Gizem'in Cinayet Sanığı İfade Değiştirdi, Suçu Çeteye Attı
Adana'da öldürülen 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'in katil zanlısı S.A. , savunmasında çocuğu kendinin kaçırdığını fakat başkalarının öldürdüğünü söyledi.
Adana'da, akrabası olan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'i bıçakladıktan sonra yakarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan 25 yaşındaki S.A., güvenlik gerekçesiyle davanın alındığı Manisa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.
Sanık S.A., daha önceki ifadelerini kabul etmeyip, cinayeti 'Kürt Kerim' olarak bilinen çete liderinin adamlarının işlediğini, kendisinin sadece Gizem'i onlara götürdüğünü ileri sürdü.
Adana'nın Seyhan ilçesi, Tellidere Mahallesi'nde yaşayan Hatice ve Mustafa Akdeniz çiftinin 4 çocuklarından en küçüğü olan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz, geçen 27 Nisan'da iddiaya göre, akrabası olan S.A. tarafından pikniğe gitme bahanesiyle götürüldüğü ormanlık alanda bıçaklandıktan sonra, üzerine benzin döküp yakılarak öldürüldü.
Ablasıyla evlenmesine izin vermeyen ailesinden intikam almak için Gizem'i öldürdüğü ileri sürülen S.A. hakkında, 'hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 14 yıl, 'cinsel istismar'dan 12 yıl, 'cinayet'ten de ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle Adana 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Sanık S.A., güvenlik gerekçesiyle Manisa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne alınan davada bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Sabah saatlerinden itibaren güvenliğin en üst seviyede tutulduğu Manisa Adliye Sarayı'nda X- Ray cihazlarından geçerilen herkes polislerin üst araması ve kimlik kontrolü yapmalarının ardından binaya alındı. Aynı işlem mahkeme salonu önünde de gerçekleştirildi. Adliye önü ve içinde de çok sayıda polis geniş güvenlik önlemi aldı.
Duruşmaya tutuklu sanık S.A. ile öldürülen Gizem'in amcaları ile sanık ve müşteki avukatları katıldı.
Duruşmada verdiği ifadede, daha önce verdiği ifadelerini kabul etmeyen S.A., cinayeti 'Kürt Kerim' olarak bilinen çete liderinin adamlarının işlediğini kendisinin sadece Gizem'i onlara götürdüğünü öne sürdü.
Duruşmada mahkeme başkanı, sanık S.A.'in, cezaevi savcısına verdiği yeni ifadeyi sözlü olarak tekrar etmesini istedi. Bunun üzerine S.A. olayın üzerinden zaman geçtiği için cezaevi savcısına verdiği ifadenin dışında söyleyecek bir şeyi olmadığını, birçok yeri hatırlamadığını ve suçunu kabul ettiğini söyledi.
Mahkeme başkanının ısrarla sormasına rağmen konuşmayan S.A., kendisinin sadece Gizem'i, 'Kürt Metin'in adamlarına götürdüğünü anlattı. Bunun üzerine mahkeme başkanı S.A.'in cezaevi savcısına verdiği 9 sayfalık ifadesini okudu. S.A.'in ifadesinde şunlar yer aldı:
"Olaydan önce salı ve çarşamba günü işten eve geldiğimde gri renkli bir arabadan 4 kişi inerek kendilerini 'sivil polis' olarak tanıtıp onlarla gitmemi istedi. Kimlik sordum göstermediler, beni zorla araca bindirip gözümü bağladılar, yarım saat bir yol gittik. Burada, 'Kürt Kerim'in adamı olduğunu bildiğim 'Metin' isimli kişi, Gizem'in babası Mustafa Akdeniz ile aralarında alacak verecek meselesi olduğunu söyledi ve 'Bize Gizem'i getir' dedi. 'Neden benden istiyorsunuz?' diye sorduğumda, 'Sen kızı bize getireceksin suç da senin üzerine kalacak' dediler. Kabul etmedim. Sonra arka tarafta beni yere yatırıp, yanıma ağzı yüzü kan içinde sarışın bir kadın getirdiler. Silahlarına susturucu takıp kadını gözlerimin önünde vurdular ve bana 'Dediğimizi yapmazsan, 'Annenin, kardeşinin, babanın da sonu böyle olur' dediler. Ben de kabul ettim. Sonra gözümü açtığımda ıssız bir yerdeydik. Etrafta birkaç villa vardı sadece. Eve gittim. Pazar günü ailemi pikniğe götürecektim. 'Gizem'i evde kimsenin olmadığı bir zamanda adamlara götürürüm' diye düşündüm. Ailemi pikniğe bıraktıktan sonra mahalleye döndüm. Gizem'e 5 lira verip kola almasını istedim. Sonra kimse yokken arabaya bindirip adamların tarif ettiği yere gittim. Gizem'in ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlayarak bavulun içine arabanın arka koltuğuna koydum. 