Görenleri tarihte yolculuğa çıkaran eser: İnce Minareli Medrese
Konya'da bulunan ve Anadolu'nun ilk üniversiteleri arasında gösterilen İnce Minareli Medrese, yıllara meydan okuyarak dimdik ayakta kalabilen anıtsal bir eser olarak görenleri tarihin içinde adeta bir yolculuğa çıkarıyor.
Konya'da bulunan ve Anadolu'nun ilk üniversiteleri arasında gösterilen İnce Minareli Medrese, yıllara meydan okuyarak dimdik ayakta kalabilen anıtsal bir eser olarak görenleri tarihin içinde adeta bir yolculuğa çıkarıyor.
Selçuklu Sultanı 2. İzzeddin Keykavus döneminde Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1264'te hadis ilmi öğretilmek üzere yaptırılan İnce Minareli Medrese, adını minaresinin estetik özelliğinden alıyor.
UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan ve Türk-İslam sanatının en önemli eserleri arasında sayılan İnce Minareli Medrese, taç kapısı, çini süslemeleri, geometrik ve bitkisel motifli taş işlemeleri ile ziyaretçilerine tarihte yolculuk yaptırıyor.
Kent merkezindeki İnce Minareli Medrese, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden biri oluyor.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İnce Minareli Medrese'nin, Türkiye Selçuklularının son dönem yaptırdığı medreselerden olduğunu anlattı.
"Medrese, eğitim sisteminde en yüksek eğitim kurumudur"
Yapının, döneminde hadis dersleri verilmesi amacıyla inşa edildiğini aktaran Arabacı, şunları kaydetti:
"Konya 200 yılı aşkın süre başkentlik yaptı. Konya'ya 30 medrese, yani bugünkü tabirle söylemek gerekirse 30 fakülte açılmıştır. Burası da o anlamda o medreselerden en önemlisidir. Medrese, dönemin eğitim sisteminde en yüksek eğitim kurumudur. Buranın hocaları asırlarca Konya'nın aynı zamanda müftülüğünü, kadılığını yapmıştır."
Medrese için "Tiftikten örülmüş Sultan Çadırı" benzetmesi
Arabacı, medresenin mimari yapısının da devletin eğitim kurumuna verdiği değeri gösterdiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
"İnce Minare Medresesi müthiş bir anıttır. Sıradan bir fakülte binası, sıradan bir eğitim kurumu yapısı değildir, bir sanat şaheseridir. Şair, romancı ve edebiyat tarihçisi Ahmet Hamdi Tanpınar, meşhur 'Beş Şehir' kitabında bu eser için; 'Tiftikten örülmüş Sultan Çadırı' benzetmesini yapar."
Medresenin hemen girişinde karşılaşılan taç kapının Selçuklu devri taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olduğunu dile getiren Arabacı, ayrıca kubbe kasnağında "Mülk Allah'a aittir" yazısının yer aldığını, taç kapının etrafında da Ayet'el Kürsi ve Fetih Suresi'nin yer aldığını aktardı.
Arabacı, orijinali çift şerefeli olan yapıya ait minarenin 1901 yılında yıldırım düşmesi sonrası üst şerefesinin tamamen tahrip olduğunu ancak 19. yüzyılın sonuna kadar medresede aralıksız olarak yine eğitim verilmeye devam edildiğini sözlerine ekledi.