Girit Türklerinin mübadele anıları nesilden nesle hafızalarda yaşıyor
Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923'te imzalanan sözleşmeye göre gerçekleştirilen nüfus mübadelesinde Adana'ya yerleştirilen Girit Türklerinin yaşadıkları, mübadillerin ikinci kuşağı tarafından yeni nesillere aktarılıyor.
Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923'te imzalanan sözleşmeye göre gerçekleştirilen nüfus mübadelesinde Adana'ya yerleştirilen Girit Türklerinin yaşadıkları, mübadillerin ikinci kuşağı tarafından yeni nesillere aktarılıyor.
Yunanistan'da güvenli yaşam imkanı kalmayınca mübadeleye yönelik sözleşme kapsamında Girit'ten Türkiye'ye dönen aileler, Çanakkale'den Hatay'a kadar olan sahil şeridinde çeşitli yerleşim yerlerine getirildi.
Mübadiller, ana vatanda yeni bir hayata başlarken, yaşadıklarını da yaklaşık bir asırdır nesilden nesle aktararak hafızalarında sakladı.
Babası 1 yaşındayken ailesiyle mübadele kapsamında önce Mersin'e, daha sonra Adana'ya gelen Çukurova Girit Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Selma Kırançeşme, AA muhabirine, o yıllarda yaşananları anlattı.
Kırançeşme, Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından Girit'te Yunan çeteler nedeniyle Türklerin can tehlikesi yaşadığını söyledi.
Bir Rum'un, köylerine baskın yapılacağına dair bilgi vermesi üzerine ailesinin iç kesimlerden sahil şeridi yakınlarına yerleştiğini anlatan Kırançeşme, bu imkanı olmayanların yaklaşık bir yıl sahilde kurulan çadırlarda yokluk ve sefalet içinde gelecek gemileri beklediğini ifade etti.
Kırançeşme, buradaki gemilerde aile başına 500 kilogram eşya sınırı getirildiğini, daha fazla ağırlık için talep edilen ücreti çok sayıda ailenin karşılayamadığını anlatarak, "Günümüzde 'Seni bir hafta sonra şu ülkeye göndereceğiz. Yanına en fazla 5 eşya alabilirsin.' deseler, empati kuruyorum ben ne alabilirim? Çocukluğumun, gençliğimin geçtiği, bir sürü anılarımın olduğu bir yerden 5 adet ne götürebilirim? Bu, o tarihte yaşayan insanlar için büyük bir travmadır. Bu travmayı bir şekilde atlattılar." dedi.
Aileler parçalandı
Kırançeşme, belli sayıya ulaşılınca sıradaki kişinin gemiye alınmayıp diğeri için bekletildiğini dile getirerek, "Tüm Ege ve Akdeniz sahillerine bu aileler parça parça dağılıyor. Kardeşler birbirlerini 50-60 yıl sonra bulabiliyor. Anneler çocuklarından uzak kalıyor. Babaannemin hiçbir akrabası kendisiyle gelmemiş. Kendisi Mersin'e gelmiş. 4-5 yıl önce dayılarımın çocuklarının torunlarını bulduk. Dedemin amcasının çocuklarını Bodrum'da bulduk." diye konuştu.
Yolculuğun, gemilerin limanlara uğraması nedeniyle yaklaşık 1 ay sürdüğünü belirten Kırançeşme, "Ölenler denize atılmış. Yeni doğanlar olmuş. Mübadilleri taşıyan Gülcemal adlı vapurla gelenlerden, doğan çocuklarının isimlerini Cemal koyanlar olmuş." ifadelerini kullandı.
"Tüm aileler bu vatanı çok sevdiler"
Kırançeşme, mübadil neslin Türkçe bilmediğini ve ana vatanda bunun zorluğunu yaşadığını anlattı.
O neslin, içlerine kapanık olduğunu belirten Kırançeşme, şöyle konuştu:
"Normalde akraba evliliği yapmayan aileler akraba ve hısım evliliği yapmaya başlamışlar. Tabii ki gelen bu insanlar hoş, hümanist insanlar. İnsanları seven insanlar. Bir ayrım gözetmiyorlar ama o dönemde kendi içlerine kapanmışlar. Bizim kuşaklarda bu biraz açılmış ve düzelmiş. Atalarımız yaşadıkları onca acıya rağmen sevgi dolu, insanları seven bir kuşak geride bıraktı. Acılarını bize anlatmadılar. O acıları içselleştirip karamsar bir hale girmememiz için hiçbir şekilde Girit'te ve burada tam olarak ne yaşadıklarını bize aksettirmediler. Tüm aileler çocuklarını okutmak, bir yerlere getirmek amacıyla bizlere yatırım yaptılar ve bu vatanı çok sevdiler."
Kırançeşme, mübadillerin özellikle tarım konusunda kalifiye olduklarını, yanlarına getirdikleri zeytin, bağ aşı kalemleri ve sebzecilik bilgileriyle Çukurova'da tarımsal üretime büyük katkı sağladığını ifade etti.
Tarım arazilerine gidemeyen mübadillerin de şehirde sanatkar ve sanayiye iş gücü olarak katkı sağladığını aktaran Kırançeşme, "Adana'nın kültüründe, sosyal, ekonomik hayatında mübadillerin çok emeği var. Milli Mensucat Fabrikası'nda küçük çocuklar bile çalışmışlar çünkü çok çalışkan, üretmeyi seven insanlar bunlar." şeklinde konuştu.
"Mübadele olmasaydı soykırım yaşanacaktı"
Kırançeşme, mübadelenin yaşattığı tüm acılara rağmen o dönem için gerektiğini, özellikle Girit'te Türklerin yok olma tehlikesi yaşadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Mübadele olmasaydı orada soykırım yaşanacaktı. Bu, savaşın getirdiği bir şey, olmazsa olmazı. Mutlaka yaşanacaktı. Atatürk bu insanları ana vatanlarına getirerek büyük bir iyilik yaptı, onun için de mübadillerin anılarında Atatürk'ün özel bir yeri var. Hatta o dönemde kıyıda beklerken Rumlar 'Atatürk sizi almaya gelmeyecek.' diye kışkırtıyorlarmış. Onlar da sabırla 1 sene boyunca o yoklukta Atatürk'ün onlara gemi göndermesini bekliyor. O dönemde doğan kızlarına Kemaliye adını vermişler. Çok yoğundur Giritlilerde Kemaliye ismi. Erkek çocuklarına da Kemal adını vermişler. Teşekkürlerini bir nebze böyle gösterdiklerini düşünüyorum."
Kırançeşme, mübadelenin, insanların mal varlıklarının kayıt altına alınması gibi detaylı ve iyi bir plana sahip olduğunu anlatarak, "Sıkıntılar çekilmiş ama sonuçta insanlar canlarını kurtarmış. Bu bile çok önemli. Yapılan planlamalar iyi fakat Cumhuriyetin ilk zamanlarında aksaklıkların olması da çok normal. Bence bu mübadeleyi yapıp insanları ülkeye, ana vatanlarına getirmeleri müthiş bir olay. Onun için biz bu dönemde imzası olan herkese çok teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.