Grafikli - "Kaçalım Mı?" Mesajı Atan Darbeci, İnkarı Seriye Bağladı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin en etkin isimlerinden biri olduğu delillerle ortaya konan, dönemin Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanı eski tuğgeneral Cemalettin Doğan da, yargılama aşamasında inkarı seçti.
UFUK ERTOP - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin en etkin isimlerinden biri olduğu delillerle ortaya konan, dönemin Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanı eski tuğgeneral Cemalettin Doğan da, yargılama aşamasında inkarı seçti.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan Doğan ve birliğinden kalkışmaya destek verdiği belirlenen 81 kişi hakkında darbe yanlısı olduklarına ilişkin deliller, Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığınca 800 sayfalık iddianamede yer aldı.
FETÖ'nün darbe girişiminin başlamasına 2 saat kala yıllık izinde olmasına rağmen birliğe gelen Doğan, cuntacıların kurduğu ve kalkışmayı yönettikleri "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubunda, darbe teşebbüsünün en aktif isimlerinden firari eski albay Uzay Şahin ve grubun kurucusu eski binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu ile yazıştı.
"Benim Lüleburgaz'dan gönderdiğim tabur, polis barikatını aşamadı. Polisler tabur komutanını tutuklamış", "Bir an önce yukarılardan asimetrik bir şeyler yapılmalı yoksa aşağıda problem büyüyebilir", "Kaçalım mı?" şeklindeki yazışmaları deliller ile ortaya konmasına rağmen darbeci Doğan, savcılıkta inkar stratejisini uyguladı.
Mahkemede de inkar stratejisi
Darbeci Doğan ve beraberindeki 81 eski askerin, 20 Şubat 2017 tarihinde Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı.
Hakkında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet istenen Doğan, FETÖ üyelerinin başvurduğu "ne olursa olsun inkar et" stratejisini, savcılıkta olduğu gibi mahkemede de sürdürdü.
15 Temmuz'da birliğe eşini protesto için gelmiş
Doğan, mahkemedeki savunmasında, darbe girişiminden haberi olmadığını ileri sürerek, birliğe eşini protesto için geldiğini iddia etti.
Darbe gecesinin yaşandığı gün ailesiyle Bodrum'da tatilde olduğunu savunan Doğan, tatilde otomobil ile yaptığı ufak çaplı bir kaza sonrası eşiyle ciddi bir tartışma yaşayarak yanından ayrıldığını belirtti.
Savunmasında "moralim de çok bozulduğundan acil olarak, Lüleburgaz'a dönme kararı aldım. Amacım eşimi protesto etmekti" bahanesini uyduran Doğan, darbe teşebbüsünü televizyondan öğrendiğini ileri sürdü.
İddianamede "İlçedeki olayları panik halinde, WhatsApp'ta oluşturdukları 'Yurtta sulh biziz' adı verilen gruba aktardığının" yer aldığı bilgisine karşın Doğan, darbecilerle bir ilgisinin bulunmadığını iddia etti.
İddianamede yer alan WhatsApp grubuna "Lüleburgaz çıkışında polis barikat kurmuş, bizimkiler çatışmaya girebilir" yazdığı bilgisinin gerçek dışı olduğunu savunan Doğan, "Makama tahsis telefonum sürekli yanımda bulunurdu. Ben cep telefonumun haricinde makam aracımı özel işlerimde asla kullanmadım. Lüleburgaz'a dönerken bile bir personelim kendi aracıyla beni Çorlu'dan aldı. Beni anlamak için benim gibi düşünülmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"17-25 Aralık işleri kolaylaştırmış"
Gözaltına alınmasının ardından evinde yapılan aramada bir defter içerisinde "17-25 Aralık işleri kolaylaştırdı" yazısını, kendisinin yazdığını kabul eden Doğan, yazının hiçbir maksat taşımadığını ve suç teşkil etmediğini savundu.
General ve amiral oryantasyon eğitiminde, dönemin Genelkurmay 2. başkanının bunu eğitimde söylediğini öne süren Doğan, "Ben de bunu ajandama yazdım. '17-25 Aralık işleri kolaylaştırdı' sözlerinde bir art niyet bulunmuyor. Bunu devletin o dönemde paralel yapıyı deşifre ederek kararlılığını anlatmak maksadıyla söylemişti. Eğer bu kelime suç teşkil ediyorsa, bu suç bana ait değil, Genelkurmay 2. başkanına aittir. Bu notları tutmamdaki amaç, askeriyede komutanlar boşuna konuşmaz anlayışıyla not ettim." dedi.
Akranlarından 1 yıl önce terfi etmesine ilişkin de savunmada bulunan Doğan, terfisinin teamüllere uygun gerçekleştirildiğini öne sürdü.
"Cemalettin Doğan'ın darbe yanlısı olduğunu hissettim"
Tanık ifadeleri arasında, olay tarihinde Çorlu'daki 5. Kolordu Komutanı olan emekli Korgeneral Alparslan Erdoğan'ın da beyanlarına yer verildi.
Erdoğan beyanında, Doğan, yarbay Latif Çiçek ve binbaşı Servet Arslan'ın o gece darbe yanlısı olarak hareket ettiklerini belirtti.
Doğan'ı, darbe yanlısı bir harekete katılmamaları ve kışladan çıkmamaları için uyardığını aktaran Erdoğan, Doğan ile ilk telefon görüşmelerinde tereddütler hissettiğine de ifadesinde yer verdi.
Erdoğan'ın kayıtlara geçen beyanında, şu ifadeler yer alıyor:
"O gece birliklere bazı yazılar geldiğini öğrendim. Cemalettin Doğan'ın darbe yanlısı olduğunu hissettim. Doğan'ı telefonla aradığımda cevap vermedi. Ardından Doğan'a, 'Tanklar hareket ederse, suç işleyeceksin' diye mesaj attım ama yine de birlikleri çıkarmış. Ardından birkaç personeli arayarak, Doğan'ın emirlerine uymamaları yönünde bilgiler verdim. Daha sonra da Doğan'ın tutuklanmasını istedim. 2. birliğin hareket ettiğini öğrendiğimde, yarbay Çiçek'i birkaç kez aradım başta cevap vermedi. Daha sonra telefonu açtı. Kendimi tanıttım, telefonu suratıma kapattı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da mesajını dikkate almamış
Darbeci Doğan'ın, HTS kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu darbe girişiminin yaşandığı gece, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı cep telefonlarına gönderilen mesaj da bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk milletinin değerli evlatları, bu hareket, Ankara'da ve İstanbul'da devletin zırhlı araçlarını ve silahlarını gasbetmiş dar bir kadronun 70'li yıllardaki gibi davranarak millete karşı bir kalkışmasıdır. Şerefli Türk milleti, demokrasine ve huzuruna sahip çık. Türk milletini sindireceğini düşünen bu dar kadronun hareketine karşı sizleri sokağa ve milletinize sahip çıkmaya çağırıyorum. Devletine ve milletine sahip çık. Recep Tayyip Erdoğan." mesajının da, Doğan'a ulaştığı tespit edildi.
Doğan'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajına da aldırış etmeden, kışladan askeri birliğin İstanbul'a intikal etmeleri için çıkış emrini verdiği belirlendi.
Eski tuğgeneral Cemalettin Doğan, Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davada, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçundan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi.