Haberler

Giv 5. Girişimcilik Ödül Töreni

Abone Ol

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti, Türk Devleti bir cumhuriyettir.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti, Türk Devleti bir cumhuriyettir. Bunda hiç şüphe yoktur. Eğer bir şahsı, zümre, hanedan üyesi belirlensin demiş olsaydık, bu sistemin adı başka bir şey olur, rejim değişikliğinden bahsediliyor olurdu. Bunu kimse söylemiyor. Anayasa değişikliğinde de ne hanedanlık, oligarşiyi çağrıştıran en ufak bir söylem yoktur." dedi.

Kurtulmuş, Girişimci İş Adamları Vakfı (GİV) 5. Girişimcilik Ödül Töreninde, anayasa değişikliklerinin laf olsun diye gündeme gelmiş olamayacağını anlattı.

Toplumsal destek olmaması durumunda anayasa değişikliği yapmanın mümkün olmadığını belirten Kurtulmuş, "Demokratik ülkeler için söylüyorum. Bizim gibi maalesef anayasa yapmayı ya namlunun ucunda ya paletlerin altında yapmaya alışkın ülkeler için anayasa değişikliğinin sivil şekilde yapılması başlı başına önemli bir meseledir. Dolayısıyla 16 Nisan'da halk oyuna sunulacak olan anayasa değişikliği, laf olsun diye gündeme gelmiş, siyasi bir kaygıyla gündeme gelmiş bir değişiklik değildir. Türkiye'de toplumsal bir talep olduğu için, bir toplumsal talebin sonucu olarak anayasa değişiklik paketi ortaya çıkmış, Parlamento'dan geçmiş ve inşallah milletin oylarıyla tamamlanacaktır." diye konuştu.

Kurtulmuş, bu anayasa referandumunun yapılacak olmasının bile başlı başına Türkiye için önemli bir demokratik gelişme olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Anayasa deyince bazılarının tüyleri diken diken oluyor. 'Efendim kurucu irade lazım.' Beylerin kurucu iradeden anladığı ya askerin namlusudur ya da oligarşik yapının kapalı kapılar ardında oluşturduğu birtakım fikirlerdir. Halbuki kurucu irade demokratik ülkelerde bizatihi milletin kendisidir, milletin görüşüdür. Sistemde büyük sorunlar, problemler var. Çalışmıyor. Önce 'niçin böyle bir şeye ihtiyaç var, zamanı mıdır' diye soranlara, 'evet tam zamanı, şimdi.' Dünyada bunca olaylar olurken, güçlü Türkiye'ye tam da şimdi ihtiyaç var. Bunun için Türkiye'nin eski sisteminin, ülkenin gücünü zayıflatan unsurların ortadan kaldırılması lazım. İşte anayasa değişiklik paketimizin en önemli hususlarından birisi budur."

Anayasa değişikliğinin 4 önemli nedeninin bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, bunlardan birisinin, vesayetin önlenmesi olduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş, Türkiye'deki sistemin, güçler çatışması üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak, "Siyasi aktörler arasında çatışma, devletin kurumları arasında çatışma ve zaman zaman da bu çatışmaların topluma sirayet ettiği siyasal çatışmalar olmuştur." ifadesini kullandı.

Bunun için çok sayıda örnek verilebileceğini dile getiren Kurtulmuş, AK Parti iktidara geldikten sonra da bunun çok sayıda örneğini yaşadıklarını aktardı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bu vesayetçi yapının ortadan kaldırılmasının kendilerine borç olduğunu dile getirerek, "Tam da bundan dolayı, bu vesayetçi sistemi tümüyle ortadan kaldırmak için bir anayasa değişikliğine ihtiyaç vardı. İnşallah bu değişikliği milletin evet oylarıyla yapmaya başlayacağız." dedi.

