"Özgün bir eğitim modeli olarak imam hatip okulları" uluslararası sempozyumda ele alındı
Milli Eğitim Bakanlığı, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Uluslararası Medeniyet Araştırmaları Derneği iş birliğiyle organize edilen Yeniden Açılışının 70.
Milli Eğitim Bakanlığı, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Uluslararası Medeniyet Araştırmaları Derneği iş birliğiyle organize edilen Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye'de Din Eğitimi Uluslararası Sempozyumu kapsamında, "Özgün Bir Eğitim Modeli Olarak İmam Hatip Okulları" oturumu düzenlendi.
Türkiye'de 13 Ekim 1951'de eğitim hayatına başlayan imam hatip okullarının kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla Cevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenen "İmam Hatip Okulları ve Türkiye'de Din Eğitimi" konulu uluslararası sempozyum, ikinci gününde oturumlarla devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak'ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda konuşan Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci, Türkiye'deki din eğitimi çalışmalarının yalnızca imam hatipler düzeyinde değil bütünüyle özgün bir model oluşturduğunu belirtti.
Türkiye'deki din eğitiminin, özgün değerini, önemini veya fotoğrafını ortaya koyabilmek için din eğitiminin nitelikleri ve sağladığı gelişmeler olmak iki nokta üzerinden hareket ettiğini aktaran Cebeci, şöyle konuştu:
"Din eğitiminin Türkiye'de devlet eliyle yapılıyor olması çok önemli bir özelliktir. Bir kere dini bütünlüğü sağlıyor. Herkese aynı muhtevayla aynı anlayışla din öğretmek, toplumda dini bir bütünlük oluşturuyor. Eğer bu devlet eliyle olmayıp da dini grupların, cemaatlerin inisiyatifine -birçok İslam ülkelerinde olduğu gibi- bırakılmış olsa o zaman toplumda cemaat ve grup sayısı kadar dini anlayış ortaya çıkardı ve o dini bütünlük kaybolurdu. Onun için din eğitiminin Kur'an kurslarından başlayın imam hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, lisans üstü eğitime varıncaya kadar hepsinin devlet eliyle yapılıyor olması, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük kazanımıdır. Bundan asla vazgeçilmemeli. Çünkü zaman zaman 'İhtiyari olsun, özel olsun, özerk olsun' görüşleri dile getiriliyor. Ben onların doğru olmadığını düşünüyorum."
Cebeci, Türkiye'deki din eğitiminin bilimsel denetime, eleştiriye, kritiğe, değerlendirmeye ve gelişmeye açık olmasının ikinci bir özellik olduğunu, bunun din eğitimine itirazları ortadan kaldırdığını söyledi.
Türkiye'de din eğitiminin üçüncü özelliğinin ise temelinde barındırdığı ruh olduğuna dikkati çeken Cebeci, "İmam hatip ruhu deriz ya sadece imam hatiplerle ilgili değildir. Bu Türkiye'de her kademedeki dini eğitiminin temelinde olan bir ruhtur. Bu ruh ahlaki, insani ve erdemli bir medeniyet inşası idealine dayanır. Bu üç temel özelliği kaybetmediğiniz sürece bu kar topu yuvarlandıkça büyüyecek ve o ihtişamlı medeniyete Allah'ın izniyle ulaşılacaktır." dedi.
"Din eğitimi ile genel eğitimin birlikte olduğu başka bir örnek bulamazsınız"
Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve yazar Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, imam hatiplerin Türkiye'nin yüz akı olduğunu, İslam ülkelerinde bugünkü imam hatiplerin müfredatını uygulayan hiçbir kurumun olmadığını söyledi.
İmam hatiplerin dünya Müslümanlarının ilgi odağı olduğunu belirten Ağırakça, "İmam hatipler model olarak Türkiye'nin dünyaya sunduğu önemli bir eğitim kurumudur. Din eğitimi ile genel eğitim birlikte uyum içerisinde yürütülmektedir, bu son derece önemlidir. Din eğitimi ile genel eğitimin birlikte olduğu başka bir örnek bulamazsınız." diye konuştu.
İmam hatip liselerinin proje okulları hazırlık sınıflarında sunulan yabancı dil eğitimi modelinin, Türkiye'de başta Arapça olmak üzere birçok yabancı dilin aracı dil olmaksızın kullanılabilir ve öğretilebilir olmasını ortaöğretim okullarına model olarak sunduğunu belirten Ağırakça, şunları kaydetti:
"İmam hatip okullarında Arapçanın yanı sıra bugün birkaç önemli proje okulumuzda Rusça, Çince, Almanca, Japonca, İspanyolca ve Farsça yabancı dilleri okutulmaktadır. Bu hem ortaöğretimlere hem de üniversitelere bir örnek model olmuştur. Bugün imam hatip okullarında lisede okuyan bir öğrenci Araplardan çok daha mükemmel Arapça konuşup tebliğ sunabilecek, münazaraya katılabilecek bir seviyede. 80'e yakın ülkeden öğrenci barındıran uluslararası imam hatip okulları ülkemizde ümmet bilincini yeniden canlandırdı. Dünyanın dört bir yanından ülkemize gelerek eğitim gören öğrencilerin bu modeli kendi ülkelerine taşımalarını bekliyoruz."
