Genel Af Tartışmalarına Feyzioğlu da Katıldı
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, siyasi iktidarın kamuoyunda bir genel af beklentisi oluşturduğunu öne sürerek, "Sürekli olarak genel affı gündeme getirip, 'yanlış anladınız bunu' demek mümkün değildir.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, siyasi iktidarın kamuoyunda bir genel af beklentisi oluşturduğunu öne sürerek, "Sürekli olarak genel affı gündeme getirip, 'yanlış anladınız bunu' demek mümkün değildir. Bu işte yanlış anlaşılma yoktur. Halk ne anlarsa odur" dedi.
Mersin Adliye Sarayı bahçesine yaptırılan Atatürk Anıtı'nın açılışına katılmak üzere Mersin'e gelen TBB Başkanı Feyzioğlu, Mersin Gazeteciler Cemiyeti'ni (MGC) ziyaret ederek Cemiyet Başkanı Ahmet Ünal ile görüştü. Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen, Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Antalya Barosu önceki Başkanı Zafer Köken'in eşlik ettiği Feyzioğlu, burada gündemi değerlendirerek, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye'nin yeni bir belirsiz döneme girdiğini savunan Feyzioğlu, "Önümüzde her bakımdan kolay olmadığını anladığımız günler var. Özgürlükler, demokrasi, hukuk devleti yani halkın aslında gündelik hayatını doğrudan doğruya ilgilendiren hukuki güvenlik çok ciddi sorun altında. Türkiye'de ekonomiden bireyin günlük yaşamına kadar her konuda yaşadığımız temel sıkıntı, aslına bakarsanız hukuki güvenlik hakkının eksikliğine dayanıyor" diye konuştu.
Kızlı-erkekli bir arada yaşanması tartışmalarına değinen Feyzioğlu, bunun bir hukuki güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek, "Sayın Başbakan adeta akılla savaş edercesine bir kızlı-erkekli tartışması ortaya attı, insanlar evlerinde sabah 'acaba polis gelir mi' diye beklemeye başladılar. Bu millet nasıl namuslu, nasıl ahlaklı olunacağını siyasi partilerden öğrenecek değil. Hepimiz nasıl ahlaklı, namuslu olunduğunu biliriz. Namus üzerinden, ahlak üzerinden yapılan politika son derece yanlıştı. Bu, hukuki güvenlik meselesiydi. Bu millet hukuki güvenliğinden endişeli" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN KÜRT MESELESİ İNSAN HAKLARI MESELESİDİR"
Türkiye'nin Kürt meselesinin de aslında üst başlıkta insan hakları meselesi olduğunu dile getiren Feyzioğlu, insan hakları meselesinin de hukuki güvenlikle doğrudan ilgili olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: "Ama sorumlu mevkidekiler, 'biz demokrasiyi sağlamlaştıralım, insan haklarını koşulsuz getirelim, hukuki güvenliği sağlayalım' demiyorlar. Dış destekli bir takım toplantılar düzenliyorlar. Halbuki çözüm, içeride yurttaşı eşit yurttaş kılacak hukuki güvenlik hakkını, insan hakkını, demokrasiyi sağlamak."
Basın mensuplarının ' Diyarbakır Buluşması' ve genel af tartışmalarıyla ilgili sorularını da yanıtlayan Feyzioğlu, Başbakan'ın hapishanelerin boşalmasından söz ettiğini aktardı. "Böyle bir cümlenin bir tek ifadesi olabilir, bir genel af beklentisi yaratmak" diyen Feyzioğlu, siyasi iktidarın bir genel af beklentisi oluşturduğunu öne sürdü. Bu beklenti üzerine bir siyaset geliştirilmeye çalışıldığını savunan Feyzioğlu, şunları söyledi:
"Oysa genel affın telaffuz edilmesi ciddidir. Son derece tartıldıktan, artısı eksisi değerlendirildikten sonra telaffuz edilir ve bir kez telaffuz edildiğinde de binlerce kişinin beklentiye girdiği düşünülür ve gereği neyse yapılır. Sürekli olarak bir genel affı gündeme getirmek, ondan sonra 'yanlış anladınız bunu' demek, en azından cezaevinde cezalarını çekmekte olanlar ve ailelerine bir başka ceza haline dönüşür."
