"Halep'e Yol Açın" konvoyu sınıra dayandı
İHH İnsani Yardım Vakfı'nın düzenlediği "Halep'e Yol Açın" konvoyu, yaklaşık 5 bin araç ve bin 500 yardım TIR'ı ile Cilvegözü Sınır Kapısı'na ulaştı.
Suriye'de dünyanın gözü önünde sistematik bir katliam gerçekleştiriliyor. Özellikle de son dönemde Halep, Esed rejimi ve Rus güçlerince havadan ve karadan gece gündüz bombalanıyor. Şehirde gıda malzemeleri tükenmiş, sağlık sistemi çökmüş durumda. Tüm bunlar yaşanırken uluslararası toplum üç maymunu oynuyor.
Halep'teki katliama dur demek ve insani yardım koridoru açılmasını hedefleyen İHH İnsani Yardım Vakfı, "Halep'e Yol Açın" sloganı ile Türkiye'nin dört bir yanından Cilvegözü Sınır Kapısına bir kara konvoyu düzenledi.
Bu kapsamda İstanbul'dan yola çıkan ve sırası ile; Kocaeli, Sakarya, Düzce, Ankara, Konya ve Adana'dan geçerek Hatay Reyhanlı'ya ulaşan "Halep'e Yol Açın" konvoyu Cilvegözü sınır kapısına ulaştı.
"Bülent abi bizi Halep'e götür"
Burada, yine İHH'nın düzenlediği Halep mitingine katılan konvoy üyeleri, sık sık tekbirler getirerek, "Halep'e giden yollar açılsın!", "Katil İran, Suriye'den defol!", "Katil Rusya, Suriye'den defol!", "Zulme karşı omuz omuza!", " İran, ümmete hesap verecek!", "Katil Esed, Suriye'den defol!", "Zulme karşı omuz omuza!" ve "Bülent abi bizi Halep'e götür" sloganları attı.
Şehitlere rahmet, Ömer Halisdemir'e selam
Programın başında Kayseri'de meydana gelen menfur saldırı kınandı ve şehitler için dua edildi. Miting'de Suriyeli yetimler de ellerinde Türkiye bayrağı ve boyunlarındaki Suriye atkıları ile sahneye çıkarak ezgilerini dillendirdi. Sunuş konuşmasını yapan Genç İHH Başkanı Fatih Yazıcı, "Gezi'de başaramadılar, 15 Temmuz'da başaramadılar ve yine başaramayacaklar Allah'ın izni ile" dedi. Konvoy ile gelirken, Niğde'ye uğrayarak, 15 Temmuz'un kahraman şehidi Şehit Ömer Halisdemir'in kabrini ziyaret ettiklerini belirten Başkan Yazıcı, "15 Temmuz'daki mücadele ile şuan bizim burada yaptığımız mücadelenin hiçbir farkı yoktur" dedi.
"Hz. Hüseyin'in takipçisi biziz"
Program, şehitlerin ruhuna okunan Kuran'ı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından kürsüye Gazeteci Yazar Adem Özköse çıktı. Adem Özköse, katılımcılara yönelik olarak "Rabb'imizin çağrısına uyarak, ümmetin son savunma hattına gelen sizler, hepiniz hoş geldiniz" dedi ve teşekkür etti. Özköse'nin açıklamaları şu şekilde:
"Hemen ilerimizde, yüz yıl önce çizilen suni sınırların ötesinde kardeşlerimiz, Halepliler katlediliyor. Kardeşlerim, İstanbul sadece İstanbul demek değildir. Anadolu demek, Şam demektir, Halep demektir. Ey Halepliler, bizler sizleri unutmadık. Vallahi, tüm dünya sizi terk etse de bizler sizleri terk etmeyeceğiz.
Kardeşlerim, Halepli kardeşlerimiz orada imtihanda iken, onlar soğukta donarken eğer bizler burada sıcak yataklarımızda yatıyorsak, imanımızı sorgulayalım. Eğer kardeşlerimiz orada ekmek bulamazken, bizler yemeğimizi onlarla paylaşmıyorsak, gerçekten imanımızı sorgulayalım.
'Hz. Hüseyin'in takipçisiyiz', diyerek kardeşlerimizi katlediyorlar. Ben buradan onlara sesleniyorum: Vallahi sizler, Hüseyni değilsiniz, sizler yezitlerin temsilcisisiniz."
Şehadet parmaklarını kaldırtarak kalabalığa hep bir ağızdan yemin ettiren Özköse, şunları söyledi:
"Allah'a, Kuran'a, Rasulullah'a yemin olsun ki, asla Halep'i unutmayacağız. Şii milisler, kâfir Ruslar, bugün Halep'i işgal etseler de bir gün Allah'ın izni ile Halep'e geri döneceğiz."