Anayasa değişikliğindeki ikinci önemli maddenin, yönetimde çift başlılık olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Şimdi, 'diktatörlüğe doğru gidiyoruz' diyenler var. Kusura bakmayın. Diktatör görmek istiyorsanız, 1982 Anayasasının 104. Maddesine bakın. Bugünkü cumhurbaşkanının yetkilerini oluşturan bu maddeye bakın. Bu maddeyi yazdıranlar, kendileri nasılsa devlet başkanı olup, devleti yönetecekler, kendilerinden sonra da emekli generaller cumhurbaşkanı olacaklar diye böyle geniş yetkiler ancak sıfır sorumlukla yazmışlar. Nereden bilebilirlerdi ki bir gün gelecek Özal, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak. Bilselerdi böyle bir madde yazmazlardı. 'Sandıktan ne çıkarsa çıksın, herkesi hizaya sokarız' diye böyle bir 104. madde yazdılar."

Kurtulmuş, konuşmasında, çift başlılık nedeniyle geçmişte cumhurbaşkanı ve başbakanlar arasında yaşananlara ilişkin örnekler verdi.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut arasındaki Körfez Savaşı sırasında yaşanan krize değinen Kurtulmuş, "Çok açık söylüyorum. Bu dönemde Sayın Özal tek başına yönetimde olsaydı, çift başlılık ortaya çıkmasaydı, askerler bu meseleyi engellemeselerdi, bugün çevrede belki de DEAŞ terör örgütü olmayacak, bugün Telafer ve Kerkük'teki sorunlar ortaya çıkmayacak, PYD diye terör örgütü sınırlarımızın güneyinde var olmayacaktı. Yönetimde çift başlılık Türkiye'ye çok ağır fatura çıkarmıştır." diye konuştu.

Siyasi istikrarsızlığın önlenmesi için anayasa değişikliğinin önemine değinen Kurtulmuş, şimdiki sistemle çabuk kurulan, koalisyon olmayan hükümetlerle Türkiye'nin hızla büyüyeceğini dile getirdi.

"Türkiye istikrara kavuşacak"

Kurtulmuş, bu istikrarsızlığın ortadan kaldırılmasıyla Türkiye'nin istikrara kavuşacağının altını çizerek, "Suriye'de siyasi istikrar kurulabilseydi bu ağır iç savaşın içinde olmayabilirdi. Irak ve benzer ülkeler de bu istikrarsızlığı yaşadı. Türkiye'de sandık ortadadır. Darbeler oluyor ondan sonra bile sandıklar ortaya çıkınca millet kararını veriyor, yoluna devam ediyor. 16 Nisan'da sandığın kurulması bile demokrasiyi güçlendirecek önemli bir husustur." diye konuştu.

Ekonomik krizlerin önlenmesinin 4. husus olarak ortaya çıktığının altını çizen Kurtulmuş, yeni değişikliğin bunu da önleyeceğini belirterek, bu değişiklik paketine 'hayır' diyeceğini açıklayan siyasi partilerin, başından beri meseleyi yanlış yerinden takdim ettiğini aktardı.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Efendim 'rejim değişikliği yapılıyor' diyorlar. Rejim değişikliğinden bahsetmiş olsaydık, 'egemenliğin kaynağı nedir ve nasıl kullanılacaktır?' sorusunun üzerinde durmamız lazımdı. Egemenliğinin kaynağı millettir. Millet bu egemenliğini kayıtsız şartsız kullanarak, egemenliğini gerçekleştirecektir. Yani Türkiye Cumhuriyeti, Türk Devleti bir cumhuriyettir. Bunda hiç şüphe yoktur. Eğer bir şahsı, zümre, hanedan üyesi belirlensin demiş olsaydık, bu sistemin adı başka bir şey olur, rejim değişikliğinden bahsediliyor olurdu. Bunu kimse söylemiyor. Anayasa değişikliğinde de ne hanedanlık, oligarşiyi çağrıştıran en ufak bir söylem yoktur. Tam tersine bu 18 maddelik paket, halkın doğrudan doğruya yönetime müdahale etmesi, kendi elleriyle yönetimi belirlemesi ve böylece doğrudan demokrasinin bir örneği olarak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kurmasıdır. Bu tamamen yanlış bir tartışmadır, batıl, doğru olmayan bir tartışmadır. Tartışılacak bir husus dahi değildir. Ancak kampanya ilerledikçe bu rejim değişikliğinden bahsedenler olacağını da görmemiz gerekiyor."