Genel affın tamamen bir siyasi tercih olduğunu kaydeden Feyzioğlu, "Siyasi iktidarın kararıdır ama bu iş telaffuz edilmiştir. Kamuoyunda Balyoz, Ergenekon ve KCK davalarının bir genel af altyapısını hazırlama amacı da taşıdığı şeklinde bir algı oluşmuştur. Böyle bir strateji güdülüp güdülmediğini bilebilmem mümkün değil. Ama böyle bir şey telaffuz edilmesi basit değildir. Anayasaya göre af yetkisi Meclis'e ait. Affı çıkaracak olan Meclis'teki kişinin konuşup, 'yanlış anlaşıldım' demesi mümkün değildir. Bu işte yanlış anlaşılma yoktur. Halk ne anlarsa odur. Neyi anlattıysanız halk onu anlar. Yanlış anlasa bile artık anladığı geçerlidir ki, neden yanlış anlasın, basit bir cümleydi ve hepimiz anladık. Yanlış buluyorum. Sorumlu bir davranış olarak görmüyorum bunu" diye konuştu.
Türkiye'deki Kürt meselesinin üst başlıkta bu ülkenin bütün insanlarının insan hakları meselesi olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Bu meselenin ve Türkiye'nin insan hakları meselesinin çözülmesi için merkeze hiçbir siyasi menfaat gütmeksizin insanı koymak gerekiyor. İnsan sırf insan olduğu için değerlidir diyeceksiniz. Bu siyasi iktidar merkeze insanı oturtmuş mudur? Eğer oturtsaydı hepimizin özel hayatına, yatak odalarına kadar karışma, insanların düşüncelerini şekillendirme yetkisini kendinde görmezdi. Demek ki, ortada ciddi bir samimiyet sorunu var."
"DİYARBAKIR BULUŞMASI BİR İÇ POLİTİKA HAMLESİDİR"
Siyasi iktidarın şu ana kadar Türkiye'de, Ortadoğu'da ve özellikle Suriye politikasında mezhepçilik yaptığını ileri süren Feyzioğlu, dış politikanın mezhepçi tabana oturtulmasının, Diyarbakır buluşmasında da tekrarlandığını öne sürdü. Feyzioğlu, "Diyarbakır buluşması, ırkına, diline, dinine, cinsiyetine bakılmaksızın herkesin bu ülkede eşit yurttaş olduğu söyleminden mi yola çıkmıştır yoksa Türkiye dışından ama siyasi iktidarca mezhebi takdir edilen bir lider ikame edilerek, o lider eliyle bir iç politika hamlesi midir? Türkiye'nin Kürt meselesinin çözümü, bir seçim hamlesi olamayacak kadar önemlidir. Türkiye'nin Kürt meselesi merkezde insanın durduğu ve Kürt, Türk, Laz, kadın, erkek diye değil, insan diye insan hakkının tanındığı bir mantıkla çözülmek zorundadır. Türkiye dışından bir isim buraya getirilerek ve bu noktada da mezhep yine esas alınarak bir iç politika hamlesine girişilmiştir. Bu hamlenin kaygısı Kürt yurttaşlarımızın temel hakları mıdır, yoksa seçimler midir, yoksa bir siyasi partiye bu şekilde operasyon yapmak mıdır? Ben bunu bir iç politika hamlesi olarak okuyorum. Kürt meselesinin çözümü değil, seçimde acaba tabanı Barzani eliyle kendi tarafıma kaydırabilir miyim hamlesi. Ama dışarıdan bir lider ikame edildiğinde üniter yapı bizatihi bu sebeple zaten zarar görür" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda adının geçtiğinin anımsatılması üzerine ise Feyzioğlu, şunları söyledi: "Her Türk vatandaşı böyle bir makama adı geçerse gurur duyar, ben de duydum. Bir Türk vatandaşının göğsünü kabartacak başka bir teklif olamaz. Ancak şu anda böyle bir teklif de yok zaten. Ben şu anda Türkiye Barolar Birliği'nin başındayım ve görevim birliği zirveden zirveye çıkarmak. Zirveden zirveye çıkardıktan sonra bu soruyu tekrar sorun bana." - MERSİN