"Sana sesleniyorum Ey Hamaney!"
Daha sonra İFAM Kurucusu Dr. İhsan Şenocak sözü aldı. Kuran'ı Kerim'den alıntılar yaparak bir avuç gençten bahseden İhsan Şenocak, İran'ın ruhani lideri Ali Hamaney'e seslenerek şöyle konuştu:
"Ey Antakya'nın ovaları, şahit ol, son nefesimize kadar Allah'u Ekber diyeceğiz. Bu yolda yenilmek yok: yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferimiz var. Ey Halep, bil ki, yenilmeyeceğiz, yıkılmayacağız ve bu uğurda bedel ödeyeceğiz. Kardeşlerim, işte geliyorlar. Gezi'de geldiler, 15 Temmuz'da geldiler, yine gelecekler. Ey İran, ey Rusya, Ey Amerika, senin gelişini Kuran bize haber vermişti. Allah'a yemin olsun ki, Ebu Cehil'lerin önünde eğilmeyeceğiz.
Kardeşlerim, bu yolda bedel ödeyeceksiniz. İşte Van burada, işte Trabzon, İzmir, Ankara burada. Siz diyorsunuz ki, işte Rabb'im çağrına kulak verdik, kardeşlerimizin imdadına yetiştik. Siz şu halinizle diyorsunuz ki: Ey emperyalistler, 100 yıl önce çizdiğiniz bu sınırları tanımıyoruz! Küpelerini yol parası yapan Fatıma'lar burada, oyuncak almak yok diyerek, İHH'ya un bağışlayan kardeşlerimiz, çocuklarımız burada.
Kardeşlerim, buradan Ali Hamaney'e çağrıda bulunuyorum: Firavun da çocukları boğazlıyordu, şimdi senin adamların çocukları katlediyor. Firavun'un sonu nasılsa senin de sonun öyle olacak ey Hamaney!"
"Akide savaşı yürüttüklerini söyledik"
Davet ve Kardeşlik Derneği Başkanı Recep Songür de, "Halep yalnız değil, Müslümanlar kardeşlerini bırakmadı, bırakmayacaklar" dedi. Songür, şunları söyledi:
"Biz Halep'le yetinmeyeceğiz. Canını dişine takmış bir ümmetin önünde hiçbir güç duramaz. Günün birinde Kudüs'e de gideceğiz, Tahran'a da yürüyeceğiz. Bizler, yıllardır söyledik. Asıl düşmanın kim olduğunu yıllarca haykırdık. Amerika'yı, Rusya'yı, İsrail'i herkes biliyordu. Ama biz, birilerinin akide savaşı yürüttüklerini söyledik. Akide savaşı yürütenlerle, temiz, Ehli Sünnet Müslümanların işi olamaz. Biz sıkı durduğumuz müddetçe bizi bölemeyecekler."
"Dün Mavi Marmara ile Gazze'deydik, bugün Halep'teyiz"
"Bizi, kardeşlerimizin hemen yanı başına getiren, yolları aştıran Rabb'imize hamd'ü senalar olsun" diyerek sözlerine başlayan ve kalabalığa teşrik tekbiri getirten ezgi sanatçısı Ömer Karaoğlu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Halepli kardeşlerimizin yaralarını el birliği ile saracağız inşallah. Kimin hangi siyasi hesapları yaptığı umurumuzda değil. Bizler elimizden gelen görevi yapıyoruz, daha da fazlasını yapacağız. Gazze'ye bombalar yağarken biz Mavi Marmara ile yollara düştük. Nerede zulüm varsa biz oradayız. Bugün de Halep için buradayız, yarın da Arakan'da, Doğu Türkistan'da olacağız."
Ömer Karaoğlu, konuşmasını "Savaşa girdi kalbim" ezgisini seslendirerek sonlandırdı.
"Bazıları, 'burada ne işimiz var?' diyor, biliyorum"
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Allah, sizleri cennetlik eylesin kardeşlerim, bizi hiç yalnız bırakmadınız. 'Gerekirse canımızı veririz ama kardeşlerimizi yalnız bırakmayız' dediniz.
Bazıları, 'burada ne işimiz var?' diyor, biliyorum. Ama şunu unutmayın, Çarşamba günü yola çıktığımızdan bu yana dünyanın gündemi Halep'e döndü. Sizlerin çağrısı, dünyadan karşılık buldu. Allah razı olsun arabuluculuğu Türkiye yaptı. Ayağa kalktınız, buraya kadar geldiniz sizlere de teşekkür ediyoruz. Ama ben bütün Türkiye'yi buraya çağırıyorum, bütün İslam ülkelerini buraya çağırıyorum. Uçaklarla gelin, arabalarla gelin! Suriyeli kardeşlerimizin kanı bu kadar mı ucuz? Dünyadan bir farkınız olsun, lütfen yola çıkın ve buraya gelin. Bırakın lüks salonlarda yemekler yiyip lüks otellerde konaklamayı!
