Sanat aşkı emekli albayı 50'sinden sonra okullu yaptı
Türk Silahlı Kuvvetlerinden kıdemli albay rütbesiyle emekli olduktan sonra yeteneğini resim bölümünde aldığı eğitimle geliştiren 56 yaşındaki Ramazan Demirci, azmiyle gençlere örnek olurken ses getirecek eserlere imza atmayı hedefliyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden kıdemli albay rütbesiyle emekli olduktan sonra yeteneğini resim bölümünde aldığı eğitimle geliştiren 56 yaşındaki Ramazan Demirci, azmiyle gençlere örnek olurken ses getirecek eserlere imza atmayı hedefliyor.
Demirci, Kayseri'de görev yaparken 2014 yılında yetenek sınavına girerek kazandığı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümündeki eğitimini işi dolayısıyla dondurdu, sonraki süreçte her yıl kaydını yeniledi fakat eğitimine devam edemedi.
Hava Kuvvetlerinin çeşitli kademelerinde 35 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Demirci, hayalini kurduğu okula uzun bir aranın ardından kavuşmanın heyecanını yaşıyor.
Resme olan yeteneğini çocukluk çağlarında keşfeden ve meslek hayatı boyunca da gördüğü her şeyi resmetmeye gayret eden Demirci, okumanın ve sanatın yaşının olmadığını gösterircesine gençlere örnek oluyor.
"Ses getirecek işlere imza atmak istiyorum"
Geçen yılı yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle uzaktan eğitimle geçiren ve bu yıl yüz yüze eğitimin başlamasıyla okuluna kavuşan Ramazan Demirci, AA muhabirine, 2014 yılında sınavı kazanmasına rağmen ERÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde başlayamadığı eğitimini tamamlamak için yola çıktığını söyledi.
Askerlik mesleğini layıkıyla yaptığını, şimdi de duygularını ifade edebilmenin aracı olarak gördüğü sanatın eğitimini layıkıyla almayı amaçladığını belirten Demirci, "Resim, çocukluktan gelen, içimde olan bir duyguydu. Duygularımı ifade edebilme aracıydı. Askerlik mesleğini layıkıyla yaptığımı düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl emekli oldum ve üniformamı şerefli bir şekilde, tertemiz, pırıl pırıl asarak yerimi gençlere bıraktım. Ondan sonra öğrenmenin yaşı yok diyerek geçen sene 55 yaşında başladığım okula bu sene ikinci sınıftan devam ediyorum." dedi.
Hayallerinin peşinden koşarak kızlarına ve gençlere örnek olmak istediğini ifade eden Demirci, şunları kaydetti:
"Ben kara kalem çalışmasını çok severim. Bu alanda çocukluğumda devamlı çizim yapardım. Özellikle boş zamanlarımda resim çizerdim. Gördüğüm her şeyi çizerdim. Hava Kuvvetlerinde olduğum için daha çok uçakları çizmeye başladım. Bu alanda topluma özellikle gençlere bir şeyler anlatamaya çalışıyorum. İki kızım var. Kızlarıma örnek olmak istiyorum. Bu alanda başarılı çalışmalar yapmak istiyorum. İleride sadece Kayseri'de yerel anlamda kalmaktan ziyade Türkiye çapında, dünya çapında ses getirecek işlere imza atmak istiyorum."
"Albay rütbesinden emekli oldum fakat sanat yolunda bir neferim"
Çevresinden olumlu tepkiler aldığını anlatan Demirci, mesleğinin kendisine kazandırdığı disiplinle iyi bir öğrenci olduğunu ve disiplin içerisinde çalışmaya, öğrenmeye devam ettiğini söyledi.
İnsanların hayatlarında aktif oldukları kadar hayatın içerisinden kopmadıklarını, kendisinin de bu düşünceyi benimsediğini dile getiren Demirci, şöyle devam etti:
"Çevremden çok olumlu tepkiler alıyorum. Askerlikteki devrelerimden, çevremdekilerden güzel dönüşler geliyor. Ben bahçe sulayacak, çiçek sulayacak yaşta değilim diyorum. Emekliyim ama o yaşta değilim. Avrupa'da 70'inde 80'inde çok başarılı çalışmalar yapan insanlar var. Ne kadar aktif olursanız hayata o kadar bağlı kalırsınız. Çocuklarıma örnek olmak için sabah erken kalkıp tıraşımı olup onlarla beraber kahvaltı yapıyorum. Okula koşmanın heyecanı bambaşka. Sınıf arkadaşlarım da benimle gurur duyuyor. Ben albay rütbesinden emekli oldum fakat sanat yolunda bir nefer, bir erim diyorum."
"Sanat eğitimi bazen insanın içerisinde ukde kalıyor"
ERÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aygül Aykut da Demirci'nin iyi bir öğrenci, sınıf arkadaşlarına da örnek bir kişi olduğunu söyledi.
Sanat eğitiminin ruhun inceltilmesi eğitimi olduğunu vurgulayan Aykut, "Eğitimin, öğrenmenin yaşı yok. Sanatın hele hiç yaşı yok. Sanat eğitimi bazen insanın içerisinde ukde kalmış bir eğitim oluyor. Toplumsal eğilim açısından fen alanlarına ya da sosyal alanların içerisinde daha popüler alanlara yönelerek birazcık maddi kaygılardan dolayı sanat ikinci planda kalıyor. Dolayısıyla yüreklerimizde kalmış, bastırılmış bir alan. Mesleklerimizi elimize aldıktan sonra sanata olan aşkımız ve tutkumuzdan dolayı sanat eğitimi almaya ihtiyaç duyabiliyoruz. Ramazan Bey de bunun en güzel örneği." ifadelerini kullandı.