'Hava alsın' diye de bavulun ağzını biraz açık bıraktım. 'Kürt Kerim'in adamları, yoldayken beni arayarak benzin ve çakmak istediler. Ben de şüphelendim. Cep telefonum android olduğu için konuşmaları kayda aldım. Tarif ettikleri yere gittiğimde, bir adam vardı sonra birden beş kişi daha çıktı. İki kişi beni tuttu, diğerleri kızı alıp aşağıya götürdü. Ne yaptıklarını sorup, 'Hani sadece para isteyecektiniz?' dedim, kızdılar. Sonra içlerinden biri kayıtta olan telefonumu fark etti ve içindeki videoları, kayıtları sildi. Sonra beni Gizem'in yanına götürdüler. Gizem yanmıştı. Bakamadım. Benden, Gizem'in karnına bir bıçak darbesi vurduğumu ve ölmediği için üzerine benzin döküp yaktığımı söylememi istediler. Bana suçu üstlenmezsem ailemin sonunun da böyle olacağını söylediler. Bir de prezervatif verip kıza cinsel istismarda bulunduğumu itiraf etmemi istediler. Prezervatifi alıp içini odamdaki kıyafetlere dökmemi ve suç aletlerini de evde bırakmamı istediler. Bunu kabul etmedim. Ama aileme zarar vereceklerinden korktuğum için hem poliste hem de Adana'daki ilk duruşmada olayları abartarak anlattım ve her şeyi kendimin yaptığını itiraf ettim. Sonra olay yerinden ayrıldım. Eve gittiğimde herkes Gizem'in kaybolduğundan bahsediyordu. Polis olayla ilgili beni de ifadeye çağırdı. Gizem'i en son ben gördüğüm için bütün şüpheler benim üzerimdeydi. Sabaha kadar sorguladılar ve bilgim olmadığını söyledim. Polisler beni bıraktığında Kürt Kerim'in adamlarından biri dışarıda beni bekliyordu. Korktum. Sonra mahkemede olayı onların benden yapmamı istedikleri gibi anlattım. Aileme zarar vermelerinden korkuyordum, çünkü mahkemede anlatılanlar basına yansıyacaktı. Suçsuz olduğum ancak iki şekilde ispat edilebilir, birincisi android cep telefonları yapılan her kaydı hafızasında saklar ve geri getirilebilir bir de 'Kürt Kerim' ve adamları araştırılabilir."
'İFADEMİN GİZLİ KALACAĞINI SANIYORDUM'
Mahkeme başkanı, sanık S.A.'in ifadesini okumasının ardından "Bu adamlar anlattığın kadarıyla oldukça kirli işlere bulaşmış insanlar. Bunlar seni bu suça alet etmek yerine kendileri de bu işi yapabilirlerdi, neden seni seçtiler?" diye sordu. Bunun üzerine sanık S.A., "Gizem'in ailesiyle olan husumeti biliyorlardı ve bir de 'Metin' denilen şahıs bana dedi ki 'O Mustafa her 4 senede bir evlat acısı yaşayacak ve evlat acısının ne olduğunu anlayacak' dedi" diyerek yanıt verdi.
Mahkeme başkanının "Peki o zamandan bu zamana ne değişti? Artık ailene zarar vermelerinden korkmuyor musun?" diye ikinci bir soru yönellti. Sanık S.A., bu soruyu da "Bu ifadelerimin mahkemede gizli kalacağını sanıyordum" diye cevapladı.
'KIZIMIN KATİLİNE EN AĞIR CEZA VERİLSİN'
Duruşmada, baba Mustafa Akdeniz'in daha önce savcılıkta verdiği ve "S.A. ve ailesiyle aramızda hiçbir husumet yoktur. S.A., daha önce Gizem'in ablasını evlenmek vaadiyle bizden istedi. Ben de böyle bir şeyin olmayacağını ve kızımın okuyacağını söyledim. Gelip kızı bizden istediklerinde veremeyeceğimizi söyledim. Daha sonra S.A. bize husumet beslemiş. Ama bunu biz küçük kızımızın öldüğünde ve S.A.'ın verdiği ifadesinde öğrendik. Kendisi canavarca bir suç işlemiştir. En ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz. Ayrıca evlenmek istediği kızımdan öğrendiğime göre S.A. kızımı arayarak, 'Sana acıların en büyüğünü yaşatacağım ki sen de benim ne acı çektiğimi göresin' diye tehdit etmiş" dediği ifade de hakim tarafından okundu.
Mankeme heyeti, davaya, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın da müdahil olmasını kabul etti.
Duruşma, Adli Tıp Kurumu'ndan istenilen Gizem Akdeniz'e yönelik cinsel istismar olup olmadığı yönündeki raporun henüz gelmemesi nedeniyle ertelendi.
Mahkeme heyeti, sanık S.A.'in tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı erteledi.