"Eve dönmek yok"
Kardeşleriniz orada bombalar altında kalırken, eve dönmek yok! Halepliler oradan kurtulana kadar buradan ayrılmak yok! Kardeşlerime sesleniyorum, hepiniz bir muhabir gibi çalışacak ve sosyal medya hesaplarınızdan tüm insanlığı buraya davet edeceksiniz. Şimdi sizleri, zorluğu yaşayasınız diye sefere çıkardık. Şimdi anlayacağız, duş alamamak, soğukta yatmak demek ne demek. 6 yıldır Suriyeliler bu hayatı yaşıyorlar.
Şuanda Türkiye'nin her yanında yardımlar toplanıyor. Marketlerdeki tüm malzemeler satın alınıyor, yardım olarak Halep'e ulaştırılıyor. Tüm vicdan sahibi derneklerimize sesleniyorum, Halep'e yardım edin. Çünkü bu vicdansızlar, Halepli esirleri dövdüler, eşyalarını çaldılar.
"Tahliyeler sonlanana kadar buradayız!"
İran, tahliye anlaşmasını bozdu. Görüşmeler devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda siviller güvenli bölgeye tahliye edilecek. Sizler buraya bizlerin çağrısı üzerine geldiniz, bizler de insani diplomasi çalışması yapıyoruz. Şuanda anlaşmalar yapılıyor, bizler de arabuluculuk yapıyoruz. Bu süreçte tıkandığımız yerler oluyor, o yüzden sizler baskı yapmak için burada kalacaksınız ve tahliyeler olmazsa 'Halep'e yürürüz!' mesajını vereceksiniz. İçerideki duruma göre sizleri yönlendireceğiz. İnsan hayatını düşünerek buraya geldiniz, Tek başınıza hareket ederseniz bir cana sebep olabilirsiniz. Önceki filolardaki gibi koordineli olacağız. Mitingden sonra bir müddet yürüyeceğiz. Halep'e de sıra gelecek. Şimdi sadece sınıra kadar yürüyeceğiz. Eğer anlaşmaya uymazlarsa tüm dünya ne yapacağımızı görecek. Ne Beşiktaş'ı unuturuz, ne Kayseri'yi ne de Halep'i. Gerekirse her şeyimizi ortaya koyar, her yerde yürürüz.
Şimdi hepiniz ellerini havaya kaldırsın. Bir yemin edeceğiz. Bütün dünya görsün bu yemini: Düşmanım bana ne yapabilir ki? Ben cenneti yüreğimde taşıyorum. Sürgün edilmem seyahat, hapsedilmem halvet, öldürülmem ise şehadettir!"
"İnsanlar kurtulana kadar geri adım atmayacağız"
Başkan Yıldırım'dan sonra kürsüye Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın davet edildi. Başkan Yalçın, "Halepli çocukların çığlıklarını duyarak buraya gelen kardeşlerime selam olsun" dedi ve ekledi:
"Bize diz çöktüreceklerini zannediyorlar. Size teslim olan sizin gibi olsun. Biz ölmeden, bu hesap kapanmaz. İnsanlıktan çıkmış bu canilere müsaade etmeyeceğiz. Halep sıradan bir şehir değil. Çanakkale'de 7 bin şehit veren Halep, yönünü bize döndürdü ise, çığlıklarını size duyuruyorsa, bu sesi dünyaya duyurmak da bizim görevimizdir. Sivillerin tahliyesi noktasında kesinlikle geri adım atmayacağız. Sizlerin, rahatınızı terk ederek yola revan olmanız, insanlığın ölmediğinin ispatıdır. Sizler gibi duyarlı insanlarımız olduğu müddetçe Halep'e yol açılacaktır ve insanlık ölmeyecektir. 81 ilden gelen bütün Memur-Sen teşkilatları buradalar, onlara ve yardımlarımıza vesile olan İHH'ya ve diğer yardım kuruluşlarına teşekkürlerimi sunuyorum."
Tekbir nidaları ile sınıra yüründü
Sınır kapısına kurulan sahnede yapılan duanın ardından Cilvegözü Sınır Kapısı'na yürüyüşe geçen binler, burada tahliyeler gerçekleşene kadar nöbete devam etmeyi hedefliyor.