GS Maçı Başına Öyle İşler Açtı Ki...
Karakolda kendini yaktı, şimdi de vatandaşlıktan çıkmak için dilekçe verdi.
Mersin'de 5 yıl önce maçtan sonra sokakta kutlama yaparken gözaltına alınıp, götürüldüğü polis karakolu nezarethanesinde kendini yakan ve 5 ameliyat sonrası hayata dönen 50 yaşındaki Ferhan Uzun, kendisine işkence suçundan yargılanan komiser Hüseyin K.'nın beraat etmesine tepki amacıyla vatandaşlıktan çıkmak için Mersin Valiliği'ne başvurdu.
23 Ekim 2008'de Galatasaray'ın UEFA Kupası grup maçlarında Yunan takımı Olympiakos'u 1-0 yendiği maçtan sonra sokakta bira içerek kutlama yaparken gözaltına alınan Ferhan Uzun, götürüldüğü Yumuktepe Polis Merkezi'nin nezarethanesinde kendini yaktı. Ferhan Uzun'un alev topuna döndüğü anlar, karakolun güvenlik kamerasına da yansıdı.
Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Nevzat İnanoğlu'nun hazırladığı iddianamede, olayın oluşu şöyle anlatıldı:
"Ferhan Uzun, evlerinin yakınında sokakta bulunduğu sırada iki yıldızlı komiser diye tarif ettiği, sonradan adının Hüseyin K. olduğunu öğrendiği görevli tarafından kelepçelenip, karakola götürüldü. Komiser, karakol bahçesinde, 'Gel bakalım Ferhat, seninle işimiz var' diyerek, Uzun'u nezarethaneye götürdü. Orada, 'Sen neden benim memurlarımı şikayet ediyorsun?' diyen Hüseyin K., polislere 'Gidin bunun hanımını getirin' talimatı verdi. Bunun üzerine Uzun, 'Benim namusum, şerefim var, hanımımı buraya getirirsen kendimi yakarım' dedi. Komiser de, üzerindeki çakmağı çıkarıp, Uzun'a verdi. Üzerine de spreyle gaz sıkıp, 'Sana iyilik yapıyorum. Namuslu, şerefliysen yemini yerine getir, kendini yak' dedi. Bunun üzerine Uzun çakmakla kendini yaktı."
KOMİSER İÇİN SORUŞTURMA İZİNİ
Komiser hakkında, İlçe İdare Kurulu'nca 'soruşturma izni verilmemesi' kararına Ferhan Uzun'un itirazı üzerine, Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 11 Eylül 2009'deki kararıyla soruşturma izni verildiği de iddianamede yer aldı.
Komiser Hüseyin K. hakkında işkence yapmak suçlamasıyla 12 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Mersin 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, mahkeme Savcısı Hakan Günal, mütalaasında savunmaları, olayla ilgili polis merkezinden sağlanan ve heyetçe izlenen görüntüler, dosyanın kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın yöneltilen suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli kesin deliller bulunmadığından, beraatına karar verilmesini istedi.
Savcının mütalaasına karşı görüşü sorulan Uzun ise, "Sanık, beni karakola aldırtıp kelepçeleterek nezarete koydurduktan sonra, ona 'Beni kelepçeletme, ya kendimi yakarım, ya da öldürürüm' demiştim. Bunun üzerine o da bana 'Madem bu kadar şereflisin, al cebine çakmak koyuyorum, kendini yak' dedi. Kelepçeli ellerime bir şey sıktı, ne sıktığını bilmiyorum. Sanığın cebime bıraktığı ve sonra elime aldığım çakmağı çaktım. Ben alev alacağımı düşünmemiştim. Ancak, kameradan beni izlediklerinde gelir kelepçeyi çözerler diye düşündüm. Ancak çakmağı çakmakla beraber arkam alev aldı" dedi.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık komiser Hüseyin K.'nın katılmadığı Kasım 2010'daki duruşmada, suçun sabit olmaması nedeniyle beraatına karar verdi. Ferhan Uzun, bu kararı temyiz etti.
VATANDAŞLIKTAN ÇIKMA DİLEKÇESİ İŞLEME KONULDU
Ferhan Uzun, kendisine işkence yapmakla suçlanan komiser Hüseyin K.'nın berat edip, hala görevde kalmasına tepki amacıyla vatandaşlıktan çıkarılması için İçişleri Bakanlığı'na ulaştırılmak üzere Mersin Valiliği'ne dilekçe verdi.
5 sayfalık dilekçesi Mersin Valiliği'nce kabul edilen Ferhan Uzun, karakola girerken "Bu yüce milleti, bu kutsal bayrağı sevmekten başka suç işlemedim" dediğini söylediğini ifade edip, şunları söyledi:
"50 yıldır bu yüce milleti, bu kutsal bayrağı sevmekten başka suç işlemedim. Ama son 6 yıldır korkuyorum. Kendi adıma değil, çocuklarım adına. Allah'a inancı olan, vicdanıyla imanı örtüşen hiçbir Müslüman ölümden korkmaz. Daha karakolun merdivenlerinden 6 polis üstüme çullanıp, coplarla, tekmelerle darp etti. Ellerim arkadan kelepçeli haldeyken üzerime sprey sıkarak, arka cebine çakmak koydular, nezarethaneye attılar. Ardından, 'Sende şeref namus varsa, bu bayrağı o kadar çok seviyorsan kendini yak da görelim' dediler. Ben de kendimi yaktım. Kelepçeli halde nezarete atıp, onurumu, şerifimi yıktılar. 3 yıl hastanelerde süründürdüler. 6 çocuğumun geleceğini yok eden polis nasıl görevde kalabilir? Artık böyle bir ülkede yaşamaktan korkuyorum, böyle bir sistemin vatandaşı olmak istemiyorum. Atatürk'ün ilke ve inkılapları ile yaşamak isterim. Sayın Bakanım, benim sizden ricam, bu dilekçemi işleme koyun. Şerefle namusla, gururla sahip olduğum Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımı iptal edin. Mülteci olarak addedin." - Mersin