Gaziosmanpaşa'da Çocuk Cinayeti: Sivil Toplum Kuruluşlarından Ortak Basın Toplantısı
GAZİOSMANPAŞA'da 15 yaşındaki Abdullatif Davvara'nın silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından çeşitli sivil toplum kuruluşları bir basın toplantısı düzenleyerek, çocuk cinayetlerine dikkat çekti. Toplantıda, toplumda artan çocuklara yönelik şiddet olaylarının sosyal huzuru tehdit ettiği vurgulandı.
GAZİOSMANPAŞA'da 21 Eylül'de 15 yaşındaki tekstil işçisi Abdullatif Davvara parkta oturduğu sırada, kimliği belirsiz 2 kişi tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Yaşanan olay sonrasında; Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Yeryüzü Çocukları Derneği, Yeryüzü Avukatlar Derneği, Mülteci Dernekler Federasyonu ve İHH İnsani Yardım Vakfı öncülüğünde çeşitli sivil toplum kuruluşları bir basın toplantısı düzenleyerek, çocuk cinayetlerine dikkat çekti.
Düzenlenen basın toplantısına Yeryüzü Çocukları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Betül Zağlı Topal, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Abdullah Resul Demir, Yeryüzü Avukatlar Derneği Başkanı Av. Enes Kafadar, Mülteci Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri Davut Erdem Şaraldı, İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Av. Uğur Yıldırım katıldı. Basın toplantısına 6 Şubat 2023 depremlerinde annesini ve kardeşini kaybeden Abdullatif'in de canice bir cinayete kurban gittiği vurgulandı. Toplantıda, toplumda giderek artan çocuklara yönelik şiddet olaylarının sosyal huzur ve güvenliği tehdit ettiği ifade edildi.
'DİN, DİL, IRK FARK ETMEKSİZİN'
Açılış konuşmasını yapan Yeryüzü Çocukları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi avukat Betül Zağlı Topal "Milliyet, din, dil, ırk fark etmeksizin tüm çocukları korumak ve gözetmek toplumun asli sorumluluğudur. Narin, Sıla, Gina, Ahmed, Abdullatif ve şiddete, istismara kurban gitmiş tüm çocuklarımız adına adaletin sağlanmasını, sokakların güvenilir hale getirilmesini talep ediyoruz. Ahlaki yozlaşmanın, kötülüğün, ötekileştirmenin çocuklarımıza yönelmesini toplumun çöküşünün çığlığı olarak görüyoruz. Sosyal medyada ve çeşitli kitle iletişim mecralarında toplumsal ayrımcılığa yönelik ifadeler kullananların da çocuklara karşı işlenen suçların fitilini ateşlediklerini biliyoruz. Adaleti sağlayacak mercilerden beklentimiz, toplum içinde öfke ve ayrımcılık tohumları ekenlere de caydırıcı yaptırımların uygulanmasıdır" dedi.
'ŞİDDETİN DERHAL SON BULMASI GEREKİYOR'
Açılış konuşmasından sonra söz alan Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı avukat Abdullah Resul Demir ise "Kamu barışına karşı suçlar arasında yer alan TCK m.216 kapsamına giren ve bugüne kadar defalarca açıkça işlenen bu eylemler bugün toplumda yabancılara karşı işlenen suçların cezasız kalacağı algısını oluşturmuştur. Toplumun dezavantajlı gruplarına yönelen bu şiddetin derhal ve kesin bir şekilde durdurulması gerekmektedir. Yargının ve İdarecilerin yaşanan bunca olay karşısında sessiz kalmış olması kötülerin seslerini daha gür çıkarmasını sağlamıştır" diye konuştu.
'ADLİ DENGE KURULMALI'
Söz alan, Yeryüzü Avukatlar Derneği Başkanı avukat Enes Kafadar da düzeni ve güvenliğin korunması gerektiğini söyleyerek "Bilindiği üzere infaz hukukunun en önemli amacı, suçluların topluma kazandırılması ve ıslahıdır ancak suçluların topluma kazandırılmasına yönelik düzenlemeler hiçbir şekilde cezaların caydırıcılığını ortadan kaldırmamalıdır. Her vaka açısından ayrı ayrı değerlendirmesi ve incelenmesi gerekse de, şunu söyleyebiliriz bugün Türkiye'de 5 yıldan az hapis cezasına çarptırılan suçluların, hapis cezası infaz edilmemektedir. Netice itibariyle kamu düzeni ve güvenliği korunması amacıyla suçluların topluma geri kazandırılması yönündeki ilkeyle cezaların caydırıcılığı arasında adil bir denge kurulması gerekir" ifadelerinde bulundu.
'ADET HALİNE GELDİ'
Son olarak söz alan İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi avukat Uğur Yıldırım ise "Meslektaşlarımın ifade ettiği gibi Türkiye'deki infaz ve adalet sisteminden kaynaklanan, kanuni karşılığı olmasına rağmen uygulanmayan ceza hukuku veya düzgün yürütülmeyen soruşturmalar ve diğer koşullar nedeniyle, maalesef yapanın yanına kar kaldığı bir sistem. Özellikle mağdurları dinlediğimiz zaman vandallar olarak diyebileceğimiz, toplumda suça meyilli insanların, en fazla yabancıları, göçmenleri hedef aldığını görüyoruz. Onlar toplumun en zayıf kesimi, zalimliklerini, zulümlerini suç işlemelerine sesini çıkartamayacak çocuklara yönlendirmeyi bir adet haline getirdiler" dedi.