Erol, "Suriye Türkmen Türkçesi Ağızlarının Tespiti Üzerine", Doç. Dr. Özgür kasım Aydemir, "Suriye ve Anadolu Ağızları Arasındaki Lübnan Türk Ağızlarının Yeri ve Özellikleri", Doç. Dr. Serdar Yavuz, "Adıyaman İli ve Yöresi Ağız Çalışmalarının İçerik Bakımından Değerlendirilmesi" ve Prof. Dr. Jale Öztürk, "Sahaya Çıkmadan Karşılaşılan Problemler ve Çözümleri" üzerine sunum yaptılar.

İkinci oturumda ise "Somut Olmayan Kültürel Miras" konulu panelin başkanlığını Prof. Dr. Hülya Arslan Erol yaptı. Panelde, Prof. Dr. Öcal Oğuz, "Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi", Prof. Dr. Metin Ekici, "Somut Olmayan Kültürel Miras envanterleri ve Uygulama Örnekleri", Prof. Dr. Muhtar Kutlu, "Somut Olmayan Kültürel Miras ve Eğitim", Prof. Dr. Mehmet Erol, "Suriye Türklerinin Somut Olmayan Kültürel Mirasları Üzerine" ve Doç. Dr. Adem Koç, "Somut Olmayan Kültürel Miras Çalışmaları Bağlamında Eskişehir Örneği" üzerine sunum yaptı. - GAZİANTEP

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Türkiye Suriye Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title