Rejim değişikliğini gündeme getirenleri halkın dinlemeyeceğini belirten Kurtulmuş, değişiklik paketindeki 18 maddede de bununla ilgili bir şey olmadığını vurguladı.

Partili cumhurbaşkanı tartışmaları

Yeni sistemin Türkiye'ye kazanımlarının ne olacağına ilişkin sunum yapan Kurtulmuş, bazı kesimlerin, Cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisinin kesilmesini istediğini ifade ederek şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanı bir kampanya yürütecekse, bunu bir ya da daha fazla parti üzerinden yürütecek. Dolayısıyla cumhurbaşkanının partili olması kadar doğal bir şey olamaz. Kaldı ki sanki Türkiye, muhalefet bunu bilmemiş, duymamış gibi davranıyor, ilk sefer partili bir cumhurbaşkanı ile karşılaşacak. Celal Bayar, İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Turgut Özal partili değil miydi? Tüm bunların hepsi partili cumhurbaşkanıydı. Türkiye partili cumhurbaşkanlığını geçmişte yaşadı. Şimdi fiili durum anayasal halde tescil edilecek. Kampanya yürüteceği için kampanya sürecinde cumhurbaşkanı adayları, sadece bugün için düşünmeyin, partisiyle ilişkisi kesilmeden seçime gidebilecek."

Kurtulmuş, bu coğrafyada etnik ve mezhebi kökende bölünmenin önüne geçebilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getirdi.

Bazı kesimlerin güçlü bir Türkiye istemediğini dile getiren Kurtulmuş, "Bütün oyun budur. Bu oyunu bozacağız. Türkiye'nin daha hızlı yürümesini sağlayacak bir tekliftir bu anayasa değişikliği. İnşallah milletimiz bunları değerlendirecek. Milletin güçlü şekilde 'evet' diyerek bu kararı vereceğine inanıyoruz." ifadesini kullandı.

Ödüller

Gecenin sonunda Numan Kurtulmuş, girişimcilik ödülleri sahiplerine takdim etti.

Yeni Şafak Haber Müdürü Recep Yeter'in Basın Yayın Ödülü aldığı gecede, Üniversite Girişimcilik Kulüp Ödülü, Bilkent Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü'ne, Yeni Girişimci Ödülü, Monro Enerji'ye, E-Ticaret Girişimi Ödülü, Chapputz.com'a (Yasin Sert), Akademisyen Ödülü, King Saud Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Soylak ile Erciyes Üniversitesi Kimya Bölümünden Dr. Erkan Yılmaz'a, Yeni Medya Ödülü, Girişim Haber'e, Kamu Yöneticisi Ödülü Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'e, Kurumsal Girişimci Ödülü ise Ortem Elektronik'e verildi.

Proje-Fikir ödüllerinde birincilik ödülüne IdeaLab (Edip Sevinçer) layık görülürken, ikinciliği Parkbil, üçüncülüğü ise Yeni Nesil İş Güvenliği Gözlüğü (SaGo) (Dr. Faruk Mert & Mehmet Can Katmer) değer bulundu.

Birinci Mansiyon Ödülü, Biyoaktif Bileşenli Doğal Yara ve Yanık Örtülerine (Nehir Arık), ikinci Mansiyon Ödülü, Biolive'e (Duygu Yılmaz), GİV Özel Ödülü ise işadamı Ali Bakaner'e verildi.

Girişimcilik Ödülleri'nde Proje/Fikir Ödülleri kategorisinde birinciye 30 bin lira, ikinciye 20 bin lira ve üçüncüye 10 bin lira ödül, ayrıca 2 adet mansiyon ödülü verildi.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Numan kurtulmuş Duygu Yılmaz Turgut Özal Politika Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title