İlim, fikir ve dava adamlığı anlayışlarının imam hatiplerde kazanıldığını dile getiren Ağırakça, imam hatiplerin Türkiye'ye farklı bir renk kattığını, imam hatiplere kız öğrencilerin alınmasının sağlanmasıyla kızların her eğitim düzeyinde okullaşma oranının arttığını sözlerine ekledi.
"İmam hatip öğrencileri mukayese yapmaya teşvik edilirler"
Dr. Esra Albayrak, "İmam Hatip Okullarında Yetişen İnsan Modeli" başlıklı konuşmasında, İmam hatip liselilerinin tek tip bir grup ve homojen bir kolektif olmadığını, imam hatip camiasının kendi içinde büyük bir çeşitlilik barındırdığını, uluslararasılık ve cinsiyet eksenleri ile sosyopolitik dinamikler bağlamında bu çeşitliliğin kendini gösterdiğini vurguladı.
İmam hatip liselerini ortaya çıkaran tarihi sürece ilişkin bilgi veren Albayrak, özellikle tek parti döneminde izlenen ve adeta din karşıtlığına evrilen katı laik politikaların toplumda ciddi bir dalga oluşturduğunu, ilk demokratik seçimlerde de bu dip dalganın etkisinin görüldüğünü ve imam hatip okullarının özgün din eğitim modelinin ortaya çıktığını anlattı.
İmam hatip lisesi modelinin oluşturulmasında emek veren hocaların, bir profili hayal ederek programı kurguladıklarını ve buralarda dini ilimler ile genel bilimleri harmanlayan bir müfredat konumladıklarını aktaran Albayrak, şöyle devam etti:
"Bu müfredat ile çift kanatlı entelektüel bakış açısına sahip din alimleri yetiştirme gayesi kendini gösterdi. Başlangıçta ülkenin imamet ve hitabet gibi dini hizmet ihtiyaçlarını karşılayacak çok yönlü din alimleri yetiştirmek esas alınmışsa da din eğitiminin düz liselerde sınırlı ya da hiç okutulmaması, bunun yanında dinin gereği ibadetlerin mevcut devlet okullarında yasak olması gibi sebeplerle zaman içinde imam hatiplerin tercih edilmesi bu dini görevlerin ifa edilmesinin çok ötesinde farklı sebeplere dayanmaya başlamıştır. Tercih sebepleri dönem dönem farklılaşan bu okullara dinamik bir bakış açısı adeta zorunlu hale gelmiştir. 2010'larda yapılan pek çok değişiklikle artık devlet okulları, dindar ailelerin dini bilgi ve hassasiyetlerini gözeten demokratik açılımlar sağlamıştır. Kız çocuklarının başörtüleriyle düz liselere de kabul ediliyor olmaları, ibadetlerini okulda yapabilme özgürlüklerinin sağlanmış olması büyük ölçüde ve seçmeli din dersleriyle temel dini bilgi ihtiyaçlarını düz liselerde de kısmen karşılanabilir olması imam hatip liselerinde son 10 sene içinde farklı bir dinamizme sebep olmuştur."
Programlarındaki farklılaşma ve proje imam hatip okullarının sayılarındaki artışın, bu okulların da değişen toplumsal arayışlara karşılık bir yenilenme içine girdiklerini gösterdiğine işaret eden Albayrak, son 5 yılda YKS'de göze çarpan yüksek başarının 28 Şubat sonrası yeniden başarılı bir kariyer edinmek için imam hatiplerin tercih edilebilir hale gelmesine hizmet ederken, orta sınıf mütedeyyin kesimlerin de daha çok ilgisini çekmeye başladığını söyledi.
Esra Albayrak, şu değerlendirmede bulundu:
"İmam hatipler ders içeriklerinin programı, müfredatı ne olursa olsun Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardır. Milli eğitim modelimizin benimsediği ve yetiştirmek istediği insan profili neyse imam hatiplerde yetişen insan profili de aslında genel anlamda bununla birebir örtüşmektedir. Bu okullardan mezun olan öğrenciler de tıpkı diğer devlet okullarında yetişen öğrenciler gibi aklı ve akli metodu temel alan, bilginin temel kaynağı kabul eden öğrencilerdir ve bu öğrenciler evrensel düşünmeye yönlendirilen öğrencilerdir. İmam hatiplerden bahsederken o yüzden böyle farklı bir cemaat yapısından bahseder gibi bahsetmenin biraz sorunlu olduğunu düşünüyorum. Bu öğrenciler dini konuları öğrenirken de aynı metodolojiyle öğrenirler. En geniş kabul gören din yorumlarını merkeze alırlar, farklı kaynaklardan beslenirler, mukayese yapmaya teşvik edilirler. Bu yöntemin belirlenmiş olması önemlidir. Zira imam hatipli öğrencilerin dindarlık tiplerini, din eğitimi veren özel okullarda gelişen dindarlık ya da cemaat ve tarikat müesseselerinde gelişen dindarlık tiplerinden önemli ölçüde ayrıştırır. Evrensel ve mukayeseli düşünce bu öğrencilerde taassuptan ziyade bir ümmet bilincini ve hoşgörü kültürünü besler."
Eş zamanlı düzenlenen oturumlarda, "Türkiye'nin dini, sosyal ve kültürel hayatına katkıları açısından imam hatip okulları" ile "İlk imam hatip okulları, öncüleri ve gönüllü teşekküller" başlıklarının ele alındığı sempozyum, oturumlarla devam edecek.