Geleneksel İGİAD İftar Programı iş Dünyası'nı Biraraya Getirdi
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlâkı Derneği geleneksel olarak düzenlediği iftar programını, 13 Haziran 2016 tarihinde Esenler Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdi.
İş, akademi ve basın dünyasından çok sayıda davetli katıldığı iftar programı sıcak ve renkli görüntülere sahne oldu.
Nuruosmaniye İmam Hatibi Fatih Kaya'nın Kuran tilaveti ile program başladı.
İGİAD Gençlik Kurulu Başkanı Nurullah Mahmut Dündar'a akabinde İMH Genel Başkanı Mehmet Güney selamlama konuşmalarını yapmaz üzere kürsüye davet edildi.
Selamlama Konuşmalarının ardından İGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan konuşmalarını yapmaz üzere kürsüye davet edildi.
Ayhan Karahan davetlilere hitaben yaptığı konuşmasında, Ramazan ayının güzelliklerine ve gündeme ilişkin birçok konuya temas etti. Karahan, şunları söyledi:
"Geriye dönüp baktığımızda iftarlarımızda İslam Coğrafyasında yaşanan sıkıntılardan bahsediyoruz; üzüntülerimizi paylaşıyoruz, bu yılda değişen bir şey yok, sıkıntılarımız durmadan katlanıyor; kayıplarımız bir çığ gibi büyüyor.
Türkiye'yi son 35 yıldır meşgul etmek, kaynaklarını kurutmak, küçültmek için kullanılan terör; son 1 yıl içinde iktidar boşluğundan da istifade edilerek harekete geçirildi. Ramazan-ı Şerif ayının ilk günlerinde dahi bomba yüklü araçla saldırı düzenleyen terör örgütü, bir kez daha çirkin, acımasız, vahşi yüzünü göstermiştir.
Ülkemizin istikbalini, istiklalini, bütünlüğünü hedef alan bu tür terör saldırıları milletimizin sarsılmaz iman dolu göğsünde asla gedik açamayacaktır. Milletimizi asla korkutamayacak, yılgınlığa düşüremeyecek, boyun eğdiremeyecek, diz çöktüremeyecektir.
Milletimizin bağrından çıkan güvenlik güçlerimiz gövdesini siper ederek durduracaktır bu hayâsızca terör saldırılarını ve bir daha bu alçakları yurdumuza uğratmayacaktır." dedi.
Ülkemizde cereyan eden güncel konulara dikkat çeken Karahan;" Türkiye'de iş ahlakında hassasiyet açısından son 5 yılda zafiyet görülmektedir. İGİAD'ın 2008 ve 2013 yıllarında yaptırdığı İş Ahlakı Raporu'nda işletmelerde iş ahlakının oluşmasında önemli görülen kaynaklarda dini inanç 6. Sıradan 10. Sıraya; işletmelerde iş ahlakının oluşmasında etkili faktörlerde dini inanç 8. Sıradan 12. Sıraya gerilemiştir.
Muhafazakâr iktidar döneminde işletmelerde iş ahlakının oluşmasında dini inancın etkisini azaltmasının nedenleri üzerinde durulmalıdır.
İş ahlakı bakımından günümüzde helal-haram hassasiyeti zayıflamıştır. Oysaki helal peşinde koşmak farz üstüne farzdır.
Günümüzde kazancın niteliğinden çok miktarının esas alındığı bir zamanda yaşıyoruz. Helal kazanç esas olmakla birlikte sarfı da helal yolda olmalıdır.
Türkiye'de günümüzde dindarlar yaşam tarzı itibariyle sekülerleşiyor, dünya ve ahiret ayrımı yapıyor; gerekçesini de kendi anlayışına göre uyarlıyor. Türkiye'de endişe edilen dindarlık artmıyor aksine dindarlar dünyevileşiyor.
Türkiye'de dindarlar dünyevileşmeyi yeni bir yaşam biçimi ve din anlayışı olarak değerlendiriyor, bu din anlayışını kendine meşru görüyor. Bizi bekleyen en büyük tehlike dünyevileşmedir. Bize düşen piyasaya göre davranmak değil piyasayı kendi ilkelerimize göre dönüştürmektir. Türkiye'de dindarlar; yeni nesli din üzerine yetiştirirken içini ahlakla dolduramazsa dindar nesil yetiştirmiş olmaz. Dinin içinde ahlak; ahlakın içinde din yoksa ikisi de tek başına kalıcı olmayacaktır.
Dini üç kelimeyle tarif edin dendiğinde diyeceğimiz; Samimiyet, Doğruluk ve İyilik. Bir kişide bulunması gereken iş ahlakı vasıflarının başında samimiyet, doğruluk, iyilik gelir. Bir insanın gece teheccüd namazı kılması, nafile oruç tutmasından ziyade o kişinin yalan söylememesi, sözünde durması, dürüstlüğü bizi ilgilendirmelidir.
Bizim için ahlaki olmayan bir iş meşru değildir. Bir işin ahlaki olup olmadığının cevabı öncelikle kişinin kendi vicdanıdır. Çok zengin olmak için değil insanlara daha faydalı olmak için çalışmalıyız. "insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır"
Helal yoldan elde etmiş olduğumuz kazancımızın sarfını salih amele dönüştürmeliyiz. Kurtuluşumuz imanda, salih amelde ve hakkı tavsiye etmektedir. Kişinin ister işveren ister işgören olsun işinin hakkını vererek yapması işinin emeğinin hayrıdır.
Bir ürünün elde edilmesinde o ürüne emek verenlerin hakkının ödenmiş olması ürünün organik, sağlığa uygun ve garanti sertifikalarına sahip olması kadar önemlidir. İş ahlakı bakımından ister işveren ister işgören açısından olsun iş;işveren-işgören ilişkisi ahireti kazanma bakımından birbirilerinin imtihanıdır. Birbirleriyle olan ilişki düzeni ahireti kazanma veya kaybetmede belirleyici olacaktır.
İşveren işgörenin hakkını "helal kazancın adil paylaşımı" çerçevesinde verecek, işgörene emanet olarak davranacak; iş görende işinin hakkını verecek, işini emanet olarak görecektir." dedi.