"Geleneksel tıp uygulamaları modern tıpa ışık tutuyor"
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon-Ağrı (Algoloji) Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, akupunktur, ozon ve hacamat gibi geleneksel tıp uygulamalarının, modern tıpla birlikte uygulandığı zaman hastalara çok büyük şifa verdiğini söyledi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon- Ağrı (Algoloji) Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, akupunktur, ozon ve hacamat gibi geleneksel tıp uygulamalarının, modern tıpla birlikte uygulandığı zaman hastalara çok büyük şifa verdiğini söyledi.
Geleneksel tıp uygulamaları olarak adlandırılan akupunktur, ozon ve hacamat tedavileri, modern tıp ile birlikte uygulandığı zaman hastaların şifa bulması hızlanıyor. Binlerce yıllık bir tedavi yöntemi olan hacamat, kireçlenme, bel tutulması, baş ağrısı, eklem ağrısı, boyun ve bel fıtığına bağlı ağrılar ve benzeri ağrılara sahip olan hastaların hızlı bir şekilde şifa bulmasını sağlıyor. Hacamat ile tedavi olan hastalar aynı zamanda, doğal yollarla ilaçların yan etkisine maruz kalmaktan da kurtuluyor.
Özel Medova Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon-Ağrı (Algoloji) Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları hakkında bilgi verdi. Ağrıyla gelen hastalarda, öncelikle ağrının kaynağını tespit edip hem kaynağına dönük tedavi yapmak hem de hastanın ağrı duyusunu ortadan kaldırmak için yaptıkları bir çok işlem olduğunu belirten Prof. Dr. Uğur, "Bunlarla ilgili önce hastanın muayenesi ve görüntüleme yöntemleri, laboratuvar yöntemleriyle hastanın önce bir ağrı kaynağı, nedeni ortaya konmakta daha sonra hastanın ağrıyla ilgili sebebine dönük tedavi başlatmaktayız. Bunun içinde ağrı algoroji ünitemizde lokal olarak uygulanabilmekte. Bazen hastalara ilaç tedavisi verdiğimizde yetersiz geldiği durumlarda hastalara o bölgeye özellikle ilacı yoğunlaştırmamak amacıyla uyguladığımız lokal uygulamalar, sinir blokları bu amaçla uygulanabilmekte" diye konuştu.
"GETAT ÜNİTEMİZDE, TAMAMLAYICI TIP DEDİĞİMİZ TEDAVİ YÖNTEMLERİYLE HASTALARA ÇOK BÜYÜK KATKIDA BULUNMAKTAYIZ"
Hastanelerinde yeni yürürlüğe sokulan Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) ünitelerinin de mevcut olduğunu kaydeden Prof. Dr. Uğur, "GETAT ünitemizde, tamamlayıcı tıp dediğimiz tedavi yöntemleriyle de hastalara çok büyük katkıda bulunmaktayız. Tabii yanlış anlaşılmasın, modern tıpın yanı sıra bunlar tamamlayıcı, destek olucu tedavi olarak bunları hastaya uygulamaktayız. Modern tıpın gerekleriyle birlikte hastanın iyileşme süreçlerini hızlandırmak ve zamandan kazandırmak için hastalara tamamlayıcı tıp ünitemizde akupunktur, ozon ve kupa hacamat yönteminden de çok yoğun bir şekilde faydalanmaktayız. Modern tıpla birlikte bunları hastalara uyguladığımızda hastalar için daha büyük şifa haline gelmekte. Tabii bu geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında vücudun kendi kendini onarım mekanizmasını özellikle devreye sokma amaçlanıyor. Vücudumuzun savunma sistemleri ve onarım sistemleri var. Bu sistemleri özellikle bu yöntemlerle devreye soktuğumuzda hasta hem zamandan kazanmakta hem de daha doğal yollarla ilaçların yan etkilerinden de korunmak yoluyla hastalar şifa bulmaktadır" dedi.
"TOKSİK MADDELERDEN VÜCUDUN ARINDIRILMASINDA ÇOK ETKİLİ"
Eskiden teknolojinin bu kadar ilerlemediği için çok fazla hava kirliliği, egzoz gazları gibi ağır metallerin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Uğur, "Dolayısıyla da vücut artık günümüzde tamamen ağır metallerle, hava kirliliğiyle, egzozlarla çok fazla etkilenmekte, bunlar vücutta birikmekte ve vücutta pek çok organa başta karaciğer olmak üzere çok yük getirmekte. Hacamatla ilgili olarak yapılan bilimsel araştırmalarda da bu toksik maddelerin, ağır metallerin hacamat sırasında, damardan alınan kandan çok daha etkili bir şekilde vücuttan uzaklaştırıldığı tespit edildi. Dolayısıyla da bu ağır metallerin uzaklaştırılmasında, toksik maddelerden vücudun arındırılmasında çok etkili olduğu ortaya kondu" şeklinde konuştu.
"YILDA 1 DEFA MUTLAKA HERKESİN YAPTIRMASI TAVSİYE EDİLİYOR"
Hacamat uygulamasını her hastaya yapamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Uğur, "Çünkü hastanın kanamayla ilgili bir problemi varsa, kan sulandırıcı ilaçlar alıyorsa ya da hacamat yapamadığımız bir çok hastalıklar var, kanser hastalarından tutun da metastaza ait, bunlarda tabii dikkatli olmak gerekiyor. Dolayısıyla hastalar hekim kontrolü dışında yaptırdığından çok büyük problemler yaşayabilmekteler. Onun içinde mutlaka işinin ehline hacamatı yaptırmaları daha uygun oluyor. Çünkü tıp losyonu olmayanlarda hacamat yapılıyor ama sonrasında hacamatın yapılmaması gereken durumlarda, kansızlık gibi, hemoglobin dediğimiz belli değerlerin hemoglobin altına düşmesi gibi durumlarda hastalar çok büyük sıkıntılar yaşayabiliyor. Yılda 1 defa mutlaka herkesin yaptırması tavsiye ediliyor. Ama yine peş peşe bir ay arayla 3 defa yapılması da hacamatta sağlık açısından çok büyük getirisi var. Hastalığa göre, tarama mı yoksa sağlık amaçlı mı yapılıyor ona göre değişiyor uygulamaları. Yılın belli takvimlerinden, belli günlerinde olmak şartıyla hacamat yapılıyor" ifadelerini kullandı.
(Mustafa Uslu - Furkan Berk Yaşar/İHA)